Kurdistan devriminin en belirgin farklarından biri; Kurdistan devriminin aynı zamanda bir Kadın devrimi olamasıdır. Rêber Apo Kurdistan devrimini bir Kadın devrimi olarak geliştirdi. PKK, sürekli kadın özgürlüğü temelinde bir mücadele perspektifi içinde hareket etti, çalışma yürüttü. Bu yönü ile Önderliğimiz halkımıza, halklara, insanlığa öncülük ettiği gibi kadın özgürleşmesine de öncülük etmiş, özelde 90’ların başlangıcı ile birlikte Kadın devrimini geliştirmeyi kadınların önüne bir görev olarak koymuştur. Bugün Kuzeydeki Kadın direnişimiz, Rojava’da gelişen Kadın devrimi, Rojhilat’ta bizim temel sloganımız olan ”Jin Jiyan Azadî” temelinde gelişen toplumsal kadın ayaklanmaları, Şengal’de fermandan sonra gelişen kadınların özgürlük arayışı, Mexmûr daki kadın duruşu ve Güneydeki kadın yurtseverliği temelinde gelişen kadın özgürlük çalışmalarımız Kadın devrimi niteliğine ulaşmıştır.
Kadın devrimimizi reel sosyalizmin ve liberalizmin kadın özgürlük anlayışlarının aşılmasına ve kadının kendi kararları, özgücü, bilinci temelinde yaşamını örgütlü kılmasına dayandırıyoruz. Kadınların özgürlük düşünceleri ile yaşama katılması, erkeği ve toplumu da bu temelde değişim ve dönüşüme uğratması en büyük devrimsel sıçrayıştır. Kadınların, demokratik ulus modeli ve Demokratik Konfederal tarzda örgütlülük ile kadın birliğini, ortak mücadelesini çok yönlü geliştirmesidir. Kadın devrimi; yaşamın her anının kadın özgürlüğü ve eşitliği temelinde şekillenmesini içermektedir. Bu devrimde özgür yaşam ve ilişkilerin oluşumuna stratejik önem verilmektedir. Demokrasi, ekoloji bu devrimde stratejiktir. Özgürlükçü, demokratik, ekolojik yaşam bütünlüklü ele alınmakta ve bunların mücadelesi iç içe ve bağlantılı bir şekilde yürütülmektedir. Dolayısıyla kadın kurtuluş ideolojimiz ve Jineoloji temelinde gelişen kadın özgürlük çizgimiz, Kurdistan devriminde stratejiktir. İnsanlığın özgürleşme mücadelesinde yaşanan bu Kadın rönesansı, kadının yeniden doğuşu çok büyük bir anlam taşıyor. Kadın devrimi devletçi-iktidarcı anlayış ve sisteme karşı bu biçimde en büyük alternatifi geliştirmiş oluyor.
İnsanlık tarihinde Rus, Fransız, Çin ve diğer birçok ülkede sınıf, ulus, demokratik, milli diye adlandırılan birçok devrim gerçekleşti. Bu devrimlerin de elbette insanlığa büyük katkıları olmuştur. Tabi ki sonrasında demokratik, adil, eşitlikçi bir düzen gelişmediğinde hayal kırıklığına da yol açmıştır. Ancak insanlığın özgürlük ruhu asla pes etmez. Başta gençler ve kadınlar olmak üzere insanlığın özgürlük arayışları susturulamaz, geriletilemez. Mutlaka çeşitli mekân ve zamanlarda yeniden ortaya çıkarlar. Gerçekleşen devrimlerin kapitalist modernite sistemi, devlet ve iktidar anlayışlarını aşamaması elbette değerlendirilmesi gereken bir konudur. Her devrimin içinde bulunduğu şartlara, geliştiği zamana, kendisinden önce gerçekleşen devrimlerin olumlu ve olumsuz yanlarını ne kadar değerlendirdiğine de bakmak gerekir. Bir yönü ile özgürlük, eşitlik için verilen her mücadele kendisinden sonra başlayan mücadelelere birikim bırakmaktadır. Özgürleşme için gerçekleştirilen bu devrim denemelerinin incelenmesi, muhakeme edilmesi, doğru yorumlara kavuşturulması temelinde pratikleşmesi önemli olmaktadır. Burada irade, yaratıcılık, öncelik aynı oranda hayatiyet kazanmaktadır. Her devrimi, kendi içinde yaşadığı şartlar, koşullar altında değerlendirmek ve mevcut devrimler açısından ön açıcı, yol gösterici yanlarını görmek gerekir.
