11 Mayıs 2025 Pazar
Sonuç Bulunamadı
Tüm Sonuçları Gör
YIL:44 / SAYI: 520 / NİSAN 2025
SERXWEBÛN | JI SERXWEBÛN Û AZADIYÊ BI RÛMETTIR TIŞTEK NÎNE
  • ANASAYFA
  • TÜM YAZILAR
  • ÖNDERLİK
  • SERXWEBÛN
  • SERXWEBÛN KURDÎ
  • BERXWEDAN
  • ÖZEL SAYILAR
    • BERXWEDAN ÖZEL SAYILAR
    • SERXWEBÛN ÖZEL SAYILAR
  • DOSYALAR
    • ŞEHİTLER ALBÜMÜ
    • KİTAPLAR
    • TAKVİMLER
  • FOTO GALERİ
    • ÖNDERLİK
    • GERİLLA
    • HALK
  • ANASAYFA
  • TÜM YAZILAR
  • ÖNDERLİK
  • SERXWEBÛN
  • SERXWEBÛN KURDÎ
  • BERXWEDAN
  • ÖZEL SAYILAR
    • BERXWEDAN ÖZEL SAYILAR
    • SERXWEBÛN ÖZEL SAYILAR
  • DOSYALAR
    • ŞEHİTLER ALBÜMÜ
    • KİTAPLAR
    • TAKVİMLER
  • FOTO GALERİ
    • ÖNDERLİK
    • GERİLLA
    • HALK
Sonuç Bulunamadı
Tüm Sonuçları Gör
SERXWEBÛN | JI SERXWEBÛN Û AZADIYÊ BI RÛMETTIR TIŞTEK NÎNE
Anasayfa XALÎDE ENGÎZEK

PKK, EVRENSEL ÇAPTA ÖRGÜTLÜ MÜCADELE YÜRÜTEN KADIN PARTİSİ

Xalîde Engîzek

1 HAZİRAN ATILIMI ve DEVRİMCİ HALK SAVAŞI

1993’de resmi olarak örgütlenen kadın ordulaşması savaş örgütü olmaktan çok, kadınların özgürleşmesinde pratik bir okul görevi görüyordu. Egemen erkekliğe ölçü veriyor, kabul ve retleri oluşturuyor, nasıl yaşamalı, nasıl savaşmalı sorularını gündemleştirerek özgür yaşamın ve savaşta zaferen bağlantısını kuruyordu. Kadın, en yakıcı, keskin savaş ilişkileri içerisinde kendini tanıyor, tanımlıyor, mülkiyetçi ilişkileri bu savaş gerçekliği içerisinde duygu ve düşünlerinden söküp atmayı öğrenerek toplumsal kimliğine uygun yeni rollere kavuşabiliyordu. Tanrıçalaşıyor. Tanrıça, toplumsal kimliğine sahip çıkan, onu savunan ve yaşayan, kendisinin olabilen, kimseye ait olmayan kadını temsil ediyor. Özel ve genel eve düşürülen kadın kimliği, PKK ile birlikte dağların zirvelerine doğru yürüyüşe geçiyor ve de tarihin şafak vaktinde olduğu gibi yüceleşiyordu.

