44 yıllık bir geçmiş…
Sonu gelmemiş bir roman, bir şiir, bir türkü.
Sönmeyen bir ateş.
Tarihe tanıklık etmiş bir yayın.
Bir bellek. İnsanlık adına işe başlayanların ve insan olmada ısrar edenlerin sesi.
Dağların öyküsünü, bedel ödeyenlerin destansı direnişlerini sayfalarına taşıyan bir çizgidir Serxwebûn.
Serxwebûn, Ekim 1978 yılında Kürdistan Devrimin Yolu (Manifesto) ile ilk defa yayın hayatına başladı. Manifesto ilk Serxwebûn yayınıdır. 1980’ne kadar Serxwebûn ağırlıkta Kürdistan’da basılmış ve dağıtılmıştır. Bazen mağaralarda, bazen evlerde, sığınaklarda basımı yapılmış ve ücretsiz dağıtılmıştır. Türkiye’de hiçbir zaman legal olarak çıkmamıştır. 12 Eylül faşist darbe ile birlikte Serxwebûn yayını durmuş ve 1982 yılı Ocak ayında Avrupa’da yayın hayatına başlamıştır. İsviçre, Almanya ve Fransa olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde çıkarılmıştır. 1993 yılında Alman devletinin baskın yapmasına rağmen hiçbir zaman yayını durmamıştır.
Serxwebûn aynı zamanda bir yayın evi görevi de yürütmektedir. 40 yılda 480 sayı, her sayıda farklı değerlendirme, analiz ve anı yazıları. 200’den fazla kitap, sayısız çözümleme, toplamda binlerce sayfadan ibaret 15 şehitler albüm kitabı Serxwebûn yayınları tarafından çıkmıştır.
Serxwebûn, Nisan 1983’ten itibaren Berxwedan isimli bir gazete de çıkarmıştır. Berxwedan önce aralıklarla sürdürülen yayın 1987 yılından itibaren aylık olarak devam etmiş, 1995 yılında yayın hayatına son vermiştir.
Serxwebûn, tarihin onurlu sayfasına ismini yazdıranların sesi
Serxwebûn gazete çalışanlarından; Mazlum Doğan, Şexo Dirlik (Sabri), Bedriye Taş (Ronahî), Emel Celebi (Mine), Enver Polat (Selçuk Şahan), Zeynep Erdem (Jiyan), Sinan Cemgil Kahraman (Sinan), Levent Çelik (Ciwan), Zekeriya Yüce (Sedat Ciwan), Hasan Ağdaş (Proleter Celal), Halil Günder (Zafer) ve Hasan Kızıl (Mazlum) olmak üzere 12 arkadaşımız şehit düşmüştür.
Gazetemiz yayın hayatına başlamadan önce Kürt halkının durumu kelimenin gerçek anlamıyla içler acısıydı. İdeolojisiz, felsefesiz, edebiyatsız, sanatsız, siyasetsiz kupkuru bir yaşama mahkum edilmişti. Ufku karartılmış durumdaydı. Egemen güçler Kürt halkının özgür düşünce ve iradeye sahip olamaması için ellerinden geleni yapıyordu. Kürtlük adına bir dergi, kitap, gazete çıkartılmasına izin vermek şurada kalsın, böyle bir şeyi akıldan geçirmek bile en tehlikeli suç sayılıyordu. Bu anlamda Avrupa’da yayın hayatına devam eden Serxwebûn canlı bir rehber haline gelmiştir.
“Hiçbir şey bağımsızlık ve özgürlükten daha değerli değildir” şiarıyla yola çıkan Serxwebûn, tarihi yazılmayan bir halkın çetelesini tutmuş, onurlu bir halk direnişinin tarihi sorumluluklarını üstlenerek günümüze kadar varlığını sürdürmüştür.
Fakat, bu öyle sıradan, basit, sancısız gerçekleşmemiş, büyük bedeller ödenmiş, uçurumun kenarında kanatlanmış, enkaz altında can bulmuş, kızılca kıyamet, kan revan içinde yoluna devam etmiş ancak hiçbir zaman teslim olmamış, diz çökmemiş, boyun eğmemiş bir geleneğin yolunda yürümüş ve tarihin onurlu sayfalarına ismini yazdıranların sesi olmayı bilmiştir.
Serxwebûn olmasaydı bugün Kürdistan’da yüzlerce olan gazete, dergi, site, tv’lerin hiçbiri olmayacaktı. Binlerce demokratik-sosyalist yazılı-işitsel-görsel yayının varolma gerekçesinde Serxwebûn’un payını görmemiz ve hakkını teslim etmemiz gerekiyor. 44 yıl boyunca Serxwebûn yazılarıyla beslendik, ilham aldık, moral bulduk. Mücadele gerekçemiz yaptık, halklarla bağı onunla kurduk. Simbiyotik bağımız oldu. Okuyup kavradıkça mücadele alanlarına aktık, silah kuşandık, işgalcilere kök söktürdük. Akan ve bütün zamanların ruhunu güzelleştiren fedai komutanlarımızın resimlerini sayfalarımıza çerçeve yaptık.
Serxwebûn yol oldu, yol açtı, yön verdi. Çorak topraklara düşen bir damla, sömürge bile sayılmayan bir halkın yükselen güneşi, kapısı açılmayan evlerin anahtar deliğinden sızan canlı bir ışık, ezilenlerin, ötekileştirilenlerin, Mazlumların umudu oldu.
44 yıllık tarihi sorumluluğun gereklerini yerine getiren gazetemiz Serxwebûn’un bundan sonra da aynı inanç ve kararlılıkla yayınını sürdüreceğine, bununla da yetinmeyip halkımızın mücadelesini daha da ileriye taşıyacağına kuşkumuz yoktur. Bu vesileyle bir kez daha Serxwebûn’un kurucularından Mazlum ve Hayriler şahsında tüm kahraman şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Anılarını yaşatma, amaçlarını başarma sözümüzü yineliyoruz. Onların anılarının yayıcısı ve gür sesi olmaya devam edeceğimizi belirtiyoruz. Önderlik ve Şehitler etrafında kenetlenen halkımızı daha güçlü ve sonuç alıcı bir özgürlük yürüyüşüne davet ediyoruz.
Yılların verdiği mücadele deneyimi, entelektüel birikimi, yaratıcı zekası ve yeteneği ile ezilenleri yeni dünya görüşüne kavuşturan Önderliğimizin paradigmasını yaymaya devam edeceğiz.
Serxwebûn’un 44. yıl dönümü kutlu olsun!
Serxwebûn çalışanları