Kuşkusuz bir Önderlik hareketi olarak PKK’nin ilk ortaya çıkışından itibaren bir öncü hareket olma iddiası ve iradesi söz konusudur. Her Önderlik hareketi böyle bir iddiayı taşımak durumundadır. Zaten öyle bir iddiayla ortaya çıkmayan bir hareket Önderliksel bir hareket olamaz. PKK ise bir parti olarak var olmadan önce bir Önderliksel doğuşa, çıkışa dayandı ve Önderliksel çıkış tarafından bu temelde hazırlandığı için baştan itibaren güçlü bir öncülük iddiasına sahip bulunmaktadır. Elbette böyle bir durum bazı nesnel sonuçlara dayanmaktadır. Bunlardan bir tanesi 1920’den itibaren Ortadoğu’ya dayatılan ulus devlet sisteminin Kürdistan’ı bölüp parçalayarak Kürt toplumuna soykırımı dayatmasına karşı, Koçgiri’den başlayıp en son Başurê Kürdistan’daki KDP direnişine kadar Kürdistan’ın dört parçasında gelişen direnişlerin yenilip ezilmesi ve bu temelde Kürt önderliklerinin imha ve tasfiye edilmesi sonucunda Kürdistan’da ortaya çıkmış olan önderlik boşluğunun doldurulması, toplumun önderlik ihtiyacının karşılanmasıdır.
Diğer önemli bir nesnel durum ise 12 Mart 1971 faşist-askeri darbesinin Türkiye’de gençliğe dayalı gelişen devrimci önderlikleri katletmesi temelinde Türkiye genelinde ortaya çıkan önderlik boşluğu ve ihtiyacıdır. Önder Apo’nun tüm bu sonuçları değerlendirerek tarihsel görev ve sorumluluk üstlendiği ve bu temelde önderlik iddiasını geliştirip, Önderliksel çıkış yaptığı bilinen bir gerçektir. Bu nedenle PKK çıkışının bir Önderliksel doğuş olduğu ve bunun da güçlü bir öncülük iddiasını kendi içinde taşıdığı, tartışmasız bir gerçektir. Artık söz konusu öncülüğün niteliğinin bilinmesi ya da özelliğinin bilinmesi ve doğru anlaşılması gerekir. Söz konusu öncülük iddiası esas itibariyle ulusal öncülük düzeyindedir. Önderliksel çıkış ve bu temelde şekillenen PKK gelişimi Kürdistan’da öncülük boşluğunu doldurmak, öncülük ihtiyacını karşılamak temelindedir. Yani kendisini ulusal öncülük düzeyinde ele almakta, böyle bir iddia ile ortaya çıkmaktadır. Başlangıçta bu durumu aşan bir karakteri kesinlikle yoktur. Önderliksel çıkış döneminde özellikle Türkiye’de Mahirlerin, Denizlerin, İbrahimlerin vahşice katledilmesi ardından oluşan önderlik boşluğunu gidermek, ihtiyacı karşılamak üzere, Türkiye devrimci gençlik hareketiyle birlikte var olma ve çalışma esas alınmışsa da, daha sonra bir yandan sosyal şovenizmin bölücü, itici, parçalayıcı yaklaşımları nedeniyle, diğer yandansa devrimci gelişmenin ideolojik, örgütsel ve eylemsel düzeyde Kürdistan’da daha zayıf olması ve bu zayıflığın giderilerek, devrimci hareketin Kürdistan kolunun da aktif-işler hale getirilmesi anlayışıyla daha çok Kürdistan’da örgüt ve eylem geliştirmeye yönelmiştir.
Bu temelde Önderliksel doğuş ve PKK oluşumu kendisini Kürdistan devriminin ve Kürdistan Ulusal Özgürlük Hareketinin öncülüğü olarak baştan itibaren iddialı bir biçimde tanımlamış, bu temelde hem stratejik müttefik olarak Türkiye devrimiyle ortaklaşmayı hem de dünya demokratik devriminin Kürdistan kolunu ortaya çıkartıp harekete geçirmeyi öngörmüştür. Bu anlamda kendisini dünya ve Türkiye devriminin Kürdistan kolu, Kürdistan öncülüğü olarak tanımlamış, bu temelde pratikleştirmeye çalışmıştır. Dolayısıyla önderliksel doğuş ve partileşme sürecinde bölgesel ya da dünya düzeyinde bir öncülük iddiası ve kendisine böyle bir misyon yükleme durumu kesinlikle söz konusu değildir. Kendisini Ortadoğu ve dünya devriminin Kürdistan kolunu harekete geçirmekle sorumlu görmekte, bunu yaptığı oranda Ortadoğu ve dünya devrimiyle bütünlük oluşturacağına inanmaktadır. Dolayısıyla PKK’nin Ortadoğu’da öncülük misyonu üstlenmesi, dünyayı etkiler hale gelmesi, dünya halklarının, ezilenlerin kurtuluş ve özgürlük yolunu aydınlatan bir çizgiyi Önderliksel düzeyde ortaya çıkartması, ulusal bir Önderlik iddiasıyla doğuş ve çıkış yapan Önder Apo’nun, bölgesel ve küresel düzeyde bir Önderlik misyonu kazanıp evrenselleşmesi daha sonraki süreçte gelişmiştir.
Önderliksel doğuş yeni bir ideolojik duruşu, yeni bir yaşam felsefesini ifade eder
Peki, söz konusu bu gelişmenin yaşanan pratik adımları nelerdir? Böyle bir soru temelinde konuyu ele aldığımızda kuşkusuz birinci adım olarak Önderliksel doğuşu, yani bir ideolojik çizgi olarak var olmayı ele almamız gerekiyor. Bunun da 1970 ve 1977 arasındaki süreçte yaşanan gelişmeler ve yürütülen çalışmalarla gerçekleştiğini biliyoruz. Böyle bir gerçekleşmede Önder Apo’nun 1972’deki tutuklanışı ve cezaevi yoğunlaşmaları, cezaevinden çıktıktan sonra Haki Karer ve Kemal Pir’le tanışıp onlarla bir evde kalıp, orayı bir yoğunlaşma okulu haline getirmeleri, buna dayalı olarak 1973 Newroz’unda oluşan ideolojik yoğunlaşmayı örgüte ve eyleme dönüştürmek amacıyla Çubuk Barajında altı kişilik bir toplantı yapıp, PKK örgütlenmesinin temelinin atılması olan ilk örgütsel adımın atılması. 1973-75 sürecinde Ankara Demokratik Yükseköğrenim Derneği etrafında Türkiye Devrimci Gençlik Hareketiyle birlikte yürütülen ideolojik grup çalışmaları, 1976 başından itibaren söz konusu ideolojik grubu Kuzey Kürdistan’a taşırma ve Kuzey Kürdistan’ın büyük kentlerinde bir gençlik hareketi haline getirme adımlarını saymak gerekir. Bütün bunlar yeni bir Önderliksel doğuşu ifade etmekte, onun temel adımları olmaktadır. Bu temelde yeni bir ideolojik duruş, yeni bir yaşam felsefesi, yaşam ilke ve ölçüleri, yani ret-kabul ölçüleri, yeni bir yaşam sistemi ortaya çıkmakta, mevcut sömürgeci-soykırımcı ulus devlet sisteminden kopularak, Kürt özgürlüğünü esas alan, alternatif bir yaşamı var etmeyi içermektedir. Hiç kuşkusuz esas olan budur, temel bu biçimde atılmıştır.