Resmi olarak 45 yıldır bu coğrafyayı özgürlük ışığı ile buluşturan, onun arayışı ile tutuşturan, bunun için tarihte eşine rastlanmayan yaşamları açığa çıkaran, her yılı değil her anı nefes kesen Partimizin kuruluş yıldönümü başta kadınlar olmak üzere Kürt halkına ve bölge halklarına kutlu olsun. PKK’nin kuruluşu ve 45 yıldır açığa çıkardığı tarihi sonuçlar ancak bayram coşkusu ile karşılanabilir. Nasıl ki bereket, bolluk, umut, çoğalma, var oluş ve büyük toplumsal felaketlerden kurtulma, geleceğini garantileme toplumlar tarafından bayram heyecanıyla kutsanmışsa PKK’nin çıkışı ve 45 yılı tamamlayan tempolu yürüyüşü de ancak bayram coşkusu ile karşılık bulabilir. Başta kadınlar olmak üzere Kürt halkının ve ezilenlerin gerçek anlamda bayram günü PKK’nin kendisini bir mücadele örgütü olarak varlığını ilan ettiği  27 Kasım 1978 tarihi oluyor. Bugüne yüklediğimiz anlam, bu coğrafyada yaşananlar doğru anlatıldığında ve iyi anlaşıldığında ancak kavranabilir. Her ne kadar adına Türk ulus devleti dense ve başlangıçta buna karşı çıkılsa da bu oluşum erkek egemenlikli, iktidarcı ve devletçi uygarlığın eril zihniyetinin ürünüdür, onun temsilcisi ve sembolüdür. PKK’nin bu zihniyete karşı geliştirdiği direniş  ve var olma savaşı bu coğrafyayı erkek egemenlikli uygarlıkla hesaplaşma sürecine çevirmiştir. Kadınlar açısından tarihsel bir şans olan PKK’nin varlığı, Önder Apo’nun özgür yaşam ve özgür kadın arayışı sayesinde olmuştur. Bu canavarlaşan egemen erkek zihniyetine karşı savaşı bir onur ve güzellik ölçüsü haline getiren Önderliğimize minnetimizi belirtiyor, PKK’nin 46. yılında İmralı soykırım merkezini parçalama sözümüzü yineliyoruz. 45 yıldır özgür kadın ve erkekler olarak özgür yaşam için nefes alıp veren, bu uğurda en değerli varlıkları olan canlarını feda etmekten çekinmeyen, geleceği anlam ve hissiyatla dolduran şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Anlamlı bir yaşam ve büyük bir eylemin sahibi olmak isteyenleri kendine çeken Zîlan fedai çizgisinin son temsilcileri olan Rojhat ve Erdal arkadaşlar şahsında Kurdistan’ı özgür yaşamın merkezi haline getirme sözümüzü yineliyoruz.

‘PKK bir kadın partisidir’ değerlendirmesi bilindiği gibi paradigma değişimi öncesinde yapılmıştı. PKK’nin bir kadın partisi olduğu mücadelemizin başlangıç döneminde adı konulan, tanımlanan bir hakikat değildi. Böyle olduğunu düşünmek, söylemek Kurdistan’da yaşanan gerçekliği bilmemek, farkında olmamak anlamına gelir. Unutmamalıyız ki PKK, adı bile yasaklı olan bir halkın savaşçılığına, kurtuluşuna soyunmuş bir harekettir. Bu, bahsedilen bir halkın yok sayıldığı, inkar edildiği, kendisine ait hiçbir tanımın olmadığı anlamına geliyor. Böyle bir toplumsal gerçekliğin içinden çıkan bir mücadele örgütünün ilk görevi adına hareket ettiği toplumsal gerçekliği tanımak ve tanımlamaktır. PKK’nin bir zihniyet hareketi olması, yeni bir bilinci temsil etmesi, olgu ve olayları o güne kadar ifade edilenin dışında tanımlamaya çalışması bu açıdan zorunlu olmuştur. Bu nedenle Önderlik şahsında PKK, Kurdistan’da var olan her şeyin eleştiri ve özeleştiri süzgecinden geçirildiği, yeniden tanımlandığı, olguların anlamlarının araştırıldığı ve özgürlük ile ilişkisinin sorgulandığı bir sürece sokulmuştur. Böyle bir sürecin kadın gerçekliğini teğet geçmesi, görmezden gelmesi elbette mümkün değildir. Söz konusu Kurdistan olduğunda bu daha büyük bir zorunlu görevdir.

Klasik parti çözümlemeleri ile PKK anlaşılamaz

Başlangıçta hem Önder Apo’nun hem de PKK  adına hareket eden grubun kadın etrafında oluşturulmuş yaşam sistemine karşı mesafeli durduğu, bunu anlamaya çalıştığı ve kendisini bir seçenek olarak oluşturmaya yöneldiği söylenebilir. Fakat PKK, baştan itibaren kadın sorununa belli bir yaklaşım içinde oluyor. Bunun en somut ifadesi 78 kuruluş kongresinde birkaç cümleden oluşan bir paragraflık tespitler ile kadın örgütlenmesine açık olma hali oluyor. Kısacası partileşmeye ilk adım atarken ‘PKK bir kadın partisidir’ şeklinde bir tespiti yoktur. Daha çok modern ulusal kurtuluş hareketleri ve sosyalist partilerde olduğu gibi kadınları da mücadelenin içine çekme, kadını da bir birey olarak görme, saygı duyma ve yoldaş olma arayışı, istemi vardır. PKK’nin bir kadın partisi olduğu, neden ve nasıl böyle geliştiği konusundaki netleşme yaklaşık yirmi yıl sonra 1998’de kadın kurtuluş ideolojisinin açığa çıkarılması ve tanımlanması ile birlikte gelişmiştir. 20 yıllık pratik deneyim, Kürt ve toplum sosyolojisi için böyle bir değerlendirmeyi yapacak hakikatleri açığa çıkarmıştır. Bu anlamda PKK’nin bir kadın partisi haline gelmesi pratikte açığa çıkmıştır. Önder Apo şahsında kadınların PKK’ye hem katılması hem de şekillendirmesine açık olunmuş, bu durum sadece kapitalist sistemden değil tüm uygarlık sistemlerine karşı çıkmanın ve kopuşu yaşamanın hem gerekçesi hem de güç kaynağı olmmuştur.

