Mayıs ayının şehitler ayı olması ve aynı zamanda geçtiğimiz Mayıs ayında Türkiye ve Kuzey Kurdistan’da yapılan seçimlerin ülke gündeminde genişçe yer kaplaması nedeniyle dergi yazıları ağırlıkla bu iki konuya yer vermiş.
Serxwebûn bu sayısının Rêber Apo’nun ‘Kültürel Soykırım Kıskacında Kürtleri Savunmak’ adlı kitabından derlenen ‘KCK ve Demokratik Uluslaşmanın Boyutları’ başlıklı değerlendirmesinin birinci bölümü; Murat Karayılan’ın ‘Direnen Bir Halk, Direnen Bir İrade Ortaya Çıkmıştır’ başlıklı güncel siyasi değerlendirmesi; Adem Dirêj’in ‘Kapitalist Moderniteye Karşı Toplumların Ayaklanışı ve Modernitenin Hegemonya Savaşları’ başlıklı bir yazısı yer alıyor. Adem Dirêj bu yazısında uluslararası hegemonik güçlerin iç çelişkilerini ve son süreçte Avrupa’da gelişen işçilerin ve sistem karşıtı güçlerin eylemlerini kapsamlı biçimde ele alıyor.
Yine Önder Apo’nun görüşme notlarından derlenen ve kadının erkek egemen sistem ideolojisi karşısında irade olmasının koşulları üzerinde durduğu ‘Reel Sosyalizmin ve Liberal Kapitalist Sistemin Kadın Eleştirisi İyi Konulmalıdır’ başlıklı bir değerlendirmesine yer verilmiş.
Ayrıca Duran Kalkan’ın 14 Mayıs seçim sonuçlarını ve seçimlere yaklaşımın nasıl olması gerektiğini genişçe ele aldığı ‘Sonucu Belirleyen İdeolojik Mücadeledir’ başlıklı yazısı ile Mayıs şehitlerinin PKK tarihindeki yerini ve önemini değerlendirdiği ‘Direnmenin Gücü Şehitler Gerçeğinden Geliyor’ başlıklı bir yazısı da yer almakta.
Serxwebûn Mayıs sayısında yine PKK tarihinde unutulmaz yerleri bulunan büyük komutanlardan Şehid Fazıl Botan’ın anlatıldığı ‘Hayatını Halkına Adayan Komutan: Şehid Fazıl Botan’ başlıklı anı yazısı İskan Amed tarafındam kaleme alınmış.
ÖNDERLİK ve ŞEHİTLER BİRBİRİNDEN KOPARILAMAZ
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, “Direnen Bir Halk Direnen Bir İrade Ortaya Çıkmıştır” başlıklı yazısında Önder Apo üzerindeki tecriti değerlendirirken, “Önder Apo’nun İmralı’da ve İmralı öncesi süreçte şehitlere bağlılık temelinde geliştirdiği mücadelesi büyük bir yaratıcılık örneğidir. İşte bu temelde artık Önder Apo ve şehitler birbirlerinden koparılamazlar. Önder Apo artık şehitlerin sözcüsüdür. Önder Apo ve şehitler gerçeğinde böyle bir anlam vardır. Önemli olan bizlerin bu anlamdan doğru güç almamızdır. Her şeyden önce tabii bu anlamda derinleşmek ve anlamak; sonrasında ise ondan güç almak gerekiyor. Bu gerçeklikten güç almak, güç olmak, iradeleşmek, cesaret almak, zayıflığı aşmaktır. Erkek egemenliği ve kadın köleliği böyle aşılabilir” belirlemesinde bulunuyor.
PKK Yürütme Komitesi üyesi Duran Kalkan ise, “Direnmenin Gücü Şehitler Gerçeğinden Geliyor” başlıklı yazısında “ Mayıs ayının her gününde onlarca şehit var. 18 Mayıs’ta Haki yoldaşın anısına geliştirilen mücadele bir bütün olarak Mayıs ayını özgürlük mücadelemizin en çok yürütüldüğü ay haline getirmiş bulunuyor.” diyor.
Şehitler ayına ilişkin olarak Dijwar Sason, “PKK’de Gerçekleşen Kahramanlık Mayıs Kızıllığında Evrensel Devrime Dönüşüyor” başlıklı yazısında “Büyük tarihi başarıların temelinde güçlü inanç ve ütopyalar vardır. Ütopyası ve inancı büyük olmayanın başarısı da büyük olmaz. Ütopyaya bağlanmak günü birlik yaşam ve alışkanlıklardan arınmak ve amaca bağlanmak demektir. PKK’nin güçlü irade ve büyük inanç militanlığının kaynağı büyük ütopyadır.
Hakiler, Mazlumlar, Kemaller, Hayriler, Egîdler, Sakineler, Bêrîtanlar, Zîlanlar ve ardılları kesinlikle bu büyük ütopyanın ve inancın militanlarıdırlar. Büyük düşündüler, büyük yaşadılar, büyük direndiler ve tarihe damgalarını vurarak büyük bir miras bıraktılar. PKK’nin büyüklüğü onun ütopyasının büyülüğünden ileri gelir” diyor.