Daha sonraki bütün adımlar bu ilk çıkışın, temelin üzerinde sağlanmıştır. Bu nedenle Önderliksel doğuşu ve ideolojik çizgi olmayı doğru anlamak ve önemsemek gerekir. Önder Apo resmi tarihini, bu temelde yürütülen mücadeleleri her yılın gelişimini kendi özgünlüğünde değerlendirmiş, önemsemiş, son derece anlamlı ve doğru anlaşılmayı gerektiren karakterde olduğunu ifade etmiştir. Ancak bu ifadeye her zaman şunu da eklemiştir: “Evet, böyle bir tarihsel kesit ve onun her adımı çok çok anlamlı ve önemlidir, ama çok daha önemlisi de ondan önceki PKK’nin hazırlık süreci olmaktadır.” Yani Önderliksel doğuş ve ideolojik çizgi olma dönemini daha sonraki gelişmelerin hepsinin temeli olarak çok daha anlamlı ve değerli bulmuştur. PKK’nin bütün temel özelliklerinin orada, o dönemde var edildiğini her şeyin orada saklı olduğunu, PKK’yi ancak oradan araştırılıp anlaşılabileceğini, kökünün orada olduğunu, doğru PKK anlayışını, ancak o dönemin özellikleri kavranarak geliştirilebileceğini ifade etmiştir. Bu nedenle Önderliksel doğuşu, ideolojik grup olmayı sistemli bir düşünce gücü olarak kendini ifadeye kavuşturmayı, bu temelde örgüt kurmaya, eylem olmaya, insanları bir araya getirmeye cesaret ve cüret etmeyi doğru anlamak ve çok önemsemek gerekir. Neden? Çünkü öyle bir dönemde hazır hiçbir şey yoktur. Her şey sıfırdan, hatta sıfırın altından araştırılıp bulunarak adeta yaratılmaktadır. Dişle-tırnakla sökülerek çıkartılmakta, bir araya getirilip yeni bir şey inşa edilmektedir.
Her doğuş ve çıkış dönemi benzer özellikler taşır ve gerçekten de önemlidir. Bütün büyük düşünsel hareketler, doğuş dönemini önemsemişlerdir. Örneğin: İslami çıkış, peygambersel doğuş dönemini çok önemsemiş ve kendi özgünlüğü içerisinde genişçe ifade etmiştir. Yine İsevi çıkış, ilk doğuş dönemini çok çok anlamlandırmıştır. Musevi çıkış açısından ya da İbrahimi çıkış açısından da gerçeklik bundan farklı değildir. Yine sol-sosyalist hareketler açısından da örneğin Bolşevik partisi ve Leninist çıkış kendisini çıkış döneminin temel özellikleri ile sürekli donatmış, taze tutmuştur. Geneldeki bu durum elbette inkâr edilen ve imha edilmek istenen, sömürgeci-soykırımcı bir faşist diktatörlük altında ezilip yok edilmek istenen Kürt varlığı ve Özgürlük Hareketi açısından çok daha fazla anlam ve önem taşımaktadır. Çünkü burada çok bilinçli, örgütlü bir karşı faaliyet, egemenlik sistemi vardır. Söz konusu önderliksel çıkışlar ve ideolojik oluşumlar açısından daha baştan idam ve imha fermanı çıkartılmıştır. Daha önceki katliam ve soykırım süreçlerinde, örneğin Dersim soykırımında görüldüğü gibi söz konusu çıkışlar değil, öyle bir çıkış ihtimalini ruhunda, beyninde geçirme ihtimali olanların bile katledilmesine dair ferman çıkartılmıştır. Dolayısıyla bir yandan tehdit ve tehlike büyüktür, baskı ve şiddet çoktur, diğer yandan imkan ve fırsat yoktur. Her şey yasaklanmış, yok edilmiş, Kürdün adı, Kürtlüğün adı, Kürt ve özgürlük kavramlarının, kelimelerinin bir araya getirilme durumu tümden ortadan kaldırılmıştır. Her şey yaratıcı beyin ve emek gücünün sonucu olarak ortaya çıkartılmak durumundadır. Yani hazır hiçbir şey olmadığı gibi kolay bulunan ve elde edilen bir durum da söz konusu değildir. Her şeyi zorla yoktan var etme biçiminde arayarak bulma ve inşa etme ile söz konusu gelişmeleri yaratma durumu yaşanmıştır. Bunun da ne kadar ciddi bir iş olduğu, zorluklar içerdiği, ne kadar ciddi bir çaba istediği ve yaratıcılık gerektirdiği açıktır.
İşte Önder Apo Önderliksel doğuş ve ideolojik şekillenme döneminde tüm bu gelişmeleri esas itibariyle kendi gücüyle ve çabasıyla yaratmayı bilmiştir. Kuşkusuz çeşitli biçimlerde kendisine yardım edenler olmuşlardır; Haki Karer, Kemal Pir, Mazlum Doğan, Hayri Durmuş gibi, ilk Apocular olan ve şehadetleriyle Önderlik çizgisini parti ve gerillaya dönüştüren bu kahramanca tutumlar, söz konusu Önderliksel çıkışa çok önemli katkılar yapmışlardır. Ama esas itibariyle tüm bu çıkışı Önder Apo’nun kendi gücü ve çabasıyla yarattığı da bilinen ve inkar edilmemesi gereken bir gerçekliktir.
