18 Mayıs’la simgeleşen ve 46. yılına giren Şehitler Günü’nü ve Mayıs Ayı Şehitlerini anıyoruz. 18 Mayıs 1977 tarihinde Haki Karer yoldaşımızın şehit edilişinin üzerinden 46 yıl geçti. Aydın Gül ve Haki Karer ile başlayan ve halkalar şeklinde gelişen ve en son şahadetleri ilan edilen YJA-Star Komuta Konseyi ve PAJK Meclisi üyesi Gulçiya Gabar ve HPG komutanlarından Dilxwaz Gabar arkadaşlara uzanan şehitler zinciri PKK’nin özünü, ruhunu, çizgisini ve direniş geleneğini temsil ederek evrenselleşti. Yine 1 Mayıs’la özdeşleşen ezilen işçi-emekçi sınıfının dayanışma, eşitlik, özgürlük arayışı ve sosyalizm idealleri bugün PKK öncülüğündeki Kurdistan ve Ortadoğu devriminde yaşam buluyor. Kadın özgürlük mücadelesi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve Dünya İşçi-Emekçi Sınıfının Bayramı ve Mücadele Günü olan 1 Mayıs’ın en aktif kutlandığı alan PKK önderliğinde gelişen Kurdistan ve Ortadoğu devrimi olmaktadır. Bu da Kurdistan devrimindeki enternasyonalist, sosyalist bilincin ve örgütlülüğün vardığı düzeyi göstermektedir.
Mayıs ayında PKK öncesinde de Kurdistan’ın yiğit özgürlük savaşçıları şehit düşmüştür. İran KDP önderlerinden Süleyman Mauini, Barzaniler/KDP’si tarafından 14 Mayıs 1967 günü katledilerek İran rejimine teslim edildi. Güney Kurdistan direnişinin kadın özgürlük savaşçısı ve ulusal kahramanı Leyla Kasım ve arkadaşları 12 Mayıs 1974 tarihinde faşist Irak rejimi tarafından idam edildiler.
Mayıs ayının PKK tarihinde çok özel bir yeri ve anlamı bulunmaktadır. 18 Mayıs 1977’de Antep’te şehit edilen Haki Karer, 19 Mayıs 1979’daUrfa-Hilvan’da işbirlikçi hainler tarafından şehit düşürülen Halil Çavgun, 17 Mayıs 1982’de Diyarbakır Zindanı’nda fedai eylem gerçekleştiren Dörtler; (Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Mahmut Zengin ve Eşref Anyık), 2 Mayıs 1983’te YNK-Irak Komünist Partisi komplosuyla Kandil’de şehit edilen Partimizin kurucularından ve Hilvan-Siverek direnişlerinin komutanı Mehmet Karasungur ile birlikte İbrahim Bilgin yoldaşlar başta olmak üzere Mayıs ayı şehitleri PKK’nin şekillenmesinde belirleyici bir yere sahiptir. Daha sonraki yıllarda da yine Mayıs ayında PKK’nin çok değerli komutan ve savaşçıları şehit olmuştur. Abdulkadir Çubukçu 1 Mayıs1982’de Lübnan’da, Ramazan Kaplan 1 Mayıs 1985 Garzan Şirvan’da, Sabri Gözübüyük 21 Mayıs 1985 Urfa/Bozova’da çatışmada, PKK MK üyesi Ahmet Kesip 25 Mayıs 1988 Şemdinli’de, PKK MK üyesi Emin Aslan 1 Mayıs 1988 Mardin’de düşmanla girilen çatışmada, Ozan Mizgîn (Gurbet Aydın) 11 Mayıs 1992’de Tatvan’da bir çatışmada şehit