Önderliğimiz her devrimcide yeniden doğuşu gerçekleştirmeyi amaçlamıştır
İnsanlığın tarihsel hafızasına doğru yaklaşıldığında, doğru yorumlara ulaşıldığında tarihi sonuçlara ulaşmak mümkün olabiliyor. Önderliğimizin en temel özelliklerinden biri de tarihsel bakış açısının güçlü olması ve bu tarihi güçlü değerlendirmesidir. Anlam gücünün gelişiminde tarihsel bakış açısını edinmek çok önemlidir. Önderliğimiz insanlık deneyimlerini, devrimlerini ne inkâr etmiş, ne de bu devrimleri her şeyi ile taklit eder tarzda alıp kalıpçı ve dogmatik bir tarzda uygulamasını gerçekleştirmiştir. Gelişen her pratiği çok yönlü bir şekilde sürekli eleştirerek daha güzelini, doğrusunu ve iyi olanı ortaya çıkarmaya, uygulamaya çalışmıştır. Halkımızın özgürleşmesi, kendi kimliği ve kültürü temelinde yaşaması, mücadele etmesi için ne gerekiyor? Kadınlar, insanlık nasıl özgürleşir? Egemenlikli sistemden nasıl kurtulunur? Bu bakış açısını esas alarak, devrim faaliyetlerini sürdürmüştür. Sadece Kurdistan topraklarını işgalcilerden kurtarmak yetmez. Kurdistan topraklarında özgür bir yaşam nasıl inşa edilir, bunun üzerinde de durmuştur. Devrim hakikatine derinlikli bakabilmeyi başarmıştır. Kurdistan koşullarının, özgünlüğünde nasıl bir devrim, hangi yöntem, üslup ve tarz başarılı olur? Bu soruların cevabını sürekli aramış, çözümlemiş ve örgütün gündemine koymuştur.
Kurdistan devrimini yürütürken kendi yaşadığı bireysel deneyimleri tarih ve toplum ile bütünleştirerek yorumlamıştır. En özel diye adlandırılan kadın-erkek ilişkilerini de bu temelde ele almıştır. Örneğin Fatma ile olan evlilik ilişkisini tahlil ediş biçimi, bu ilişkiden edindiği tecrübeler, çıkardığı sonuçlar çok tarihidir. Dikkat edilirse Önderliğimiz bu ilişkideki zorlanmalarını, çelişkilerini ve çözüm noktalarını Kurdistan devriminin gelişmesine hizmet eder biçimde ele almaya çok büyük özen göstermiştir. Kadın devriminin geliştirilmesinde Önderliğimizin Fatma ile evliliğinden çıkan sonuçlar belirleyici olmuştur. Fatma’nın gerici, mücadeleden uzaklaştırıcı, devletle işbirliğine çeken yaklaşımlarına Önderliğimiz özgür kadını yaratma ve Kadın devrimini geliştirme ile cevap vermiştir.
Kurdistan devrimimiz, kadın devrimimiz açısından Önderliğimizin Fatma ile yaşadığı ilişki ve çelişkilerin anlaşılması ve çözümlenmesi halen de derinliğine anlaşılması gereken bir husustur. Önderliğimizin Fatma ile yaşadığı çelişkiler, yürüttüğü mücadele anlaşılmadan hakiki bir militan olabilmek imkânsızdır. Dikkat edilirse normalde Kurdistan`da bir erkek evlendiği kadınla anlaşma olmadı mı, ya onu döver, söver, öldürür ya da boşar. Ancak Önderliğimiz kadın-erkek ilişkilerinin Kurdistan toplumunda, insanlık tarihindeki durumuna bakarak, çözümleyerek bu ilişkiyi özgürlük mücadelesinin hizmetine koymayı hedeflemiştir. Bunun içinde oldukça sabırlı, tutarlı, ilkeli, derinlikli bir yaklaşım içinde olmuştur. Esasında Fatma’ya değişim ve dönüşüm için sürekli şans tanımıştır. Bu temelde ajan olup olmaması sorun değildir. Yaşam ve hareket tarzı olarak bir ajan gibi hareket etmiştir. Önderliğimiz Fatma şahsında devletin kadınları nasıl bir konum içinde tuttuğunu, erkeği nasıl devlete bağladığını sürekli çözümlemiştir. Bu çözümleme biçimi ve yaklaşımı Kurdistan gerçeği için tarihidir. Ve halen de derinlikli anlaşılması gereken stratejik bir konudur.