Önderliksel doğuş ideolojik çizginin özüne uygun gerçekleşti
İkinci adım olarak örgüt ve eylem haline gelme, yani partileşme sürecini ele almamız gerekiyor. Birinci adım Önderliksel doğuş ve ideolojik şekillenme iken, bunun Kürdistan ve Türkiye’de var olan boşluğu ve ihtiyacı karşılayacak bir devrimci çizgide gerçekleşmesi söz konusuyken, ikinci adım olan partileşme yani örgüt ve eylem haline gelmenin de örgütsel öncülüğe duyulan ihtiyacı karşılama, bu temelde yaşanan boşluğu giderme gibi bir özelliği vardır. Aynı zamanda Önderliksel doğuş ve ideolojik şekillenmenin devrimci ilke ve ölçülerine uygun bir örgüt ve eylem haline gelebilme sorunu da vardır. Çünkü Önderliksel doğuş çok devrimci, radikal olabilir, ideolojik şekillenme çok keskin ve devrimci radikalliğe sahip bulunabilir. Ama bütün bunların herhangi bir sapmaya, revizyona uğramadan özüne uygun bir örgüt ve eylem haline gelebilmesi de çok çok önemlidir. İşte bizzat Önder Apo’nun pratik öncülüğünde PKK’nin kuruluş süreci, Önderliksel doğuşun ve ideolojik çizginin özüne uygun bir devrimci radikallikle gerçekleşmiştir. PKK bu temelde şekillenen bir öncülük olmuştur. Dolayısıyla öncü örgüt ihtiyacı, PKK isimli bir partileşmeyle ideolojik çizginin devrimci özüne uygun bir biçimde gerçekleştirilmiştir.
Büyük zindan direnişi tarihi gerilla hamlesi çizgisinin ilk adımlarıdır
Bu çerçevede de parti programının hazırlanmasını, Haki Karer’in katliamının intikamının alınmasını, Halil Çavgun’un katledilmesinin intikamı olarak, Hilvan Direnişinin geliştirilmesini ve zafere taşırılmasını, bu temelde ajanlaşmış yapı, kurum ve kişilere karşı devrimci şiddet temelinde Kürdistan’ın dört bir yanında geliştirilen devrimci eylemliliği esas almak, söz konusu adımı gerçekleştiren pratikler olarak görmek gerekir. Bir Önderlik doğuşu gerçekleşebilir, bir ideolojik çizgi devrimci temelde oluşabilir, ama bu aynı biçimde devrimci örgütsel öncülüğün gerçekleşmesi olduğu anlamına gelmez. Önderliksel ve ideolojik şekillenmeler, örgüt ve eyleme dönüşemeden, pratikleşemeden tasfiye olabilir ya da yok edilebilirler. Katledilerek ya da revize edilerek böyle bir olumsuz sonuçla karşılaşabilirler.
İşte söz konusu adımlarla, pratik çabalarla Önder Apo öncülüğünde katliam önlenmiş, revize edilmenin önü alınmış, gerekli pratik adımlar atılmış, onun istediği cesaret ve fedakârlık yaratıcı bir çizgide gösterilmiş ve bütün bunların sonucu devrimci bir öncülük olarak, PKK’nin kuruluşunu gerçekleştirmiştir. 26-27 Kasım 1978 tarihinde Lice’nin Fis köyünde yapılan kongreyle resmi olarak PKK kuruluşu ile bu süreç başarılı bir biçimde tamamlanmış, Önderliksel doğuş ve ideolojik çizgi parti örgütlenmesi ile taçlandırılmıştır. PKK öncülüğünün gelişim sürecinde üçüncü adım olarak eylem çizgisinin şekillenmesini, yani fedai militan çizgide direniş kararının verilip pratiğinin geliştirilmesini görmek ve ifade etmek gerekir. Bu konuda da başlangıç 1982 büyük zindan direnişi, onu devam ettiren ise 15 Ağustos 1984 Eruh ve Şemdinli eylemleriyle başlayan, tarihi gerilla hamlesi olmaktadır. Önderliksel doğuşu ve PKK kuruluşunu özüne ve çizgisine uygun devrimci bir ruh ve anlayışla eyleme geçiren, onu kendi gerçeğine uygun bir eylem çizgisi haline getiren adımlar kesinlikle büyük zindan direnişi ve 15 Ağustos 1984 gerilla hamlesi olmaktadır. Dikkat edilirse direniş çizgisi esas olarak zindan direnişiyle yaratılmıştır. Özgürlük ve demokrasi için fedai çizgisindeki direnişe zindanda karar verilmiştir.
Bu kararı veren birinci kişi kuşkusuz Mazlum Doğan’dır. 1982 Newroz’unu Demirci Kawa’nın Asur’u yenen devrimci çıkışının, çağdaş olarak yenilenmesi biçiminde gerçekleştirdiği, 12 Eylül faşist askeri rejimini ve onun dayandığı inkâr ve imha sistemini yenilgiye uğratan eylemsel çıkıştır. Bu çıkış 17 Mayıs 82’de Ferhat Kurtay ve arkadaşlarının kendilerini yakmasıyla gelişmiş, 14 Temmuz 1982 günü Hayri Durmuş ve Kemal Pir’in büyük ölüm orucu direnişini başlatmasıyla hem çizgi oluşmuş hem geri dönülmez hale gelmiş, hem de zafer kazanılmıştır. PKK’nin fedai militan eylem çizgisi bu temelde ve böyle bir mücadeleyle yaratılmış, özgürlük için tarihi direniş kararı 1973 Newroz’unda örgütsel temeli atma biçimindeki tarihi kararı eyleme dönüştürme düzeyine taşıyan yeni kararlaşmayı zindan direnişi gerçekleştirmiştir. Zindanda özellikleri netleşen ve ideolojik zafer kazanarak başarısını kesinleştiren bu direniş kararı, 15 Ağustos 1984’te Mahsum Korkmaz öncülüğündeki Eruh ve Şemdinli eylemleriyle tarihi gerilla hamlesine dönüşmüştür. Zindanda Önderliksel çıkışın, partileşmenin ve zindan direnişinin gerçekleştirdiği kararlaşmayı 15 Ağustos gerilla hamlesi topluma taşımış, gerillayla taçlandırmış, zafer kazanan bir örgüt ve eylem gücü haline getirmeyi bilmiştir.