düştü. İşbirlikçi KDP’nin gerçekleştirdiği, Salih, Helin ve Ozan arkadaşların içinde bulunduğu 35 arkadaşın ve onlarca yurtseverin şahadetiyle sonuçlanan Hewler katliamı 16 Mayıs 1997 gerçekleşti. Ayrıca Suriye’de Önderliğimizi hedef alan suikast 6 Mayıs 1996 tarihinde yapıldı. Şîrîn Elemhûlî arkadaş ile Kürt devrimci ve yurtseverleri Ferzad Kemanger, Ali Haydariyan, Ferhat Wekilî ve Mehdi İslamî 9 Mayıs 2010’da İran sömürgeciliği tarafından idamla şehit edildiler. Eriş ve Andok arkadaşlar Kayseri’de 25 Mayıs 2012 tarihinde fedai eylemi gerçekleştirdiler. Orta Saha komutanları Azad Siser ve Çektar Amed yoldaşlar 2 Mayıs 2016’da Amed Eyaletinde, HBDH komutanı Ulaş Bayraktaroğlu 9 Mayıs 2017 de Rojava’ da Daiş çetelerine karşı özgürlük savaşında, PKK MK üyesi Kasım Engin arkadaş 27 Mayıs 2020’de şehitler kervanına katıldı. Adlarını burada yazamayacağımız kadar fazla olan daha yüzlerce devrim şehidi Mayıs ayını kanlarıyla kızıla boyadı. Mayıs ayı gökkuşağı renginde şehitlerin anılarıyla bezendi ve Şehitler Ayı haline geldi.
Mayıs ayı Türkiye sosyalist mücadele tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye devrim hareketinin önderlerinden; 6 Mayıs 1972’de idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, 31 Mayıs 1972 tarihinde Nurhak dağlarında çatışmada şehit düşen Sinan Cemgil ve arkadaşları, 18 Mayıs 1973’de Diyarbakır zindanında ser verip sır vermeyen İbrahim Kaypakkaya Mayıs ayının şehitleri arasındadır. Yine Türkiye işçi sınıfının tarihindeki en büyük katliamlardan biri olan ve 8’i kadın 34 kişinin katledildiği 1977 Taksim katliamı 1 Mayıs’ta gerçekleştirildi.
PKK’li olmak sosyalist ütopya ve büyük amaç sahibi olmayı gerektirir
1 Mayıs 1886’da Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde kapitalizmin insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek amacıyla yüzbinlerce işçi-emekçi Chicago’da büyük bir yürüyüş gerçekleştirir. Eylemleri bastırmak isteyen kapitalist sistem temsilcileri yürüyüşlere saldırıp katliamlara başlarlar. Bazı işçi önderlerini tutuklayarak idam ederler. Bunun üzerine Temmuz 1889’da toplanan 2. Enternasyonal’da 1 Mayıs gününü tüm dünyada işçi ve emekçiler için “Birlik, Mücadele Ve Dayanışma Günü” ilan edilerek kapitalizme karşı sosyalist mücadelenin önemli bir günü haline getirildi. 1 Mayıs mücadele gününde, dünyada yüzlerce, belki de binlerce sosyalist savaşçısının şehit düştüğü bir gün oldu. Bu bakımdan Mayıs ayı sosyalizm mücadelesinde bir ivmedir. Mayıs ayı devrimci sosyalist önderlerin şehit düştüğü bir aydır. Dolayısıyla Mayıs ayı sosyalistlerin Ayıdır.