PKK’yi bir kadın partisi haline getiren toplumsal özellikleri belirlemeden önce tekrar da olsa bir hususu yeniden vurgulamak gerekiyor. Bu husus anlaşılmadan PKK’yi PKK yapan süreçler, özellikler çok zor anlaşılabilir. Yani klasik parti çözümlemeleri ile PKK anlaşılamaz. Biçimde parti gibi bir yapılanmaya sahip olsa da özde parti olmayı aşan özelliklerini çok yakından tanımak ve hakkını vermek gerekir. Bunun için Önder Apo, PKK’yi Ortadoğu’da toplumsal dönüşümün  ve direniş hareketlerinin ifadesi olan peygambersel çıkışlara, hareketlere daha çok benzetti. Yine Önder Apo, klan tanımlamasıyla insanlığa adım atan türümüzün çabalarına, çıkışı ile bazı çağrışımlarda bulundu. Salt politik-askeri bir hareket olmadığını daha çok özgür yaşamla ilgisini edebiyat ve romanla açıklamaya çalıştı. ‘PKK bir şiir, sonu gelmemiş bir roman’ dedi. Tüm bu imgelemeler PKK’nin kendi döneminin partileriyle açıklanamayan bir muhtevaya sahip olduğunu ortaya koymak için yapıldı.

Asla unutmamalıyız ki PKK  bir Önderlik hareketidir. Önder Apo, PKK’yi oluşturan maddi unsurları bir araya getiren metaryalist bir öncülük değil başta zihniyet ve duygu dünyası olmak üzere tüm metafizik ölçülerini oluşturan bir Önderlik gerçekliğini temsil ediyor. İşte bu nedenlerle PKK’nin bir kadın partisi haline dönüşmesi, PKK’de kadın ve erkek ilişkisi, eşitliği ve mücadelesinin şekillenmesinde Önder Apo’nun yaklaşımları, bilinci, arayışları ve ölçüleri belirleyici olmuştur. Önder Apo’nun mevcut erkeklik ölçülerine teslim olmaması ve bir anlamda kaçışı, bu ölçülere teslimiyetin çocukluğa mal edilen eşitlikçi, özgür, vicdanlı karakterini öldüreceğini görmesi, verili erkekliğe öfke duymaya, giderek ona karşı kendi özgünlüğünü koruyarak savaşmaya dönüşmüştür. Tüm bu mücadele, Önder Apo’da ‘erkeği öldürmek’ denilen süreçle özgür insan kişiliğine ulaşma olarak ifadeye kavuşur.

Benzer bir durum kadının içine itildiği toplumsal statü için de geçerlidir. Kadına dayatılan yaşamı ‘onur kırıcı’ olarak gören Önder Apo, bu statü altındaki bir kadınla yaşamın ancak düşkünlük yaratacağını görerek mevcut kadınlığı da ret etmiştir. Bu ikinci husus özgür kadın arayışını derinleştirdiği gibi kadınların nasıl özgürleşeceği sorusunu da yakıcı bir şekilde gündeme getirmiştir. Bu her iki hususu tamamlayan üçüncü konu ise davası yürütülen Kürt halkının içine düşürüldüğü soykırımcı sömürgeci konumu, karşı karşıya olduğu örtülü özel savaşı kadınların konumu ile özdeş görme, giderek aslında var olan erkeklik inşasının özde egemen güçlere karılaştırma tarzında kölelik inşası olduğunu fark edilmesi kadın sorununa yaklaşımda belirleyici olmuştur. Yüzlerce sayfalık sosyolojik inceleme, araştırma konusu olan bu süreçler PKK’nin neden ve nasıl bir kadın partisi olduğunu ve her geçen gün daha çok buna dönüştüğünü açıklamak içindi.