Kadın özgürlük çizgisi devrim içinde devrim anlamını taşır
PKK öncülüğünün gelişip ulusal boyutları aşarak, bölgesel ve küresel bir etkinlik kazanmasındaki dördüncü pratik adım olarak, kadın özgürlük çizgisinin ve bu temelde özgür kadın örgütlülüğünün ve eylemliliğinin geliştirilmesini görmek ve değerlendirmek gerekir. Kadın Özgürlük Çizgisinin böyle bir süreçte geliştirilmesinin Önderliksel çıkış ve ideolojik şekillenmeyle bağı olduğu kadar, zindan direnişinin ve 15 Ağustos Atılımı’nın başlattığı gerilla hamlesiyle de kopmaz bağlarının olduğunu görmek gerekmektedir. Kadın Özgürlük Çizgisinin geliştirilmesi ve Kadın Devrimi’nin bir yandan Önderliksel çıkış ve ideolojik çizginin oluşumunu, kadın özgürlüğü temeline oturtarak daha tam, yeterli toplumsal özgürlüğü gerçekleştirecek bir temele kavuşturmayı sağladığı gibi, başlatılan gerilla direnişini her türlü saldırı karşısında kadının büyük cesaret ve fedakârlığını da katarak yürütülmesini sağladığını da görmemiz gerekir. Bu temelde PKK’nin ideolojik çizgisi aslında hiyerarşik ve iktidarcı zihniyet ve siyasetten kopmayıp, dolayısıyla devletçi paradigmadan kopuşun, toplumsal özgürlüğü kadın özgürlüğüne bağlayan bir derinleşmeyi sağlamayı ifade ettiğini görmemiz gerekiyor. Bu Önderliksel çıkış nasıl ki o zamana kadar Kürdistan’da var olan geleneksel önderlikler ve milliyetçi ideolojiyi aşmayı ifade eden bir ideolojik devrim özelliği taşıyor idiyse, 15 Ağustos Atılımı’ndan sonra 1986 PKK 3. Kongresi’nden itibaren geliştirilen kadın özgürlük çizgisinin ve Kadın Devrimi’nin de PKK’nin ideolojik özgürlük çizgisinde yeni bir özgürlüksel devrim, devrim içinde devrim, yeni bir ideolojik devrim olarak görmek ve değerlendirmek kesinlikle gerekir. Bu temelde Önderliğin Fatma’yla mücadelesi ve Fatma’nın aşılması kadın sorununun gündemleştirilerek mevcut aileciliğin ve toplumsal ilişkilerin eleştirilmesi, kadın özgürlük bilincinin geliştirilerek gerillada kadına yer açılıp, kadının gerillaya katılarak partide özgürlük eylemine daha güçlü katılımının önünün açılmasıdır. 1990’dan itibaren başlayıp gelişen ve bütün Kürdistan’a yayılan serhıldanların özünde bir kadın çıkışı ve kadın devrimi olmasıdır. Zelê’de ve Amed’te işbirlikçi çeteciliğin ve tasfiyeciliğin geliştirmeye çalıştığı, geleneksel kadın anlayışına karşı, 1995 yılı 8 Mart’ında gerçekleştirilen YAJK Kuruluş Kongresini, buna dayalı olarak özgün kadın gerillacılığının örgütlendirilip, geliştirilmesini, bu temelde kadın özgürlük çizgisinin ilkelerinin kadın kurtuluş ideolojisi temelinde somutlaştırılıp ilanı PAJK kuruluşuna, oluşumuna kadar giden bütün süreçlerin böyle bir adımın gerçekleşme süreçleri olarak görmek ve değerlendirmek gerekir. Kuşkusuz belli bir zaman almış bu adım da kendi içerisinde farklı adımlardan oluşmuştur. Hem ideolojik hem örgütsel hem de eylemsel olarak yeni bir şekillenme olması itibariyle, elbette böyle bir sürece yayılmış olması hem gereklidir hem de anlaşılırdır. Burada önemli olan kadın özgürlük çizgisinin ve özgür kadın devriminin başlatılmasının, PKK’nin ideolojik çizgisinde bir devrim olduğunun bilinmesi, PKK çizgisini zafere taşımak üzere başlatılan gerilla hamlesinin başarıya götürülmesinin garantisi, temel bir gücü olarak ortaya çıkmış olmasının anlaşılmasıdır.
PKK öncülüğünün bölgesel ve küresel boyut kazanmasında beşinci pratik adım olarak, 1990’ların başında gelişen serhıldanları ve bu temelde ortaya çıkan demokratik uluslaşma sürecini ele almamız ve görmemiz gerekiyor. Nasıl ki Önderliksel çıkış ideolojik grup oluşturma, partileşme, kapitalist modernite sisteminden kopmayı ifade ediyorduysa, kadın özgürlük devriminin başlaması bu kopuşu kadın özgürlük çizgisinde çok daha köklü ve dönülmez hale getiriyor idiyse, serhıldanlar ve demokratik ulus oluşumu da toplum olarak düzenden kopmayı, sistemden kopuşu gerçekleştirmeyi, yeni bir toplum, alternatif bir toplum, demokratik ulus toplumu haline gelmeyi ifade etmektedir. Bu bakımdan ulusal diriliş devriminin temelinde demokratik ulus doğuşu, 90’ların başından itibaren serhıldanlarla birlikte başarıyla gerçekleştirilmiştir. Bu temelde Kürt toplumu iktidarcı-devletçi sistemden, kapitalist modernite düzeninden kopmuş, kendisine dayatılan inkâr ve imhayı ve kültürel soykırımı tümden reddeden hale gelmiş, bunlara alternatif olarak kadın özgürlük çizgisinde ve demokratik komünalizme dayalı yeni bir alternatif toplum olmayı, bu toplumun yaşam ve yönetim yapısını ortaya çıkartacak adımları gündemleştirmeyi gerçekleştirmiştir. Bu biçimde Önderlik partileşmiş, parti gerillalaşmış, gerilla halklaşmış, kadın öncülüğü bütün bunlara damgasını vuran bir öncü hareket haline gelmeyi başarmıştır. Böylece Kürdistan’da Kürt sorununun gerçekleşebilir özgürlükçü çözümünün pratik adımları atılmaya başlanmıştır. Serhıldanlar ve ulusal diriliş devrimi temelinde başlayan demokratik uluslaşma süreci, çeşitli ulusal demokratik kurumlaşmaları adım adım geliştirerek, kendisini demokratik yerel yönetimler nezdinde örgütleyen, özgür yaşamını kendi eliyle sağlayan, kendisini ayrı bir kimlik olarak demokratik kurumlarda temsil etmeyi başaran bir noktaya getirmiştir.
Aslında demokratik ulus çözümü 90’ların başından itibaren, Kuzey Kürdistan öncülüğünde başlamıştır. Bakurê Kurdistan’daki adım, yurt dışında bulunan Kürtler düzeyinde yeni bir toplum olma biçiminde şekillenmiş, yine Rojava Kurdistan’ı derinden etkileyerek, Rojava Kurdistan’ında onu takip eden, demokratik uluslaşma adımının atılmasını sağlamıştır. Başurê Kurdistan’da doğrudan olmasa da dolaylı etkiyle sistemi, Kürtlere bazı haklar vermeye zorlayacak adımlar attırmış, Rojhılat Kurdistan’ı da etkileyerek gençlerini ve kadınlarını Kürdistan bütünlüğü içerisinde diğer parçalardaki mücadeleye büyük bir coşku ve fedakârlıkla katılım sağlar hale getirmiştir. PKK’yi ulusal öncülük olarak şekillendiren, pekiştiren ve pratikleştiren temel adımlar esas itibariyle belirttiğimiz bu beş adım olmuştur. Bu adımlar temelinde Kürdistan’da PKK öncülüğü bir iddia olmaktan çıkmış bir gerçeklik haline gelmiştir. Bilinç, ruh, irade, örgütlülük ve yönlendirme olarak Kürt toplumuna öncülük eden bir konum kazanmasını sağlamıştır. Bundan sonraki süreçte atılan adımlar ve bu temelde sağlanan gelişmeler bir yandan ulusal öncülüğü pekiştirir, dolayısıyla Kürt sorununun çözümünü daha çok geliştirirken, diğer yandan da PKK’nin daha fazla Kürt ulusal sınırlarını aşarak bölgeselleşmesi ve küreselleşmesi, dolayısıyla bölgesel ve küresel öncülük iddiasını taşır hale gelmesini sağlatmıştır.