Sosyalist yaşam; eşitlik, özgürlük, demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü toplum sisteminde ifadesini bulur. Sosyalizm özgür toplum bilinci ve bilimidir. Sosyalizm toplumsal ahlakı, komünalizmi ifade eder. Sosyalizm; radikal demokrasiyle biçimlenmiş özgür birey ve toplum dengesinin sağlandığı, demokratik siyaset ve komünal ekonomiye dayalı gelişen toplumsal sistemdir. Sosyalizm ancak özgürlük ve demokrasi bilinciyle inançla, emekle ve devrimci örgütlü mücadeleyle geliştirilebilir. Sosyalizm; politik ve ahlaki toplumun özgür, eşit yaşam zihniyeti ve ahlakıdır. Dolayısıyla sosyalizmden kuşku duymak insanın özüne ve toplumsallığına kuşku duymaktır. Sosyalist mücadeledeki amaç; sınıf-kent-devlet üçlüsü etrafında inşa edilen iktidar ağlarının oluşturduğu merkezi uygarlık ve onun bugünkü sistemi olan insanlık düşmanı kapitalist sistemi aşmaktır. Çağımızda sosyalist ütopya ve ideolojisini layıkıyla temsil eden Önder Apo ve PKK olmaktadır. Kapitalist sistem; insanı köleliğe, günü birliğe, anlamsızlığa, moralsizliğe ve ideolojisizliğe çekip düşürürken, PKK ayağa kaldırıp ideolojiye, ütopyaya, morale ve özgürl0üğe kavuşturmaktadır. İnsan PKK’de müthiş güç bularak yücelmeyi yaşıyor. PKK felsefesi ve ideolojisiyle buluşan insan kendi hakikatine varıyor, iradeleşiyor, moral kazanıyor ve özgürleşiyor. Yani PKK, ideolojik-moral kaynak rolünü oynuyor. Önderlik bunun için, “PKK ideolojiyi ve morali bulma hareketidir” demiştir.
Bölgesel ve uluslararası devletçi sistemin onca komplo ve saldırısına rağmen PKK’deki Önderlik çizgisi yok edilemiyorsa bu yaratılan ideolojik güçten ötürüdür. Önderlik; “Benim bütün gücüm kendimi ideolojik olarak yaratmamdan kaynaklıdır” demektedir. PKK ve Apocu felsefenin en çok derinleştiği nokta ideolojidir. PKK’nin ideolojik düzeyi özgürlük düzeyidir. Bugün Kürt toplumunda bir uyanış, bir özgürleşme düzeyi açığa çıkmış, egemen, sömürgeci/gerici ideolojiler aşılmışsa bu PKK’nin sosyalist düzeyiyle alakalıdır. Sosyalist ideoloji; ezilen, sömürülen tüm insanlığın kurtuluş ve özgürlük ideolojisidir. Sosyalist ideoloji, kapitalist moderniteye karşı alternatif olarak gerçekleşen demokratik modernite sisteminde toplumsal konfedaral yönetim modeli şeklinde kendisini pratikleştirmektedir.
PKK’yi ilkel milliyetçilikle, liberalizmle veya dar sınıf anlayışlarıyla ele almak PKK hakikatini anlamamaktır. PKK salt bir ulusa veya sınıfa dayanmaz. Bölgeci ve devletçi anlayışları, ilkel milliyetçiliği, ulus-devlet biçimini ve kapitalizmin sermayeye dayalı ideolojilerini aşarak yerellik ve evrensellik dengesini sağlar. Bu gerçeği görmeden PKK’yi sadece Kürt Ulusal Hareketi olarak değerlendirmek politik ve ideolojik bir körlüktür. PKK’nin yürüttüğü Devrimci Halk Savaşı sosyalizm anlamında tüm ezilenler adına evrensel bir özgürlük savaşıdır. PKK öncülüğündeki Kurdistan devrimi; kadınların, gençlerin, işçilerin-emekçilerin ve tüm ezilenler adına yürütülen küresel sosyalist bir devrimdir. PKK ideolojisiyle, özgürlük felsefesiyle küresel çapta bir insanlık hareketidir. İnsanlığın kurtuluş ve özgürlük ideolojisini benimsemiştir. Önderliğin sözleriyle; “Bizim mücadelemiz bir Ortadoğu mücadelesidir ve etkin olacaktır. Görülüyor ki PKK’nin ulaştığı ideolojik-politik düzey ulusal sınırları aşan bölgeyi ve hatta dünyayı kuşatan bir hal almıştır.”