Önderliğimiz, Fatma ile olumsuz bir deneyim yaşamasına rağmen Fatma şahsında tüm kadınlara tepkilenme, nefret etme, mücadeleden uzaklaştırma ya da mücadele içine katılımlarının geleneksel kadın rolüne denk düşen duruşlarla ele alınmasını da kabul etmemiştir. Parti içindeki erkek egemenliğine ve kadın köleliğine karşı özgür kadını yaratma, geliştirme çalışmalarına ağırlık vermiştir. Kadınları bilinçlendirmiş, irade kazandırmış, kadrolaştırmış, gerilla mücadelesine aktif katılımlarını sağlamıştır. Çok anlamlı, büyük, iddialı, tarihi bir amaç olan Kadın devrimini gerçekleştirmeyi hedeflemiştir. Bu bağlamda PKK içinde öncelikle her militanın kendi kişiliğini, yaşadıklarını özgürlük çizgisi temelinde çözümlemesi ve aşması gerektiğini belirtmiştir.
Bilindiği gibi Önderliğimizin binlerce yaşam çözümlemesi vardır. Önderliğimiz tek tek insanlar ile ilgilenerek, çözümleyerek her devrimcide yeniden doğuşu gerçekleştirerek, özgürlük mücadelesinin yolunu açmıştır. Kurdistan`da bireylerde iradenin gelişimi, özgür kişilik, direniş, mücadelemizin büyümesi çözümlemeler sayesinde gelişmiştir. Bu çözümlemelerin tümüne bakıldığında, incelendiğinde aile, kadın, yaşam, ilişki konuları çok önemli bir yer kaplamaktadır. Kurdistan ve kadın devrimimizde çözümlemeler ve yine çözümlemelerde kadın, aile, yaşam ve ilişkilerin bu denli derinlikli ele alınması da insanlık tarihinde bir ilktir. Gelişen diğer devrimler egemen erkek aklı ile geliştirilmiş devrimlerdir. Önderliğimiz kendisindeki egemen erkek özellikleri öldürerek, kendisini ve çevresini özgürleştirmeye çalışarak, çok özgün bir yaklaşımla devrimin önderliğini geliştirmiştir. Bu yönü ile Rêber Apo Kurdistan`da özgür kişilik ve özgür toplum yaratımını devrim faaliyetlerinin en başına yerleştirmiştir. Kurdistan ve kadın devrimini yapacak öncülerin, özgür kadın ve erkek yaratma çalışmalarına stratejik önem vermiş ve eğitim çalışmalarını da bu düzeyde ele almıştır.
Önderliğimiz ”köle kadınla devrim olmaz” belirlemesi temelinde, kadın özgürlük mücadelesine büyük önem vermiş ve yoğun emek harcamıştır. Kadın devrimimizin, Kadın rönesansının yani kadının yeniden doğuşunun temeli her bir kadında yaratılan özgürlük düzeyidir. Bu nedenle de Rêber Apo çalışmalarının özüne kadın özgürlük çizgisini yerleştirmiştir.