PKK’de bölgesel ve evrensel beslenme diyalektiği
PKK’nin ulusal sınırları aşarak öncülükte bölgesel ve küresel yapı kazanmasını sağlatan adımlardan bir tanesi kuşkusuz 9 Ekim 1998’de başlatılan uluslararası komplo ve buna karşı Önderlik, hareket ve halk olarak geliştirilen topyekûn direniş olmuştur. Çünkü Önder Apo’nun Avrupa’ya çıkarak, Kürt sorununa çözüm araması küresel düzeyde bir etki yarattığı gibi ABD öncülüğünde geliştirilen uluslararası komplo saldırısının, 15 Şubat’ta İmralı sistemini ortaya çıkarmasının da ulusal düzeyi etkilediği kadar bölgesel ve küresel düzeyde diğer halkları, devrimci-demokratik güçleri de etkileme durumu olmuştur. Böylece Önderlik ve PKK gerçeği kendisini bölgede ve dünyada daha çok tanıtmış, uluslararası komploya karşı geliştirilen topyekûn direniş, bölge halklarını ve insanlığı daha derinden etkilemiştir. Böylece Önderlik ve parti gerçeği dünya tarafından tanınır, tüm ezilenler tarafından daha yakından ilgi duyulur, anlaşılmaya çalışılır hale gelmiştir.
Önderlik ve PKK gerçeğini, ulusal öncülük düzeyini aşarak bölgesel ve küresel düzeyde öncüleşir hale gelmesini sağlatan diğer bir adım, kuşkusuz uluslararası komploya karşı mücadelenin de bir gereği olarak ortaya çıkan ve Önder Apo’nun “Üçüncü Önderliksel Doğuş” olarak tanımladığı, paradigma değişimi ve yeni paradigma temelinde geliştirilen, Demokratik Modernite Kuramı, bunun öngördüğü demokratik özerklik ve demokratik konfederalizm çözüm modelidir. Uluslararası komplo saldırısı karşısında Önderlik, PKK ve Kürt halkı sadece saldırılara karşı direnerek bir eylem gücü biçiminde kendisini bölge ve dünyaya duyurmamış, aynı zamanda uluslararası komploya karşı mücadele temelinde Kürt sorununa iktidar ve devlet paradigması dışında, ekolojiye ve kadın özgürlüğüne dayalı demokratik toplum paradigmasıyla bakma ve bu temelde demokratik ulus çözümünü bir ideolojik politik çizgi olarak tanımlaması, bunun gerektirdiği teorik çözümlemeleri yapmasıyla da tüm ezilenlerin kurtuluşlarının önünü aydınlatarak da kendisini bölge halklarına ve küresel düzeyde insanlığa tanıtır olmuştur. Kuşkusuz söz konusu bu süreç hâla devam etmektedir. Önder Apo’nun “Bir Halkı Savunmak” isimli kitabıyla başlayıp, “Demokratik Toplum Manifestosu” adlı 5 ciltlik kitabıyla tam bir teorik çözüme kavuşan analizleriyle yeterince izah bulmuş, Türkiye’yi etkilediği kadar bölgeyi ve küresel düzeyi de etkilemiştir. Bütün bunlar söz konusu adımı gerçekleştiren iç süreçler olarak özellik taşımıştır. Bu anlamda PKK ve Kürt yurtsever hareketi kendisini yeni paradigma temelinde yenileyip yapılandırarak, sistemin içinde sisteme karşı demokratik özerklik ve demokratik konfederalizm çizgisinde mücadele yürütür hale geldiği gibi, böyle bir mücadeleyle bölgeyi ve insanlığı daha fazla etkileyip yeni paradigma ve bu temelde geliştirilen çizgiyi daha fazla anlamaya yönelir kılmıştır.
Mevcut haliyle bölgede ve dünyada mevcut çizginin ve bu temelde oluşan mücadelenin belli bir etkisi vardır. Özellikle aydın çevreler tarafından, devrimci-demokratik güçler tarafından ilgiyle incelenmekte, takip edilmekte, çoğunlukla benimsenip bu temelde ciddi bir düşünsel değişim ve yenilenme küresel düzeyde yaşanmaktadır. Özellikle reel sosyalizmin çözülüşü, ardından gelişen büyük arayış ve yenilenme çabalarına, Önder Apo’nun geliştirdiği düşünceler ve teorik çözümlemeler her an daha fazla etkide bulunup, giderek neredeyse belirleyen ve yönlendiren düzeye gelmiştir. Bütün ezilenler için kurtuluş yolunu göstermesi başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm emekçi kesimler tarafından Önderlik çizgisinin daha doğru ve yeterli anlaşılması, PKK mücadelesinin daha çok tanınıp onunla dayanışma içerisine girilmesi temelinde yeni gelişmelerin yaşanmasına yol açmaktadır. Önder Apo’nun geliştirdiği Demokratik Modernite Kuramı’nın ve bu temelde demokratik ulus çözümü doğrultusundaki mücadelenin tanınmasında henüz başlangıç düzeyinde gelişmeler yaşanmaktadır. Yani süreç başlangıç aşamasındadır denebilir. Giderek bu tanıma, anlama ve bu anlamda Önderlik düşüncelerinin yayılması yaşanmaktadır. Önümüzdeki süreci belirleyecek en önemli gelişmenin bu olacağı daha şimdiden anlaşılmaktadır. Bu bakımdan düşünceler yayıldığı, mücadele tanındığı oranda Önderlik gerçeğinin ve PKK’nin bölgesel ve küresel boyut kazanması, dolayısıyla tüm ezilenlerin özgürlük ve kurtuluş mücadelesinde yer etmesi, iddialı bir öncülük olarak ortaya çıkıp gelişme sağlaması yaşanmaktadır. Ancak bu sürecin henüz başında olunduğu, yeni yeni gelişme adımlarının yaşandığı, önümüzdeki süreçte ise bunun çok daha hızlı ve yaygın olacağı rahatlıkla söylenebilir.