Unutmamak gerekir ki, büyük tarihi başarıların temelinde güçlü inanç ve ütopyalar vardır. Ütopyası ve inancı büyük olmayanın başarısı da büyük olmaz. Ütopyaya bağlanmak günü birlik yaşam ve alışkanlıklardan arınmak ve amaca bağlanmak demektir. PKK’nin güçlü irade ve büyük inanç militanlığının kaynağı büyük ütopyadır. Hakiler, Mazlumlar, Kemaller, Hayriler, Egîdler, Sakineler, Bêrîtanlar, Zîlanlar ve ardılları kesinlikle bu büyük ütopyanın ve inancın militanlarıdırlar. Büyük düşündüler, büyük yaşadılar, büyük direndiler ve tarihe damgalarını vurarak büyük bir miras bıraktılar. PKK’nin büyüklüğü onun ütopyasının büyülüğünden ileri gelir. Önder Apo bir ütopya insanıdır. İdeallerine her koşulda bağlı kalmış ve “mümkün değil, asla olmaz” denileni “mümkün ve olur” kılmıştır.
Kürt ulusunun uyanışı, dirilişi, ulusal bilinç, politik ve askeri güç haline gelerek dünyaya açılması yine PKK’nin sosyalizm mücadelesiyle gerçekleşmiştir. Önderliğe yapılan suikastın ardından 30 Haziran 1996 tarihinde sömürgeci Türk devletine karşı gerçekleştirdiği eylemle fedai eylem çizgisinin komutanı haline gelerek tanrıça düzeyinde yücelen Zîlan (Zeynep Kınacı) arkadaşın iradesinin, bilincinin ve gücünün temelinde yine Önderliğin sosyalist ideolojisi yatmaktadır. Şahadetinin 27. yılında andığımız Şehit Zîlan arkadaşın mektubunda yazdığı gibi; “Partimiz PKK öncülüğünde gelişerek tüm insanlığa mal olan ve giderek ezilen halkların yüce sosyalizm yolundaki tek umudu haline gelen mücadelemiz, bir bütünen ulusal yok oluş sürecini yaşayan, soysuzlaşmanın eşiğine getirilen bir halkı, tarihte ilk defa yücelterek hak ettiği yere getirmiştir. Böylesi ulusal değerlerini, beynini, ruhunu, öz kimliğini düşmana kaptıran bir halkı yeniden diriltmenin ağır görev, sorumluluk, tarihi bilinç ve üstün öngörü, büyük cesaret ve fedakarlık, yüce azim gerektirdiği açıktır.”
PKK bir ütopya hareketidir. PKK; sosyalist ütopyaya, amaca ve ideallere bağlanan ona göre düşünen ve yaşayan bir harekettir. PKK, kapitalizmin şekillendirdiği bireyci maddi yaşam ve ilişkileri aşan ahlaki ve politik açıdan komünal toplumsallığı esas alan sosyalist bir öze sahiptir. PKK’nin kuruluşundaki sosyalist ütopyası ve ideolojisi onun karakterini belirlemiştir. Bundandır ki, PKK ütopyasından ve ideolojik amacından kopanlar savrulmayı, kopuşu ve ihaneti yaşamaktan kurtulamazlar. Büyük amaçtan sapmak büyük davadan sapmaktır ve gerisi düşüştür.
PKK’de olup, maddi yaşama yönelmek, dar ilişkilere girmek, rahat ve keyfi olanı tercih etmek, yetkiyi kendi bireyci istemlerine göre kullanmak demek PKK’nin sosyalist ölçülerine ters düşmek demektir. PKK maskesiyle kapitalizmin ya da feodalizmin yaşam ölçüleriyle yaşamak demektir. Son yıllarda içimizde gelişen bireycilik ve maddiyatçılık sosyalist ütopyamızın, ideolojimizin, ölçülerimizin ve toplumsal komünal özelliklerimizin yeterince yaşamsallaşmadığını gösterirken diğer taraftan da kapitalist modernitenin içimize sızan liberal ideolojisinin etkilerini ortaya koymaktadır.