Bunun dışında Kürt toplumunun sosyolojisi de bu toplum içinden çıkan partiye böyle bir karakter kazandırmıştır. Fakat bu sosyoloji kendiliğinden açığa çıkmamıştır. PKK öncesinde de PKK zamanında da Kurdistan’da birçok örgüt, parti vardı ve bunların tamamı da erkek egemenliğine dayalı, iktidarcı, uygarlık oluşumlarıydı. Bunu kendi pratiğinde yıkabilen, aşabilen tek hareket PKK olmuştur. Bu ise Önder Apo sayesinde gerçekleşmiştir. Kürt toplumunun, belki de insanlığın tek ve gerçek devrimi olan, insanlaşmaya yol açan ‘tarım ve köy devrimini’ gerçekleştirmiş olması, bu devrimin ana kadın öncülüğünde gelişen ve tanrıça soyunu yaratan bir tarihsel geçmişi miras bırakması oldukça önemli bir toplumsal zemin olmaktadır. Bu toplumsal zemin olmasaydı PKK ve Önderlik Gerçekliği de olmazdı denilebilir. Ki bu da önemli bir hakikattir. Fakat önemli olan Önderlik şahsında PKK’nin kendi öz toplumsal tarihsel gerçekliğine ulaşma arayışıdır. Birçok parti bu toplumsal gerçeklikten kaçmış, geri ve aşılmış görmüştür. Oysa PKK Kürt toplumunun özelliklerini tanımış, modernitenin ölçülerini bir tarafa bırakarak var olmanın ölçüleriyle araştırmış, iğne ucu ile kuyu kazmış ama kaynağa ulaşmıştır. Kaynak kadın devrimidir, bu devrimi gerçekleştiren halkın kendisidir. Kürt kadınındaki bu özelliklerin açığa çıkması için PKK’nin yürüttüğü özgürlük mücadelesi sayesinde olmuştur. Sıklıkla değerlendirdiğimiz yurtseverlik özelliklerinin güçlü olması ve Kürt kadınının bu konuda günümüze ışık tutan tarihsel örnekleri bu topraklar üzerinde kadın emeğine, ölçü ve kültürüne dayalı bir toplumsal devrimin yaşanması ile sıkı sıkıya bağlıdır. Binlerce yıldır uygarlık güçlerinin saldırılarına uğramasına rağmen Kürt toplumunun dağılmaması, yurdunu terk etmemesi, özelliklerini yitirmeyerek direnişi seçmesi de sadece kadınların değil toplumsal gerçekliğin tamamında kadın olgusunun belirleyiciliği ile açıklanabilir. Dikkat edilirse Kürt toplumu günümüze kadar da uygarlaşmayı kendisine pek de yakıştırmamış, ona tam teslim olmamış, bunun için devletleşmemiş ve iktidar güçleri ile hep çelişkide kalarak dağların derinliklerinde kendisi olarak kalmayı tercih etmiş ve bu özellikleri ile günümüze ulaşabilmiştir. Bunun kaynağında ise neolitik devrim yani ana kadın kültürünün geliştirdiği ‘tarım ve köy devrimi’ vardır. Hala ağırlıkta toplum bu özellikleri ile yaşamakta, bundan kopan veya uzaklaşan hızla köleleşmekte ve kendisi olmaktan çıkmaktadır.

PKK’de zihniyet alanında yaşanan gelişmeler ve paradigma değişimi

Çözümlemeye çalıştığımız tüm bu özellikler PKK’nin paradigma değişimine kadar da neden kadın özgürlük mücadelesi ekseninde gelişme gösterdiğini anlatmak içindi. Bilindiği gibi paradigma değişimi denilen şey de bir yerden bir yere atlama, geçmişi tümden inkar etme ya da gökten vahiy ile gelişen değişimler olmuyor. Özellikle zihniyet alanında yaşanan gelişmeler ile paradigma değişimleri mümkün oluyor. Daha çok da bilimsel alanda yaşanan köklü değişimler bakış açılarını değiştiriyor, dönüştürüyor. PKK’deki paradigma değişiminin de böyle bir bilimsel gelişme zemini ile olduğunu biliyoruz. Modern bilim paradigmasının iflası sonrasında açığa çıkan yeni bilimsel gelişmeler bir anlamda PKK’nin 20 yıllık deneyiminin açığa çıkardığı sonuçlar, özellikle kadın ve toplum çözümlemeleri alanında yaşadığı gelişmeler, bilimsel temelini oluşturdu; paradigma değişimi ile birlikte kadın özgürlüğüne dayalı toplumsal mücadele -sistem karşıtlığı- ile sınırlı kalmadı, demokratik modernite olarak kendisini çözüm gücüne kavuşturdu.