Paris Katliamı sonrasında geliştirdiğimiz mücadele uluslararası ilgi yarattı
Önderlik ve PKK gerçeğinin bölgesel ve küresel düzeyde öncülük konumunun gelişmesinde kuşkusuz 9 Ocak 2013 Paris Katliamı’nın ve katliam karşısında başta Özgür Kadın Hareketi olmak üzere, Hareketimizin ve halkımızın aldığı tutum ve yürüttüğü mücadelenin de önemli bir payı vardır. Paris gibi bir dünya başkentinde MİT tarafından planlı bir biçimde PKK’nin kadın kurucusu Sakine Cansız yoldaşın, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez yoldaşlarla birlikte planlı bir biçimde katledilmesi bu konuda devletler ve istihbarat güçleri arasındaki ortaklık, buna karşı Hareketimizin ve halkımızın geliştirdiği mücadele, başta Avrupa olmak üzere dünyanın diğer alanlarında TC’nin faşist-soykırımcı zihniyet ve siyaseti kadar PKK’nin özgürlükçü, demokratik anlayışı, çözüm mücadelesi buna öncülük eden kadın özgürlük çizgisi gerçeğinin daha fazla tanınması, buna daha çok ilgi duyulur ve bunun daha fazla araştırılır hale gelmesi durumu yaşanmıştır. Özellikle Kürdistan Özgürlük Mücadelesindeki kadın öncülüğünün anlaşılması, bu temelde Önder Apo’nun geliştirdiği kadın özgürlük çizgisinin ve Kadın Devrimi’nin yeni bir çizgiyi tüm toplumsal özgürlüklerin temeli olarak, özgürlük devrimini daha çok derinleştiren ve başarılı kılan bir gerçekliğe ulaşmasının, dünya kadınları başta olmak üzere, devrimci-demokratik güçler tarafından daha çok ilgiyle takip edilmesi ve anlaşılması durumunu ortaya çıkarmıştır. Özgür Kadın Hareketi’nin ilgi ve Kadın Devrimi üzerindeki araştırması Önderlik çizgimizin ve parti gerçeğimizin daha çok tanınmasını, anlaşılmasını, bu temelde de küresel kapitalist modernite sistemine karşı, küresel demokratik konfederalizm çizgisinde Kürdistan özgürlük devriminin öncülüğünün daha fazla gelişmesi yaşanmaktadır. Paris Katliamı ve ona karşı mücadele hem düşünsel düzeyde ideolojik olarak, hem de pratik düzeyde eylemsel dayanışma bakımından PKK’nin ve Kadın Özgürlük Hareketi’mizin tüm dünyada daha çok tanınıp yayılmasını, dolayısıyla etkisinin ve öncülük misyonunun gelişip güçlenmesini sağlamıştır. Reel sosyalist ölçüler çerçevesinde Ortadoğu toplumlarının daha çok doğu toplumlarının geri görüldüğü, kadın köleliğinin daha fazla yaşandığı sanıldığı, söz konusu devletçi İslam’ın çeşitli güçler tarafından komplo ve terör eylemlerinde kullanılmasının etkilerinin yaşandığı bir ortamda, Kürdistan Özgürlük Mücadelesi içerisinde kadın öncülüğünün ve özgürlük devrimi temelinde gelişmesini daha fazla ortaya koyan, tanıtan bir etkiye sahip olması Paris Katliamı ve ona karşı mücadelenin, Hareketimizin tüm insanlığı etkilemesinde ve öncüleşmesinde önemli bir rolü yaşanmıştır.
DAİŞ karşısında direnen tek güç Kürdistan gerillası oldu
Birçok çevre gericilikle, kadın köleliğiyle anladığı, değerlendirdiği, ele aldığı bir coğrafyada her türlü mücadeleye bilinçli ve örgütlü olarak, öncü düzeyde katılan bir Özgür Kadın Hareketi ve kadın özgürlük devrimiyle onun öncü militanlarıyla karşılaşması ki, bunu küresel kapitalist modernite sisteminin komplo düzeyinde hedefleyecek kadar karşına alması, Kürt’ü inkâr ve imha eden güçleri bu düzeyde korkuttuğu kadar kapitalist modernist sistemini de kadın özgürlük hareketinin onları bu denli korkutup, onlar tarafından hedeflenmesi kuşkusuz bütün o anlayışları, önyargı düzeyindeki bakışları kırmış, Kürt gerçeğinin, Ortadoğu gerçeğinin, İslam gerçeğinin yeniden düzeltilerek ele alınmasını, bu temelde de Önder Apo’nun düşüncelerinin ve PKK’nin eyleminin daha doğru tanınmasını gündeme getirmiştir. Bütün bunlar da PKK öncülüğünün ulusal düzeyi aşarak, bölgesel ve küresel karakter kazanmasında önemli bir rol oynamıştır.
Kuşkusuz Önder Apo ve PKK gerçeğinin ulusal düzeyi aşarak, bölgesel ve küresel düzeyde öncüleşmesinde 19 Temmuz 2012 Rojava Özgürlük Devrimi’nin ve özellikle DAİŞ saldırıları karşısında bu devrimin ve Şengal’deki Êzidî Kürtleri savunan devrimci savaş verilmesinin de çok büyük bir etkisi olmuştur. DAİŞ faşizmi karşısında neredeyse bütün devletler terk-i silah etmiş, teslim olmuş durumdadır. DAİŞ zaten birçoğu tarafından yaratılmış ya da desteklenerek kullanılan bir güç konumundadır. Ama öyle ki, kendi yarattıklarından korkar hale gelmişlerdir. Yine DAİŞ karşısında İslami örgütler de dahil olmak üzere ona karşı direnen, onu yenilgiye uğratan hiçbir güç olmamıştır. Bunu sağlayan tek güç Apocu çizgide şekillenen, fedai militan Kürdistan gerillası olmuştur. Faşist DAİŞ çeteciliği tüm devletleri, örgütleri kendi karşısında duramaz kıldığı gibi dünyanın her tarafından taşıdığı insanlar ve başta Avrupa olmak üzere birçok alanda geliştirdiği katliam ve eylemleriyle bütün insanlığı tehdit eden ve korkutan bir yapı kazanmıştır. Böylece DAİŞ’e karşı mücadele Şengal’de Êzidî soykırımını önlemek kadar, başta Amerika ve Avrupa toplumları olmak üzere birçok toplumu bu faşist çete saldırılarından koruyan, savunan bir özellik taşımıştır. Hem bu durum hem de söz konusu devletlerin DAİŞ karşısındaki mücadeleye Kürtler öncülüğünde katılmaları ve bu temelde Kürdistan özgürlük direnişine, DAİŞ karşısındaki savaşa destek vermeleri, Önderlik gerçeğinin, PKK çizgisinin ve direnişinin Avrupa’da, Amerika’da, dünyanın dört bir tarafında hem devletler hem de toplumlar ve tüm ezilenler tarafından daha fazla anlaşılması, tanınması durumunu ortaya çıkarmıştır.