TÜRKİYE’DE DEĞİŞİME OLAN İHTİYAÇ
Mayıs ayında gerçekleştirilen seçimlere ilişkin olarak Duran Kalkan, ‘Sonucu Belirleyen İdeolojik Mücadeledir’ başlıklı bir yazısında “Bu seçimler gösterdi ki halk içinde çalışılmazsa, kitleler eğitilip örgütlendirilmezse kazanılmıyor. Yani öyle oy çantada keklik değildir. Çok çalışan, kitlelere giden, kitleleri eğitip örgütleyen kazanıyor. Emek ve Özgürlük İttifakı partilerinin de böyle bir sorunu var. Bu seçim açısından ittifak politikalarında hata çok oldu. Daha çok sol-sosyalist, demokratik ittifakı öne çıkardılar. Kuşkusuz bu hata değildi. Türkiye’deki demokratikleşmenin temeli sol, sosyalist olmak zorunda. Fakat bu güçleri birleştiremediler. Emek ve Özgürlük ittifakı seçime bir listede giremedi. Yeşil Sol Parti ile TİP’in aynı listede seçime girememesi büyük bir hataydı” tespitinde bulunuyor.
SİSTEME OLAN GÜVENSİZLİĞİN YARATTIĞI SORUNLAR
Adem Direj ise kapitalist modernitenin yapısal krizini ve toplumların tepkisini analiz ederken ‘Merkezi hegemonik iktidarların özellikle 3. Dünya Savaşı’nın yaygınlaştığı süreç boyunca kendini yenileyemediği, dahası böyle bir yenileme gücünden yoksun olduğu biliniyor. Avrupa’da yaşanan toplumsal eylemler ve yaygınlaşan grevler kapitalist modernitenin yapısal krizinin toplumsal yapılardaki ve sokaklardaki yansıması olarak açığa çıkmaktadır. Bu anlamda ABD ve AB’de bazen üst üste bazen belli aralıklarla devam eden toplumsal ayaklanış aslında bir birikimin sürekliliğine işaret eden halkalardır. Yapısal kriz yaşayan kapitalist modernitenin krizini salt ekonomik sebeplerle açıklamanın yetersiz olduğu artık herkes tarafından kabul görmektedir’ belirlemesinde bulunuyor.
ERKEK EGEMEN İDEOLOJİYE KARŞI MÜCADELE
Önder Apo’nun görüşme notlarından yapılan alıntıda;
‘Erkeğin öncelikle ideolojik saldırısına karşı yetkin durulmalıdır. Erkek egemen ideolojiye karşı kadın özgürlük ideolojisiyle, feminizmi ve kaynaklandığı kapitalizmi aşarak silahlanıp mücadele edilmelidir. Unutmamak gerekir ki, geleneksel kadınsı teslimiyet fiziki değil toplumsaldır. İçerilmiş kölelikten gelir. O halde öncelikle ideolojik alanda teslimiyet düşünce ve duygularını yenmek gerekir. Kadının kendine dayalı politika sürecine girmesiyle insan hakları, toplum ve kültürel hakları, doğa ve çevre sorunlarına duyarlılık, çocuk hakları, sağlık ve eğitim sorunlarında derinliğine açılımlar sağlanması beklenilmelidir. Kadın barış ve demokrasiyi en çok gündeme getirmesi gereken bir güç olarak kendini geliştirmelidir.’ değerlendirmelerine yer verilmiş.
HEYBETLİ KOMUTAN FAZIL BOTAN
İskan Amed, anı yazısında ölümsüz komutanFazıl Botan’ı anlatırken, “Savaşta düşmana amansız darbe vurmaya kilitlerdi kendini. Alınamaz, vurulamaz, düşürülemez diye bir hedef tanımazdı. Herkesin dilinden anlayan, herkesin derdine deva olan gerillanın bir bütün görkemini ruhunda taşıyan, bir komutandı. Yoldaşlarını dinlemesi, fikir ve görüşlerini dikkate alması, gücünü ve tecrübelerini yoldaşlarıyla paylaşması onu sevilen ve sayılan bir komutan yapmıştı. Savaş içinde daima en önde oluşu denetimindeki gücü işlevli kılması, yaşamına, pratiğine ve kişiliğine büyük bir bağlılık geliştirmişti. Yaşamını arkadaşlarına hizmet etmeye adayan, savaşçılarını eğitip savaş gerçekliğine göre hazırlayan, komple bir komutandı Fazıl yoldaş” diyor.
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok, “Özerk Yönetimin Çözüm Deklerasyonu Ve Şam’ın Tutumu” başlıklı yazısında “Ortadoğu gibi bir yerde cins, din, devlet ve etnik milliyetçilik adına bireylerin ve toplulukların birbirlerini boğazladığı
ve katlettiği bir zamanda Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin demokratik ulus paradigması elbette yüksek bir anlam ve değer ifade etmektedir” belirlemesinde bulunuyor.
Serxwebûn gazetesi bu sayısında arka kapağını Şehid Ercan Kılıç (Mazlum)’un anlatıldığı ve Cemşid Serhed tarafından kaleme alınan bir anı yazısına da yer vermiş.