Kadın devrimi kadının yaşama toplumsal özgürlük gözüyle bakabilmesidir
Dolayısı ile Kadın devrimi, kadınların yeniden özgürlük temelinde doğuşudur. Kadınların; yaşama, topluma özgürlük gözünden bakabilmesidir. Kendisini özgürlük ve eşitlik düşünceleri temelinde yeniden var etmesi, bunu toplumsallaştırma temelinde mücadele yürütmesidir. Kurdistan devrimi bir Kadın devrimidir. Kadın devrimimiz devrim içinde devrimler yaratma anlamına da gelmektedir. Kurdistan’ın sömürgeleştirilmesindeki derinlik ve kapsamlılık, devrim içinde devrimleri yaratmayı zorunlu kılmaktadır. Bu yönü ile kadınların hakiki var oluşu, ancak kadın devrimleri ile mümkün olabilir. Bu, artık günümüzde çok net anlaşılan bir durumdur.
21. yüz yıl hegemonik sistemin, egemen erkekliğin, devletin, iktidarın derinlikli çözümlendiği bir yüzyıldır. Önderliğimiz, bunu çözümlemekle kalmamış aynı zamanda altarnatif özgürlük çıkışı nasıl gerçekleşir? Bunun sistemi olan demokratik modernite nasıl yaratılır? Demokratik Konfederalizm, demokratik ulus nasıl işler? Bu soruların cevaplarını da kapsamlı ortaya koyabilmiştir. Devlet ve iktidarın kendini yaşamın her alanında sistemleştirmesine, yapısallaştırmasına karşılık, alternatif sistemi geliştirmiştir.
Kapitalist modernist sistem, bir ahtapot misali toplumun her tarafına yayılsa ve iktidar yaşamın tüm hücrelerine kadar sızsa da insanlığın, kadınların özgürlük arayışı durdurulamaz, durdurulamamıştır. Egemen erkek akıl, sömürü ve köleleşmeyi yaratmışsa özgür kadın ve toplum aklı da sürekli çalışmakta, dönemin özgünlüklerine, karakterine uygun mücadele yöntemleri geliştirmektedir. Elbette hiçbir şey kendiliğinden gelişmez. Çözümün gelişmesi, devrimin gelişmesi için örgüt, kadro, çalışma tarzı, sistem gereklidir. Yani mevcut yaşanan bu kölelik ve sömürü düzenine doğru bir şekilde müdahale etme, değiştirme, düzeltme yaklaşımı çok önemlidir.
İnsanlık tarihinde ilk kadın devrimi Neolitik dönemde Mezopotamya topraklarında Kurdistan`da gelişti. Bu ilk kadın devrimi aynı zamanda insanlığın toplumsallaşmaya adımında ilk devrimdir. İnsanlığın bu ilk devriminde yaşamda paylaşım, kolektivizm, dayanışma ve sevgi vardı. Biriktirme ve mülk edinme değil, armağan etme kültürü hâkimdir. Yaşam doğa, hayvan, bitkileri ile canlı ve bütünlüklü ele alınmakta idi. Sonrasında egemen erkek aklı ve zihniyeti yaşamın tüm büyüsünü, çekiciliğini bozdu. Beş bin yıllık egemen erkek tarih anlayışı ve yarattığı sömürü düzeni ile bugün kapitalist modernist sistemin yaşam kalıpları içinde kendisini derinlikli örgütlemiştir.
Bu bağlamda şimdi yine Mezopotamya`da Rêber Apo’nun öncülüğünde ikinci kadın devrimini gerçekleştirmekteyiz. Bilinmektedir ki; insanlık tarihinde kadının yaşamdaki konumlanışı, özgürlük düzeyi her zaman belirleyici olmuştur. Kurdistan`da Kadın devriminin gelişmesiyle Kurdistan, Ortadoğu, dünyanın ve tüm insanlığın yeniden doğuşu yaşaması gündemdedir. İnsanlık, kadınların köleleşmesi ile kaybetti. Kadınların özgürlük mücadelesini başarması ile de tekrar kazanacaktır. Kurdistan ve Mezopotamya’da gelişen ikinci kadın devrimi, dalga dalga Ortadoğu ve dünyaya yayılmaktadır. PAJK ve KJK öncülüğünde Ortadoğu ve dünyada bir Kadın devrimi, insanlık devrimi gelişirken, PKK ve KCK çalışmaları ile de Kadın devrimi perspektifi ile çalışmalar yürütülmektedir.