Nitekim bunun sonucunda Amerika’dan İngiltere’ye, Kanada’dan Almanya’ya kadar birçok ülkeden ve toplumdan gençler, Rojava Kürdistan’ına akın etmiş, YPG-YPJ saflarına katılarak, DAİŞ faşizmine karşı savaşıp şehit düşmüşlerdir. Bu enternasyonalist savaşçılar şehit düşerlerken; “Bijî Serok Apo” sloganını haykırmışlardır ki, böyle bir durum içinden çıktıkları toplumu, diğer dünya toplumlarını, Kürtlerin propagandasından çok daha fazla etkileme özelliği taşımıştır. Dolayısıyla faşist DAİŞ çetelerine karşı Şengal’de, Rojava’da ve bir bütün Fırat’ın doğusunda yürütülen kahramanca mücadele Kürt gerçeğinin, Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nin, PKK’nin ve Önder Apo’nun bölge ve dünyada daha çok tanınmasını, bu temelde de onunla dayanışma tutumlarının daha çok gelişmesini ortaya çıkarmıştır. PKK’den etkilenme, Önderlik çizgisini anlama, o temelde birçok alanda devrimci örgüt ve eylem geliştirme yönünde birçok arayış mevcut haliyle söz konusudur. Bu da Önderlik ve PKK gerçeğinin ulusal boyutları aşarak, bölgesel ve küresel hale gelmesini, PKK’nin bölgesel öncülüğünü güçlendirmesini sağlamıştır. Aynı zamanda Önderlik gerçeğini, ulusal boyutları aşarak evrenselleşen Önderlik gerçeğinin bütün dünyada daha doğru tanınır ve esas alınır hale getirmiştir. Kuşkusuz bütün bunları Kuzey Kürdistan’daki büyük kahramanlık çizgisindeki büyük direnişi, gerilla savaşı temelinde gelişen serhıldanları, halk duruşunu ve demokratik siyasetin kazandığı başarıları, demokratik ulus toplumunun 1990’dan bu yana yaklaşık otuz yıldır, kendisini ayakta tutan demokratik ulus gerçeğini, onun mevcut iktidarcı-devletçi sisteme alternatif olan yapısını, bununla birlikte Rojava Kürdistan’ında geliştirilen demokratik ulus inşası çabalarının etkisini de görmemiz gerekir.
Üçüncü Önderliksel Doğuş evrensel tanınmayı getirdi
Hem Bakurê Kurdistan’da hem de Rojava Kurdistan’ında alternatif bir toplumsal yaşam olarak örgütlendirilmeye çalışılan sistem de tüm dünya halklarının, özellikle de devrimci-demokratik güçlerinin, siyasi çevrelerinin, aydınlarının ilgisini çekmektedir. Yeni bir toplum demokratik özerklik temelinde, demokratik konfederalizm örgütlülüğünü esas alan ve kadın özgürlüğüne dayanan özgür bir toplum örgütlülüğü ortaya çıkmaktadır ki, bu durum özellikle iktidar ve devlet sisteminin baskısı altında bunalan çevrelerin ilgisini çekmektedir. Onlar için yeni bir kurtuluş yolu olarak görülmektedir. Genel mücadele yanında böylesi somut adımların aydın, siyasetçi çevreleri, devrimci-demokratik güçleri etkileme düzeyi çok daha fazladır. Elbette bütün bu çabaların ve bu temelde sağlanan gelişmelerin de PKK’nin bölgesel ve küresel düzeyde tanınıp öncüleşmesinde çok önemli bir etkisi ve rolü vardır. Sonuç olarak dikkat edilirse 70’lerin başında bir ulusal Önderlik olarak doğuş yapan, Kürdistan’da partileşip bölgede gerillalaşırken, uluslararası komploya karşı mücadele içerisinde de küreselleşen, evrenselleşen bir Önderlik gerçeği söz konusudur. PKK Önderliğinin bir ulusal önderlik olduğu, ulusal düzeyde öncülük iddiasıyla doğuş yaptığı, tartışma götürmeyen bir gerçektir. Birinci ve ikinci Önderliksel doğuşlar kesinlikle bu çerçevede olmuştur. Birinci Önderliksel Doğuş: ideolojik, örgütsel öncülüğün inşasını öngörürken, İkinci Önderliksel Doğuş: gerilla temelinde faşist askeri rejime karşı direnişi geliştirmenin önderliğini şekillendirmiştir. Üçüncü Önderliksel Doğuş ise: paradigma değişimi temelinde başta Kadın Özgürlük Hareketi olmak üzere tüm ezilenlerin, özgürlük ve kurtuluş yolunu gösteren yeni bir çizginin, Önder Apo tarafından teorik, ideolojik, politik ve örgütsel olarak tanımlanmasını ortaya çıkarmıştır. Böylece hem tüm ezilenlerin özgürlük ve kurtuluş yolunu aydınlatan bir çizgisi, hem de bunlara örnek oluşturan bir pratiği, partimiz ortaya çıkarmaktadır. Bütün bunlar da gittikçe artan oranda bölge halklarını ve küresel düzeyde insanlığı etkileyerek hem bilinç, hem de pratik örnek alma bakımından Önderlik gerçeğimizin, parti gerçeğimizin, Özgür Kadın Hareketi’mizin, Kürdistan özgürlük devriminin daha çok esas alınmasını, dikkatle incelenmesini, bu anlamda öncülük eden tüm ezilenlerin kurtuluş mücadelesine öncülük eden, rol ve misyonlarının daha çok gelişmesini ortaya çıkarmaktadır.