PKK büyük sosyalist ütopyaların sonucu ortaya çıkmıştır. Büyük ütopyalar büyük amacı, büyük çabayı, büyük çalışma zevkini ve pratiğini ortaya çıkartırlar. Çaba ve emeğin büyüklüğü amacın ve iddianın büyüklüğüyle orantılı gelişir. Umudu, morali, şevki, hırsı, çalışma azmi ve emeği zayıf olanların ütopyası da amacı da zayıftır ve muğlaktır. Büyük amaca bağlanmamış bireylerin örgütselliği, partileşmesi yüzeyseldir, duruşu, kararlılığı, morali, katılımı da istikrarsız olur. Önder Apo, “Hakiler, Kemaller, Mazlumlar, Hayriler kesinlikle bu büyük inancın militanlarıydılar. Ve en ağır koşullarda bile en ufacık bir üzüntü duyma, sıkılma, çevrelerini rahatsız etme gibi bir tek davranışları olmamıştır. Onlar PKK’nin hakiki kutsal değerleri temelindeki büyük ütopyalarla yaşamayı ifade ediyorlar. Hayali yaşam diyeceğim belki yanlış anlaşılır hayalleri için, iddiaları için, umutları için, inançları için yaşamayı her şeyden üstün tutmadır. Onlar iyi bir mesleğin sahibi olabilirlerdi, bile bile vazgeçtiler. Biliyorlardı bu yolda şahadet neredeyse kesindir. Ama en ufacık bir telaş, bir endişe içine girmediler. Her günü bir bayram coşkusuyla geçirdiler. Bu özü ben sıkça vurguluyorum. Neden günümüz PKK’lisine bakınca çoklarınızın neredeyse hayali, umudu kalmamış gibi? Nerede bir PKK yetkisi, nerede bir PKK imkanı, nerede bir rahat ev, nerede bir zengin yer, yöneticiler oraya göz dikiyor. Bunun için, bunları gerekirse bin defa söyleyeceğiz. PKK’nin ütopyasından, onun bilinç ve inancından vazgeçmek demek herhalde kendimize yapabileceğimiz en büyük kötülüktür” diyor.
PKK’de gerçekleşen sosyalist savaş kahramanlığı
PKK’nin ütopyası; sınıfsız, sömürüsüz, devletsiz, bağımsız, eşit, özgür bir topluma, ülkeye ve dünyaya kavuşmadır. PKK’nin sosyalist ütopyası; özgür birey ve toplum gerçeğine dayanır. PKK; sosyalist ütopya ve özgür emeğin birleştiği noktadır. PKK; sosyalist ütopyayı gerçekleştirme iradesi ve örgütlülüğüdür. PKK’leşmek demek toplumsallaşmak dolayısıyla sosyalistleşmektir. Partileşme düzeyimiz aynı zamanda sosyalistleşme düzeyimizdir. PKK’deki çalışma özgür insan emeğine dayalı toplumsal ütopya için gelişen amaçlı ve bilinçli emektir.
Mazlum Doğan’dan, Dörtlere, Kemal ve Hayrilerle gelişen 14 Temmuz Zindan Direnişi’nin ideolojik dayanağı kesinlikle sosyalist ütopya ve amaçtır. Güçlü bir ütopya ve amaç olmasaydı o günün vahşet koşullarında böylesi güçlü bir irade ve direnişin sergilenmesi asla mümkün olamazdı. Yine Büyük komutan Egîd/Mahsum Korkmaz komutasında gerçekleşen 15 Ağustos Silahlı Gerilla Atılımı PKK’nin TC faşizmi şahsında kapitalist sisteme karşı sosyalizmin savaş ve direniş hamlesini ifade etmiştir. 