Kadın devriminde öncülük ise reel sosyalizimin ve liberalizimin kadını ele alışından çok farklıdır. Bu sistemlerde kadınlar, egemen erkek sistemin çıkarlarına göre şekillenen, egemenlikli sistemin bir eki durumdadırlar. Kadın, erkeğin istemi ve çıkarlarına göre biçimlendiriliyor. Kadının düşünceleri, duyguları, emeği ve bedeni ile bütünlüklü bir sömürü düzeninin içine alınıyor. Egemen erkek sistemi köle kadın ve egemen erkek tiplemelerinin inşası ile gerçekleşiyor. Demokratik modernitede kadının özgürleşmesi, yaşamın tüm alanlarına farklılıkları da dikkate alan bir eşitlik anlayışı temelinde katılım vardır. Demokratik modernitede kadın kendi özgürlük bilinci, istemleri, arzuları temelinde özgün örgütlülüklerini geliştirerek, yaşamı yeniden yaratarak, inşa ederek bir katılım geliştirmektedir.
Kadınlar bir devrim ile köleci yaşama cevap vermekteler. Yaşamı bütünlüklü ele alma, yeni alternatif bir yaşamı demokratik ulus ve boyutları temelinde yaratma görevi ile karşı karşıyalar.
PAJK; kadın devriminin öncülüğünü bu temelde yapmaktadır. Kadın devrimi, ancak kadın öncülüğünün yetkin bir temsili ile gerçekleşebilir. Devrimimizde kadın öncülüğünün temsiliyeti, yaşamda mücadele ederken, içinde olduğu pozisyonun çok farklı geliştirilmesi durumu söz konusudur. Reel sosyalizm, emperyalizme karşı çıktığını söyledi. Ancak yaşam ve mücadele tarzlarında köklü değişiklikler yapılmadığından, özgür kadın ve erkekler yaratılamadığından devrim anında ve sonrasında özgür yaşam modelleri ortaya çıkmadı. Kadınların yaşamdaki pozisyonlarında, evdeki konumlarında değişiklik olmadı. Bu haliyle reel sosyalist devrimlerde kadınlar ve toplum, kapitalist yaşamın türevlerini yeniden yaşadılar. Bu da sosyalizme olan inancı kırarken beraberinde bir mutsuzluk da yarattı.
Dolayısıyla devrimlerin yaşandığı anlardan başlayarak, özgür yaşamı inşa etmek, bizim temel felsefemiz ve mücadele anlayışımız olmaktadır. Önderliğimiz bu mücadele anlayışı temelinde kadın öncülüğünü, Kurdistan devriminin öncülüğünü şekillendirmiştir. Örneğin; Kurdistan`da hâkim olan feodal değer yargıları ile kalıplaşmış egemen erkek anlayışlarına karşı her zaman karşı durmuş, feodal bir devrimin gelişmesine izin vermemiştir. Eski yaşam kalıp ve anlayışlarını devrimimiz içinde sürekli kırmış ve aştırmaya çalışmıştır. Yeni bir aşk ve sevgi anlayışı, kadın-erkek birliktelik modelini geliştirmiştir.
Yaşamın merkezi aile değil, özgürlük ve ülke sevgisidir
Kadın ve erkek yaşamın merkezine aileyi değil; özgürlüğü, savaşı, ülke sevgisini, örgütlülüğü, toplumsal meselelerin çözümünü nasıl gerçekleşebileceğini ve mücadeleyi koymuştur. Sevginin ve aşkın; özgürlük, örgütlülük, savaş, yaşam bağlantısını doğru bir temelde geliştirmeyi başarmıştır. Kadın, erkeğin malı-mülkü olmaktan çıkarılmış, özgür ve bağımsız duruşunu geliştirmeye sevk edilmiştir. Reber Apo ”Kadın mülk olmaktan çıkarılamazsa aşkın özgürleşmesi mümkün olamaz. Erkek kadını bir mülk, mal olarak görmemeli, kendisine ait kılmamalı, kadının sözüne, kararlarına, bağımsızlığına saygılı olmalıdır. Kadın ise bir erkeğe sığınmamalı, kendi ayakları üzerinde duran, söz ve pratikleşme hakkı olan bir konuma gelebilmelidir. Cinselliğin dahi genel özgürlüklere bağlanması” gerektiğini ifade etmiştir. Bu bağlamda kadın-erkek ilişkilerini anlamlı kılabilmek ve doğru yoldaşlığı geliştirmek çok önemli olmaktadır.