Belirttiğimiz bu özellikler ile kuruluştan itibaren PKK’nin tüm aşamalarında kadın belirleyici özellikler taşıdı. Partileşme, ordulaşma ve toplumsallaşma süreçlerinin tamamında kadın özgürlük ölçüleri temelinde bir fark oluşturuldu. Birinci partileşme sürecinde yani ideolojik grup dönemi dediğimiz dönemde şekillenen komünal yaşam ölçüleri, kadın ile özgürlük ilkelerine dayalı yaşam arayışı ordulaşma sürecinde daha somut, yakıcı sorunlara dönüşerek kendi çözümünü dayattığında buna kadın ordulaşması ile verilen yanıt hem dünyadaki özgürlük hareketleri hem de kadın hareketleri açısından ciddi bir yeniliği ifade ediyor. Kadın ordulaşması olarak 1993’de resmi olarak gündemleşen örgütlenme kadına dayalı bir savaş örgütü yaratmaktan çok, kadınların özgürleşmesinde pratik bir okul görevini görüyor. Egemen erkekliğe ölçü veriyor, kabul ve retleri oluşturuyor, nasıl yaşamalı, nasıl savaşmalı sorusuyla birlikte gündemleştirerek özgür yaşam ve savaşta zafer bağlantısını kuruyor. Kadın en yakıcı, keskin savaş ilişkileri içerisinde kendini tanıyor, tanımlıyor, mülkiyetçi ilişkileri bu savaş gerçekliği içerisinde duygu ve düşünlerinden söküp atmayı öğrenerek toplumsal kimliğine uygun yeni rollere kavuşabiliyor. Tanrıçalaşıyor. Tanrıça, toplumsal kimliğine sahip çıkan, onu savunan ve yaşayan, kendisinin olabilen, kimseye ait olmayan kadını temsil ediyor. Özel ve genel eve düşürülen kadın kimliği, PKK ile birlikte dağların zirvelerine doğru yürüyüşe geçiyor, ve de tarihin şafak vaktinde olduğu gibi yüceleşiyor. Yüceleşme kavramını ululuk, büyüklük kazanma, saygı duyulma, kutsallık çerçevesinde kullanıyorum. 5 bin yıllık erkek egemenlikli uygarlığın yalana ve şiddete dayalı olarak sistematik olarak tecavüz sistemi altında tuttuğu kadının böyle bir yüceleşmeye, değer kazanmaya, kendisine biçilen özgürlük ölçüsü kazanma rolüne ‘keşke canımdan başka verecek bir şeyim olsaydı’ diyerek bağlanıyor. Kadının nesne değil eşit bir yoldaş olabilmesi için bedenini cayır cayır yaktığını, kendi bedenini, ruhunu, düşünce dünyasını uygarlıkla savaş alanına çevirdiğini biliyoruz. ‘Özgürlük ateşi en iyi insan etiyle yanar’ diyerek Kürt halkını serhildana çeken Rahşan, Zekiye, Ronahî ve Bêrîvan’ı biliyoruz. Savaşın en sert, ağır koşullarında Kurdistan coğrafyasının her yerinde savaşı komuta gücü kazanarak özgür erkek, özgür toplum ölçülerini şekillendiren binlerce kadın şehidimizin PKK’yi yenilmez bir gücü çevirdiğini biliyoruz. İşte tüm bu birikim PKK’yi bir kadın partisine çevirmiştir. Önderlik şahsında kadınla kurulan yoldaşlık, PKK’de partileşmenin temel ölçüsü haline dönüşmüştür. Şimdi bu ölçü dokunduğu her şeyi kadın rengine, diline, ölçüsüne çekiyor. PKK’de egemen erkeklik öldürülüyor yerine özgür erkek, kadın özgürlük çizgisi doğuyor. 45. yılın özgür militan duruşunu temsil eden Erdal ve Rojhat arkadaşlar arkalarında bıraktıkları mesajlarda kadına doğru bağlanmaktan, onunla doğru yoldaşlıktan bahsediyorlar, özeleştiri veriyorlar, kadınla özgürlük temelinde yaşama ve çalışmalarının kendileri için yeni bir doğuş olduğunu ve buna layık olma hedeflerini ortaya koyuyorlar. Demek ki 46. yılında PKK’de ‘erkeği dönüştürme projesi’ tüm ağırlığıyla etkisini sürdürüyor, yenilenme, değişim ve dönüşüm mevcut egemen erkekliğin yıkılarak özgür insan duruşunun inşa edilmesi olarak belirleyici oluyor. Anlayan yürekler ve beyinler için bundan daha heyecan verici, güzel ve anlamlı gelişme olamaz.