1 Haziran 2004 Hamlesi de benzer bir içeriğe ve anlama sahiptir. Kapitalist modernitenin Uluslararası komplosu PKK Önderliğinin sosyalist ideolojisine yöneltilmiş bir saldırıydı. Önder Apo şahsında PKK sosyalist kimliğine karşı bir tasfiye saldırısıydı. 2003-2004 dönemlerinde PKK içinde ortaya çıkan tasfiyecilik de bu komployla bağlantılıydı. Tasfiyeciliğin başlıca hedefi PKK sosyalist ideolojisini ve özgür yaşam ölçülerini tasfiye etmekti. Tasfiyeciliğin saldırısı dört noktada odaklanmıştı. Birincisi; Önderliğin konumunu muğlaklaştırmak ve etkisizleştirmekti. İkincisi; Önderliğin ve PKK’nin sosyalist ideolojisini tasfiye etmek, onun yerine liberalizm ve ilkel milliyetçi ideolojileri hakim kılmaktı. Üçüncüsü; Önderliğin en önemli projesi olan Özgür Kadın İdeolojisini ve kimliğini ortadan kaldırmaktı. Dördüncüsü; Önderliğin yarattığı ve şekillendirdiği Partiyi, örgütü ve gerilla ordusunu dağıtmaktı. Dikkat edilirse kapitalist komplocuların amaçları ile iç tasfiyeciliğin hedefleri tamamen uyuşuyordu. Çünkü iki taraf da aynı ideolojiye hizmet ediyordu. Önderliğin PKK’de geliştirdiği sosyalist ütopyayı, düşünceyi, yaşam ve ilişki tarzını tasfiye etmek istiyorlardı. Bu bakımdan 1 Haziran 2004 Atılımı sadece iç tasfiyeciliğe değil, onu besleyen ve yönlendiren esas güç olan kapitalist sisteme karşı sosyalizmde ısrar hamlesiydi. Sosyalizmde ısrar; özgür yaşamda ısrardır. İnsanlığın on binlerce yıllık kutsal emeğiyle yaratılan maddi ve manevi değerlerde ısrardır.
1 Haziran 2004 Atılımı; Önderlikte ısrar, PKK’de ısrar ve sosyalizmde ısrardı. Kapitalist sistemin Hareketimize karşı geliştirdiği saldırılar ve tasfiyeciliğin tasfiyesi bu hamleyle püskürtüldü ve etkisizleştirildi. Önderliğin 2004 Nisan’ında yazdığı “Bir Halkı savunma” adlı kitabı tamamen ideolojik bir müdahaleydi ve liberalizmin saldırılarına karşı sosyalizmin savunulmasıydı. Adından da anlaşılacağı üzere; “Bir Halkı Savunmak” demek toplumu savunmak demektir. Kapitalist modernitenin komplocu ve içteki işbirlikçi-tasfiyeci saldırıları karşısında galip gelen Önderliğin sosyalizm düşünceleri olmuştur. PKK’nin yeniden inşası, tasfiyeci, liberal-kapitalist eğilimlerden arındırılması bu sayede gerçekleşmiştir. Önderlik ideolojik ve felsefik müdahalesi ve ardından gelişen 1 Haziran Hamlesi PKK’deki krizi çözümleyerek düşünsel netliği yaratarak felsefik, ideolojik, politik netliği, askeri ve örgütsel doğrultuyu sağladı. Böylece kapitalist sistemin uluslararası komplosu Önderliğin ideolojik müdahalesiyle boşa çıkartıldı. Dikkat edilirse krizi aştıran ve komployu boşa çıkaran ne klasik reel sosyalist anlayışlar ne ulus devlete dayanan ilkel milliyetçi ideolojiler, ne de kapitalizmin liberal ideolojileri oldu. Komplo Önderliğin sosyalist paradigmasıyla boşa çıkarıldı.