Bugün Avrupa’nın eleştirilecek çok yanı olmakla birlikte kadın özgürlüğü ve eşitliği temelinde önemli bir düzey yakaladığını belirtmek durumundayız. Avrupa toplumlarının gelişmelerinde kadını ele alış biçimleri etkili olmuştur. Elbette bu kadın özgürlüğünde daha çok bireysel özgürlükler öndedir. Kadının toplumsallığı, özgün, özerk örgütlülüğü söz konusu değildir. Avrupa, bazı kadınları öne çıkararak kadın özgürlüğünü temsili kılıyor. Yine stratejik kararların içinde de erkek zihniyetinin hâkim olduğunu çok açık bir biçimde görmekteyiz.
Diğer yandan Avrupa`da yaşanan içi boşalmış, sadece güdülere, cinselliğe dayanan, anlama, felsefeye, ilkeye dayanmayan ilişki biçimini bizler de eleştiriyoruz. Kadın-Erkek ilişkileri birbirini tanımaya, anlamaya, ilkelere dayalı olmalıdır. Kadın- erkek ilişkileri toplumsal amaçlara, ülkenin özgürlüğüne, kadınların özgürlüğüne bağlanmalıdır. Temel değerlerde ortaklaşmayan birliktelikler sonuçta güdüsel, gündelik olmaktan ve kısa vadeli yaşanmaktan kendilerini kurtaramazlar. Kadın devrimimizin yaşam modeli, demokratik ulus temelinde özgür eş yaşam modelidir. Buda ne bildiğimiz klasik evliliklerdir nede özgür ilişki geliştirme adına özünde kadını yeniden köleleştiren ilişkilerdir. Bilindiği gibi günümüzde çok doğal yaşanması gereken duygusal ilişkilerin tümüne egemenlik ve iktidar etkileri sızdırılmıştır. Cinsel ilişkiler erkeğin egemenliğine kodlanmıştır. Evliliğin ilk sözleri, ilk kararları bile aslında kadınların köleleştirilmesine dayanmaktadır. Köle bir kadınla özgür ilişki yaşanmaz. Kadın kendi sözüne, eylemine, yaşamına kendisi sahip değilse özgür değildir dolayısıyla eşitlikçi bir ilişki de kuramaz. Kadın kendisine ait değilse bırakalım özgür bir ilişkiyi, vasat düzeyde bir arkadaşlık ve dostluk ilişkisi bile geliştirilemez. Özgür yaşam ve ilişkilerin temelinde de öncelikle arkadaşlık ve yoldaşlık olması gerekir. Kendi kölelik ve egemenlik özellikleri ile mücadele etmeyenlerle kadın olsun, erkek olsun doğru bir yoldaşlık geliştirilemez. Özgür kadın çizgisi temelinde kendini sorgulayanlar, aşma gücü gösterenler ancak yaşamın hakikatini anlayabilir, doğru bir ilişkiyi ve paylaşımı geliştirebilirler. Bu anlamıyla da kadın devrimiz aynı zamanda ”Nasıl yaşamalı” sorusuna cevap verme devrimidir. Hakiki sosyalizm, özgür yaşam ve ilişkiler ancak kadın devrimi ile gerçekleşebilir.
Nasıl yaşamalı sorusu bizim açımızdan çok daha hayati bir sorudur. Çünkü Kurdistan`da kapitalist modernist ve sömürgeci sistem Kürtler için tüm yaşamı bitirmiş ve halen de bu temelde çalışmaktadır. Bu yüzden bizimde buna karşı çok daha kapsamlı ve derinlikli mücadele ve direniş tarzları geliştirmemiz gerekir.