Kadın özgürlük ideolojisine dayalı radikal bir çıkış

PKK’nin en temel farkı diğer sol, sosyalist ya da toplumsal hareketlerde olduğu gibi kadınla yürümeyi göze alması, kadın-erkek eşitliğini savunması ve özgürleşmesini istemesi değildir. Bunları da kapsayan ama daha fazlası olan husus uygarlık sistemine karşı demokratik modernite ve uygarlığın kadın merkezli olmasıdır. Yani paradigmasının temel ölçüsü kadın özgürlüğüdür ve diğer tüm şeyleri bunun kantarında ölçmekte, buna göre isimlendirmekte, değer vermektedir. Kapitalist modernite karşısında PKK’yi alternatif sistem çıkışına taşıyan yönü de kadın-erkek ilişkilerinin özgürleştirilmesine dayalı geliştirdiği yaşam formu oluyor.

Reel sosyalizmin yıkıldığı ve kapitalist modernitenin kendisini tek hakim güç ilan ettiği bir dünyada PKK, kadın kurtuluş ideolojisine dayalı olarak bunu aşmıştır. Kadın kurtuluş ideolojisinin açığa çıkardığı bilinçlenme ile birlikte sadece kapitalist modernite değil uygarlığın tüm formlarının kölelik ilişkisi ürettiğini, bunlara dayalı olarak özgürlük inşa edilemeyeceğini, bunun için ‘sonsuz boşanma’ teorisi ile bu sistem formlarının ret edilmesi hedeflenmiştir. Dikkat edilirse burada sistemden radikal bir kopuş ve kendi öz sistemini kurmaya yönelim vardır. Önderliğimiz buna radikal sosyalizm ya da demokratik sosyalizm diyebileceğimizi belirtti. Yani demokratik sosyalizm, kadın özgürlük ideolojisine dayalı radikal bir sistem çıkışı oluyor.

Uluslararası komplonun da esas olarak bu sistemsel çıkışın etkili olmaması için yapıldığını biliyoruz. Uluslararası güçler Ortadoğu’da irili ufaklı birçok örgütü çeşitli şekillerde koruyup kollarken, bazılarını kullanmak için tüm ideolojik, politik karşıtlığına rağmen ayakta tutarken, Ortadoğu’ya yapacağı ilk müdahaleyi Hareketimize, Önderliğimize karşı yaptı. Taliban, El Kaide gibi güçler başta olmak üzere adını sayamadığımız onlarca gücü bölgeye müdahalenin aracı olarak tuttular. Fakat söz konusu özgürlük Hareketimiz ve Önderliğimiz olunca eşine rastlanmayan bir komployu gerçekleştirdiler. Bunun temel nedeni, Ortadoğu’ya yönelik müdahaleler gerçekleşirken kapitalist sisteme alternatif bir sistemsel çıkışın olmamasıydı. Komplonun, öncelikle Önderlikle birlikte kadınlara yönelik olduğunu söylerken kesinlikle abartmıyoruz. Tüm gelişmeler her geçen gün kadının demokratik uygarlık çıkışına, demokratik sosyalizm temelinde önderlik ettiği bir dönemde gerçekleşmiştir. Kadın etrafında devletsiz yaşamın inşası, komünal değerler, sömürüyü dışlayan paylaşımcı değerlerin oluşturulması, uygarlığın hem kök hücresi rolünü oynayan egemen erkek-köle kadın rollerinin yıkılışı PKK’nin geliştirdiği komünal yaşam prototipinde gerçekleşmiştir. Bunun toplumsal bir sistem haline alması demek Ortadoğu’da kadın devriminin, kadına dayalı toplumsal devrimin gerçekleşmesi demektir. Kadın devrimi, erkek egemen sistemin oluşturduğu tüm yapıları alt üst etmeden devrim olma özelliğin taşıyamaz. Onunla uzlaşamaz. Komplo gerçekleşir gerçekleşmez komplocu güçler kadına, kadın etrafındaki yaşama ve ilişkilere saldırmak istediler. Çünkü esasta devrimci gelişmeyi, sosyal değişim ve dönüşüm gücünü temsil eden özgür kadın duruşuydu. Yani ilk darbeyi Önder Apo’ya vurduğunu düşünen güçler ikinci hamlelerini kadına dayalı özgürlük sistemini, yaşamını dağıtmaya yönelmekte buldular. Komplo ardından gelişme gösteren adeta komplo içinde komplo diyebileceğimiz 2002-2003 tasfiyeciliğinin konumu, oynadığı rol, kurduğu ilişkiler bu anlama geliyordu.