Kuruluşundan beri PKK’nin düşünsel formatı sosyalizm olmuştur. PKK’yi, PKK yapan onun sosyalist özü, halkçı çizgisi, emekçiliği, mütevazi yaşamı, ahlakı, adanmışlığı, yurtseverliği, direnişi ve kahramanlığı olmuştur. PKK’yi güçlü ve yenilmez kılan bu sosyalist özelliklerdir. Önderlik her zaman, dışarıda da, İmralı Zindanı’nda da toplumsal, yani sosyalistçe yaşamış ve yaşamaktadır. Çocukluğundan beri feodalizmin ve kapitalizmin maddiyatçı, özel mülkiyetçi, elit yaşamına ve kültürüne tenezzül etmemiştir. Önderliğin malı-mülkü ve maddi birikimi yoktur. Önderlik varlığını ve gücünü sosyalist toplumsallık üzerinden inşa etmiştir. “Ben hiçbir zaman devrimci, sosyalist, ö̈rgütsel yaş̧am ilkeleri ve ö̈lçüleri dışında en ufak farklı bir şey yaşamadım, bunun içerisine girmedim. Devrimci, militan, örgütsel doğrultu temelinde yaş̧adım. Bu nitelikte bir devrimci militan, sosyalist yaşam tarzını esas aldım.” (Önderlik; İmralı Notları) Kapitalist sistemin Önderlikten büyük rahatsızlık duymasının nedeni Önderliğin sosyalist yaşam tarzı, geliştirdiği toplumsal kültür ve ahlaktır. Kapitalist sistemin çok radikal söylemleri olmasına rağmen sistem karşıtı olduklarını iddia eden kişi ve hareketleri bir tehdit unsuru görmezken, Önderliği ve PKK’yi büyük bir tehdit olarak görmesi bununla alakalıdır. PKK, sözüyle, özüyle ve pratiğiyle sistem karşıtı bir kültür ve yaşam tarzı yaratıyor. Kapitalist sistemin korkusu Önderliğin ve PKK’nin kendi belirlediği yaşam ve kültürünün dışına çıkmasıdır.
PKK’nin sosyalist düşünce yapısı dar klasik sınıf anlayışına dayanan ve başarısızlığa uğrayan reel sosyalist uygulamalardan çok farklıdır. Öyle olsaydı örnekleri bol olan diğer sistem karşıtı görülen yapılar gibi çoktan dağılmış veya kapitalist sistemin bir aracı haline gelmiş olurdu. PKK sosyalist anlayışı içerik ve uygulama bakımından kapsayıcı ve derindir. Real sosyalizmi, hatta demokratik sosyalizmi de aşan yeni açılımlar sağlayan ve iktidar-devlet dışında yeni mücadele araçları ve toplumsal modeller sunan bir bakış açısına sahiptir. İdeolojik olarak; Kadın özgürlüğüne, Demokratik ve Ekolojik Toplum paradigmasına dayanmaktadır.
İmralı direnişi sosyalizmin kapitalizme karşı direnişini ifade etmektedir
Sonuç olarak, Kapitalist Neo-liberal kültür ve yaşam tarzı sadece modernist sistemi benimsemiş kesimleri değil sistem karşıtı görülen, sosyalist, demokrasi ve özgürlük mücadelesi verdiğini iddia eden kesimleri de bireycilik felsefesiyle etkileyerek toplumsallıktan koparmaktadır. Reel sosyalizmin çözülüşü sonrası sol ve sosyalist geçinen çevrelerin çoğu kapitalizmin uzantıları, hizmetçileri ve reklamcıları haline geldiler. Çünkü ideolojik ve ütopik olarak yenildiler, davalarını terk ettiler ve dağıldılar. Felsefik, ideolojik, politik, kültürel ve askeri olarak sisteme teslim oldular. Ütopyadan düşmek inançtan, davadan ve mücadeleden düşmektir. Gerisi; yaşanan örneklerde görüldüğü gibi tövbekarlık, kaçış, işbirlikçilik ve ihanettir.