PKK ve Önder Apo baştan itibaren yerelle evrenseli iç içe ele aldı
Ulusal önderlik düzeyinde çıkış yapan bir Önderliksel duruş bugün Üçüncü Önderliksel Doğuş kapsamında küresel düzeyde etkisi olan, evrensel bir önderlik konumuna gelmiştir. Önderlik ve PKK diyalektiğimizin en çok üzerinde durulması ve anlaşılması gereken yanı işte burasıdır. Aslında Önderliksel doğuş ve partileşme geliştiği zaman da yerel düzeyde, ulusal düzeyde öncülük iddiasında olup bu konumunu geliştirdiği zaman sürecinde de Önderlik ve parti duruşumuzun evrensel boyutları vardı. Yerelde gelişen öncülük, aynı zamanda işte küresel düzeyde bir gelişimini ifade ediyordu. Dünya devriminin ve devrimci hareketinin Kürdistan kolu olarak kendisini tanımlayıp, öylece dünya devrimine öncülük eden hareketin bir parçası olarak kendini görüyor, küresel düzeyde öncülüğü, düşünce anlamında bu biçimde ifade ediyordu. Aynı zamanda ulusal düzeydeki Önderliksel doğuşun, küresel düzeyde tüm ezilenlerin, işçi-emekçilerin, halkların, kadınların ve gençlerin geliştirdiği özgürlük mücadelelerinden ve gerilla mücadelelerinden etkilenme durumu çok fazlaydı. Evet, bir ulusal Önderlik ve ulusal öncülük şekillendiriliyordu. Ama bu sanılandan çok daha fazla küresel olandan, bölgesel olandan, evrensel olandan güç ve destek alıyordu. Teorik gıdasını; sosyalist hareketin geliştirdiği düşüncelerden, cesaretini; ulusal kurtuluş hareketlerinin Vietnam, Küba ve Afrika devrimlerinin başarısından alıyordu. Direnme ruhunu; 68 gençlik devriminin her tarafı etkileyen gerçeğinden, coşkusundan alıyordu. Türkiye Devrimci Gençlik Hareketi’nin Mahir, Deniz ve İbrahimler öncülüğündeki kahramanca direnişin ortaya çıkardığı sonuçları, olumlu-olumsuz yönleriyle kendisi için pratik miras olarak görüyor, sanki Kürdistan’da başlatılmış bir devrimci hareket gibi değerlendirip, kendisini ona göre örgütlüyor, şekillendiriyor ve pratiğe sevk ediyordu. Yani sanıldığından çok daha fazla Önder Apo ve PKK evrenselden etkilenerek, evrenseli özümseyerek, evrenselle iç içelik taşıyarak çıkış yaptı. Ulusal düzeyde önderlik ihtiyacını ve öncüleşmeyi sağladı. Aslında o zamanda yerel olan evrenseldi. Evrensel olanı yerelleştirmeyi, dolayısıyla Kürdistan gerçeğini aydınlatan ve özgürlük mücadelesinin önünü açan bir konuma gelmesini, Önder Apo’nun dehası ve tarzı çok mükemmel bir biçimde sağlamıştı. Daha 70’lerin başından itibaren, Önderliksel çıkış ve partileşme döneminde PKK hareketi dünyanın dört bir yanında tüm ezilenlerin geliştirdiği özgürlük mücadelesini, sanki kendi mücadelesi gibi görüyor, izliyor, değerlendiriyor, inceliyor, onlardan ruh, coşku ve cesaret alıyor, onlardan ders çıkartarak, Kürdistan gerçeğini aydınlatmaya ve bu temelde özgürlük bilincini, örgüt ve eylemini geliştirmeye çalışıyordu. Dolayısıyla PKK hareketi, PKK öncülüğündeki Kürdistan Özgürlük Mücadelesi Kürdistan’ın tarihi toplumsal gerçeğinin, birikiminin eğitilip, örgütlenmeye ve mücadeleye seferber edilmesi olduğu kadar dünya çapında ve bölgesel düzeyde tüm ezilenlerin özgürlük mücadelelerinin ortaya çıkardığı zengin değerlerin, içerdiği derslerin incelenmesi esas alınıp, Kürdistan’a taşırılması temelinde de gelişme sağladı.
21 yüzyılı Demokratik Modernite Kuramı
Başlangıcı böyle olduğu içindir ki bugün PKK’nin Bakur’da, Başur’da, Rojava’da, Rojhılat’ta, Kürdistan’ın dört parçasında geliştirdiği devrimci eylem, Önder Apo’nun geliştirdiği devrimci düşünceler Asya’da, Amerika’da, Afrika’da, Avrupa’da, dünyanın dört bir yanında sanki kendi mücadeleleri gibi halklar, ezilenler, kadınlar ve gençler tarafından ele alınıyor, inceleniyor, oradan coşku ve heyecan kazanılıyor ve sahip çıkılıyor.
Başlangıçta PKK eğer dünya halklarının, kadınlarının, gençlerinin ve ezilenlerinin devrimci mücadelelerine nasıl sahip çıktı, onları kendisinin gibi gördüyse bugün de dünyanın dört bir yanında tüm ezilenler, halklar, kadınlar ve gençler, devrimci-demokratik hareketler dört parça Kürdistan’da PKK’nin geliştirdiği özgürlük mücadelesini ve Önder Apo’nun geliştirdiği teorik düzeyi sanki kendi mücadelesi ve düşüncesi gibi görüyor, esas alıyor, sahipleniyor ve onunla dayanışma içerisine giriyor. Bu da PKK diyalektiğinin temel bir özelliği ve. Apocu felsefesinin temel karakteri olmaktadır. Önder Apo’nun yerelde evrenseli, evrensel içinde yereli görme, anlama ve tanımlama gücü ve tarzıyla bağlantılıdır. Öyle ki, bazen çok genel ve evrensel olanı inceleyerek oradan somuta, yerel olana ulaştığı gibi, bazen de bir yereli tüm boyutlarıyla çözümleyerek ondan evrensel özellikler taşıyan sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir. Bu anlamda Önderlik tarzı, yaparken düşünen, düşünürken yapan tarz olmaktadır. Evrenselle yerelliği, genelle özgünlüğü iç içe almakta, evrensel olanı, genel olanı esas alırken ona tikelin, yerel olanın yaratıcı katkısını da her zaman yeterli düzeyde görebilmektedir. Yereli inceleyerek evrensel sonuçlar çıkarabilmekte, evrensele bakıp yerel hakkında somut kararlara varabilmektedir. Bütün bunlar temelinde Önder Apo’nun özgürlükçü düşünce ve devrimci hareketlere tarihi önemde büyük katkılarının olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Katkıdan öteye Önder Apo 21. yüzyılın başında tarih boyunca oluşan bütün insanlık düşüncesini, ezilenlerin kurtuluşu temelinde yeniden sentezlemeyi ve bu çerçevede yeni bir özgürlük felsefesini, teorisini, ideolojik-politik çizgisini, örgüt ve eylem hattını geliştirmeyi başarmıştır. Demokratik Modernite Kuramı bütün bunları içermektedir. 21. yüzyılı da Demokratik Modernite Kuramı aydınlatmaktadır. Yüzyılın başında gerçekleşen durum budur. Süreç ilerledikçe yüzyılın ortalarına doğru bölgesel ve küresel düzeyde yaşanan gerçeklik daha fazla bu olacaktır. Demokratik Modernite Kuramı bölge halkları ve tüm insanlık nezdinde daha çok yayılacak, daha çok incelenip anlaşılır hale gelecek. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm ezilenlerin kurtuluş ve özgürlük mücadelesine daha fazla öncülük edecektir. Gelecek Demokratik Modernite Kuramı temelinde örgütlenen ve mücadele eden halkların, kadınların ve gençlerin olacaktır.