Önder Apo, kadın özgürlük çalışmalarını 3 büyük çalışması içinde saymış ve bu çalışmanın yarım kaldığını ifade etmişti. PAJK olarak, Kurdistan Özgür Kadın Hareketi olarak bu değerlendirme üzerinde uzun tartışmalar yürüttük ve anlamaya çalıştık. Hala da uluslararası komplo ile kadınlar olarak nelerden mahrum kaldığımızı kavrama ve bu temelde cevap olma arayışımız sürüyor. Önder Apo’nun İmralı işkence ve soykırım merkezine mahkum edilmesi ile kadın özgürlük mücadelesinin de tasfiye edilmesi hedefleniyordu. Böyle özsel bir ilişki olduğunu biliyoruz. Bunu komplonun geliştirilmek istendiği ilk günden itibaren hissettiğimizi rahatlıkla belirtebiliriz. Yani kadınlar olarak sonradan anladık diye bir durum söz konusu değildi. Belki tüm boyutlarıyla kavramamış olabiliriz, komplocu zihinlerin kirli hesaplarını çözememiş olabiliriz, saldırıların nasıl gelişeceğini anlamadığımız için gerekli cevabı verememiş de olabiliriz, ki bunları özeleştiri olarak belirtiyorum. Ne olursa olsun uluslararası komployu engelleyememiş olmak, etrafı kadınlarla çevrili bir Önderlik gerçekliğini böyle bir saldırıda ‘yalnız’ bırakmak asla kabul edemediğimiz bir husustur. Fakat sadece ’98 yılının 9 Ekim’inde başlatılarak 15 Şubat 1999 yılında sonuca götürülmek istenen komplo saldırısında değil 1996 yılının 6 Mayıs’ında Şam’da gerçekleşen ve Önder Apo’yu imha etmeyi hedefleyen komploya Zîlan arkadaşın verdiği yanıt özünde kadın Hareketi’nin Önder Apo ile kurduğu ilişkinin düzeyini ortaya koymuştur. Ardından Sema Yüce arkadaşın ’98 yılında uluslararası komploya ve iç tasfiyeciliğe verdiği cevap da benzer bir durumu ifade ediyor. Kürt kadınının Önder Apo’ya olan fedai bağlılığı özgür yaşam sözleşmesi temelinde gerçekleşmiştir ve kadınların komplo karşısında en radikal tutumu geliştirdiği bilinmektedir. Uluslararası komplonun yoğunlaştığı yaklaşık üç aylık süre zarfında da her alanda kadın militanlığı Önderlik etrafında ateşten çember oluşturmuş, ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ eylemselliklerine öncü düzeyde katılmıştır. Sadece militan kadın gücü değil 7’den 70’e kadınlar Önderlik için seferber olmuştur. Yine sadece Kürt kadınları değil Önder Apo’yu tanımış, onunla özgür ilişki zemininde buluşmuş farklı halklardan kadınlar da benzer bir duyarlılık içinde olmuştur. Uluslararası komplonun Önder Apo’ya yönelmesi ve bu sürecin İmralı soykırım sisteminin kuruluşu ile yeni bir aşamaya geçmesi kadın özgürlük mücadelesinde iki yönlü karşılık buldu. Birincisi, Önderlikle fiziki özgürlük zemininde bulduğu destekten koparılmış oldu. Özgür kadın militanlığı ve ilişkisinin geliştirilmesi Önder Apo’nun yürüttüğü bir çalışmaydı. Kadın örgütlenmemiz ordulaşma ve YAJK deneyimiyle birlikte ciddi bir tecrübe kazanmış olsa da yine de birçok konuda acemiydi, uygarlık güçlerinin oyunlarına ve erkek egemenlikli yaklaşımların dayatmalarına karşı tedbirsizdi. Şunu rahatlıkla belirtebiliriz ki komplodan çok önceleri Önder Apo, bu tarz saldırılara karşı  kadın gücünü eğitiyor, uyarıyor, tedbirli olunmasını istiyordu. Fakat Kürdistan Özgür Kadın Hareketi olarak ne yaparsak yapalım böyle zalimane bir ayrılığa yeterince hazırlıklı değildik. Acıyı yaşayacak, düşecek, kalkacak bu şekilde Önderlikle aramıza koyulan bu korkunç mesafenin açığa çıkardığı olumsuzlukları gidermenin yollarını bulacaktık. Önder Apo’nun açığa çıkardığı özgür kadın Önderlikle bu temelde sözleşmişti ve asla teslim olmayacaktı. Komplo, kadın hareketi ve mücadelemiz için ağır bir saldırı oldu ve bunun olumsuz sonuçları yaşandı. Önderlik İmralı’da geliştirdiği çalışmalarla bu olumsuzlukları ortadan kaldıracak çok önemli çalışmalar yürüttü ve paradigmayı değiştirerek kadın özgürlüğünün yolunu sonuna kadar açtı. Özgürlük sosyolojisi kitabı ve jinoloji biliminin inşası ile aslında projenin yarım kalan yönünü de önemli oranda tamamlamış oldu. Uluslararası komploya karşı Kürt kadın hareketinin tüm üyeleri 25 yıldır ilk günkü gibi hep teyakkuz da oldu. Bu durum hep duyarlı olmayı getirdi. Kadın hareketinin partileşerek PAJK’ı oluşturması, cins bilinci, cins mücadelesi, örgütlülüğü ve sevgisine daha çok tutunmasını, Önderliğin esareti koşullarında PAJK’a dayanarak belirleyici iradeye dönüşmesine yol açmıştır. Uluslararası komplo yılları kadın hareketimiz, partileşmemiz açısından rüştünü ispatlama yılları olmuştur. Uluslararası komplo koşullarında partileşen Özgür Kadın Hareketimiz, sınavını, tüm alanlarda komplo ile mücadele altında başarıyla vermiştir. Komplonun varlığı, özgürlük iddiamızı hep bilemiştir. Gelinen aşamada partileşmeyi, Kurdistan Kadın Konfedaralizmi’ne taşırarak toplumsal sistem inşasına öncülük eden düzeye ulaştık. Tüm bunlar Özgür Kadın Hareketi’nin komploya verdiği cevap oluyor.