Kadın devrimi ancak özgür kadınlarla yaratılabilir. Feodal olsun, küçük burjuva olsun kadınlar hakkında yaratılan ön yargılar, korkular, şüpheler yıkılmadan egemen erkekliğin yıkılması da mümkün değildir. Egemen erkeklik ve köle kadınlıkla mücadele edilip özgürlük kültürü geliştirilmeden, hakiki bir devrim Kurdistan`da gerçekleşemez. Gerçekleşse bile kalıcı ve köklü olamaz. Kadın devrimi bu anlamda gündelik yaşamın yaşam kalıplarında, davranışlarda, ruhta, düşüncede değişimi ve yeniyi yaratma görevi ile karşı karşıyadır. İncelikli bir devrimdir. Sadece genel kaba söylemler ve genel değerlendirmeler ile yapılacak bir devrim değildir. Ruhta, zihniyette sarsıcı yenilenmeleri her birey yaşayabilmelidir. Kendisini tüm toplumu kapsayacak bir içeriğe kavuşturmalıdır. Kurdistan`da örgütlü bir öncülük olmalıdır; ancak kadın devrimimiz tüm toplumu kazanacak, değişim, dönüşüme uğratacak bir performansı da göstermelidir. Diğer devrimlerde hedef devletin yıkılması değildi. Devleti ve iktidarı ele geçirme temelinde bir devrim anlayışı söz konusuydu. Bizim devrim anlayışımız demokratik ulusu yaratma, kadınların, toplumun öz savunmasını sağlama temelindedir. Dolayısıyla kadın devrimi tüm toplumsal kesimlere derinliğine yayılmak durumundadır. Egemen erkekliğin, köle kadınlığın bu denli sirayet ettiği bir toplumda ince ayrıntılarda özgür yaşamı kazanma görevi ile karşı karşıyayız.
Bu bağlamda kadın devriminin öncülüğü farklı ve çok yetkin olmak durumundadır. Kadın devriminde öncülük, iktidarcı, yetkici, kariyerist, bireyci, bencil, emeksiz, üstten, toplumdan ve kadınlardan kopuk olamaz. Bunlar, kadın devriminde yaşanıyorsa bizlerin egemen erkek zihniyetinden ve onun yaşam tarzından kendimizi koparamadığımız anlamına gelir. İktidar, egemen erkek sistemin temel bir özelliğidir.
Kadınlar Xwebun olmayı başardıkça insanlığa hakiki öncülüğün nasıl yapılacağını göstereceklerdir
Kadınların öncülüğünde demokrasi, doğrudan katılım, birlikte karar alma ve uygulama vardır. Kadın öncülüğü kadınlara, topluma bir kurtarıcı gözü ile bakmaz. Kendi özgürleşmesini kadınların, toplumun özgürleşmesi ile birlikte ele alarak çalışır. Özgürlük bilincini kendisinde ve çevresinde sürekli geliştirir. Kendisini ve çevresini sürekli eğitir. Çalışma tarzında kolektif, demokratik ve paylaşımcıdır. Karşısındakini dinleyen, dikkate alan, ikna eden bir yaklaşım içinde olur. Kadın özgürlük çizgisinin, kadın kurtuluş ideolojisinin, Jineoloji temelli yaklaşımın pratikleşmesi ancak kadın öncülüğünün gelişmesi ile mümkün olabilir.
Kadın devrimimizde bu anlamı ile ideolojik mücadele ve cins mücadelesi derinlikli, çok yönlü yürütülmek durumundadır. Kadın devrimini geliştirmeye çalışırken, bugün yaşanan eksiklikler ile yoğun bir mücadele yürütülmelidir. Kadın devrimine doğru, güzel, yetkin bir şekilde öncülük etmek en temel görevlerimiz arasındadır. Dolayısıyla öncülüğün en doğru ve yetkin, sosyalistçe uygulanma biçimi kadın devriminin oluşum sürecinde gelişmektedir. Kadınlar tarihsel olarak kaybettiklerini anladıkça, kendilerini buldukça, Xwebun olmayı başardıkça çalışma tarzlarında, üsluplarında da yenilik yaratarak insanlığa hakiki öncülüğün nasıl yapılacağını göstermektedirler. Demokratik ulusun siyasi, sosyal, öz savunma, ekoloji, sağlık, eğitim, ekonomi, kültür, basın, diplomasi gibi tüm boyutlarının yapılanmasında, inşanın gerçekleşmesinde kadın öncülüğünün, örgütlülüğünün doğru ve yetkin katılımı çok hayatidir. Doğru öncülüğün tüm insanlığa gösterilmesi, ön açması, yol göstermesi tarihi görevimizdir.