Sosyalizmin en çok saldırıya uğradığı 21. yüzyılda PKK’nin sosyalizmde en çok ısrar eden bir özellikte olması onu kapitalist güçlerin bir numaralı düşmanı ve hedefi haline getirmiştir. Uluslararası çapta “terör listesi”ne alınarak sürekli saldırı ve kuşatmaya tabi tutulması bu özelliğinden kaynaklanmaktadır. Barzanileri başbakan yaparken neden Önderliğe saldırıp İmralı tecridinde tutuyorlar. KDP’yi güçlendirirken, neden PKK’yi tasfiye etmek isliyorlar! Tasfiye amaçlı Rojava’ya saldırırken neden Başûr’u devletleştiriyorlar. Çünkü Barzaniler hanedanlığı sistemin içindedirler ve kapitalisttirler. Rojava sistemi Önderliğin demokratik düşüncelerini benimseyen toplumcu bir sistemdir. İkisinin arasındaki fark ideolojidedir, sistemseldir. Biri kapitalist diğeri sosyalist. Zihniyetleri ve kültürleri birbirine zıttır. Biri iktidarcı-devletçi, diğeri demokrasiyi benimsiyor. Yine de bütün saldırılara rağmen PKK, insanlık hareketi olarak büyümekte ve gelişmektedir. Kadınların, işçi-emekçilerin, gençlerin, ezilen, sömürülen tüm halkların, kültürlerin, ekolojistlerin, gerçek aydınların hareketi olarak küresel çapta alternatif bir paradigmanın öncülüğünü yapıyor.
PKK’nin yenilmezliğindeki esas belirleyici güç sosyalist ahlak ve bilinçle donanmış militan-kadro yapısıdır. Zap, Avaşîn ve Metîna savaş tünellerinde kahramanlık düzeyinde tarihe damgasını vuran devrimci direnişler inancını, bilincini ve ruhunu, Apocu sosyalist ideolojiden almaktadır. Haki, Kemal, Mazlum, Hayri, Egîd, Bêrîtan, Zîlan ve Sakinelerin izinden yürüyerek Zap, Avaşîn ve Metîna direniş sürecinde şehit düşen Bager, Avzem, Çavrê, Cumali, Delil, Amara, Nuri, Sara, Rûken, Ronahî, Roza, Amed, Baran ve diğer binlerce fedai yoldaşlarımızda ifadesini bulan sosyalist savaş kahramanlığının kızıl bayrağı bugün Kurdistan dağlarında, gerilla mevzilerinde dalgalanarak ezilen tüm insanlığa umut kaynağı olup yol gösteriyor. PKK gerillasında gerçekleşen sosyalist savaş kahramanlığı Mayıs kızıllığında insanlığın özgürlük devrimine dönüşüyor. PKK ile Kurdistan devrimi, Kurdistan devrimiyle Ortadoğu devrimi ve Ortadoğu devrimi ile Dünya devrimi gelişiyor. PKK’nin sosyalist enternasyonal mücadelesi önlenemez tarzda ilerliyor.
Önder Apo sosyalizmin temsiliyetini yapmaktadır. İmralı direnişi sosyalizmin kapitalizme karşı direnişini ifade etmektedir. Sosyalizme antipatik yaklaşan feodal, ilkel milliyetçi ve liberal anlayışlar dışımızda olduğu gibi içimizde de vardır. Bu tarzdaki anlayışlar devletçi uygarlıkla ve kapitalizmle bağlantılı egemen sınıf anlayışlarıdır ve PKK’nin toplumsal anlayışına zıttır. Demokratik modernite ve demokratik ulusu inşa sürecinde yaşadığımız sistem sorunları yanı sıra, partileşme, ordulaşma, komutanlaşma veya yönetim sorunlarımızın temelinde; sosyalist ideolojimizde, kişiliklerimizde ve örgütlülüğümüzdeki yetersizliklerimizin olduğunu bilmeliyiz. Bizi kapitalist sisteme karşı koruyacak ve zafere taşıyacak olanın sosyalist kişilik, inanç, amaç ve mücadele olduğundan şüphe duymamalıyız. Kendimizi kurtuluşun ve özgürlüğün sosyalizmde olduğuna inandıracağız ve bu amaca bağlanacağız. Önder Apo, “Sosyalist kişi olmaya özen göstereceksiniz. Onun bilinç ve inancıyla ve vazgeçilmez birlikte çabasıyla kendinizi kişilikleştireceksiniz. Bu olmadıkça hiçbir yaklaşımınız, hatta pratiğiniz bu bir kaç büyük savaşı kazansa bile veya çok büyük bir demogog bile olsanız, fazla değer ifade etmez” diyor.