Kadın devrimin en temel bir özeliği de kadın yoldaşlığıdır. Ülke ve yoldaş sevgisi zaten birbirinden ayrılamaz. Kadın yoldaşlığının güçlü bir şekilde geliştirilebilmesi tarihsel bilinçle, egemen erkek sistemin yaşam kalıplarından kopuş ile gerçekleşebilir. Kadın yoldaşlığı ideolojiye, ülke sevgisine, özgürlük tutkusuna bağlılık ile gelişir. Bu bağlamda Rêber Apo’nun özgürlük felsefesi temelinde kadın yoldaşlığı; direnişi, yaratıcılığı, güveni, özgür yaşam tutkusunu, yapıcılığı, tamamlayıcılığı, paylaşımı geliştirmektedir.
PAJK VE KJK tüm alanlarda demokratik kadın konfederal örgütlenmesi ilkeler ve işleyişler esası ile kadın devrimini gerçekleştirmektedir. 21 yüz yıl mücadelelerinin tümü kadın eksenli olmak zorundadır. Kadın devrimimiz aynı zamanda demokrasi ve ekoloji devrimidir. Dolayısıyla sömürgeciliğin, kapitalist sistemin Kurdistan`ı, Ortadoğu’yu ele alış biçimi, kadın devrimi karakterinde sınıf, ulus, ekolojik devrimi de kapsayacak bir şekilde ele alınmasını ve pratikleşmeyi zorunlu kılıyor. İnsanlık devriminde hiçbir devrim bu temelde gerçekleşmemiştir. Bu da Kurdistan devriminin özgünlüğüdür. Kurdistan devrimi kadın devrimi karakterindedir. Bu nedenle de kadın devrimleri toplumun yaşadığı tüm sorunlara cevap verebilecek, çözebilecek bir performansı bağrında barındırmak zorundadır. Kadın devrimimiz kadınların yeniden doğuşunu, rönesansı temsil etmektedir.
Bu bağlamda Serxwebûn dergisinin 500 özel sayısını kutluyorum. Serxwebûn’un kuruluşundan itibaren çok değerli arkadaşlarımız bu derginin hazırlanmasına, yayılmasına öncülük etti. Bu anlamda büyük emekler harcandı. Serxwebûn dergimiz bir anlamda Kurdistan devrimimizin, kadın devrimimizin bir hafızasıdır. Tüm devrim süreçlerimizin tarihi kazanımları ve kayıplarını değerlendiren, derli toplu PKK’yi anlamamızı sağlayan bir dergidir. Tabi ki PKK ile PAJK tarihi ve mücadelemiz açısından Serxwebûn, özel bir anlam taşıyor. PKK`nin kuruluşundan bu güne kadar sürekli çıkan tek yayınımızdır. Bu anlamı ile PKK’nin kuruluşundan bugüne kadar özgürlük ideolojimizin topluma yayılmasından, toplumu eğitme boyutuna kadar çok tarihi bir rol oynadı. Şehitlerimizin kapsamlı bir biçimde topluma anlatılmasında, yine dönem perspektiflerimizin siyasi, ideolojik ve örgütsel boyutlarda halkımıza ulaştırılmasında aynı tarihi rolünü başarıyla oynadı. Kadın devrimimizin yaşanan sorunları ve çözüm yollarının yansıtılmasına da katkıları büyük oldu. Dolayısı ile Serxwebûn aynı zamanda bir kadın dergisi kadar rolünü oynadı. Bu anlamda PKK tarihi boyunca Serxwebûn’da çalışan, emek harcayan, şehit düşen tüm yoldaşları minnetle anarken,anılarına saygının gereği olarak bir kez daha kadın devrimini, Kurdistan devrimini gerçekleştirme sözümüzü yeniliyoruz.