PAJK, özgür yaşamın çekirdeği

PKK’nin 46. yıl dönümünü karşılarken Kürt Kadın Hareketi Jineoloji biliminin öncülüğünde PAJK çizgisini tüm dünyaya taşırıyor. Zaten evrensel olan kadın mücadelesine, kendisini evrenselleştirerek karşılık veriyor. Elbette bunu kendi yerelinde sonuç aldığı oranda gerçekleştiriyor, etkili hale gelebiliyor. Kadın partileşmesi olarak PAJK’ın, hem yerel hem de evrensel kadın mücadelesi açısından stratejik önemi her geçen gün daha fazla anlaşılmaktadır. Kadın sorunu tüm dünyada en ağır haliyle yaşanmasına, kadınların çeşitli örgütlenme ve hareketler halinde mücadele etmelerine rağmen erkek egemen uygarlık karşısında kendi sistemsel çıkışlarını yapamayışı sonuçta bu mülkiyetçi sisteme mahkûmiyet olarak yaşanmayı sürdürüyor. İktidarcı, devletçi sistem eril zihniyeti ile kadınlar bir araya gelmesin diye türlü tuzaklar, yalanlar ve zorbalıklarını örgütlü olarak hayata geçiriyor. Bunun karşısında PAJK evrensel çapta en örgütlü mücadele yürüten güç olarak özgür yaşamın, demokratik modernite gerçekliğinin çekirdeği oluyor. Stratejik rolü ve önemi buradan geliyor. 21. yüzyılın kadın devrimi yüzyılı olacağı tespiti, toplumsal mücadelelerin, değişim ve dönüşümün merkezinde cins çelişkisi olduğunu ortaya koymaktadır. Şimdi tüm dünya sağa kaydırılarak gelişmekte olan kadın devrimini engellemeye çalışıyor. Kadın devrimi, tarihin ve toplumun belki de en zor devrimi olsa da ekmek ve sudan daha fazla ihtiyaç konumunda olduğu için buna evrensel çapta öncülük edecek örgütlenmelere her şeyden daha fazla ihtiyaç var. İkinci stratejik nedeni de bu oluşturuyor.

PAJK’ın evrensel kadın mücadelesi açısından stratejik öneminin diğer bir nedeni ise 3. Dünya Savaşı ile bağlantılı gelişmelerdir. Dikkat edilirse kapitalist sistem yapısal bunalımını Ortadoğu’ya müdahale ederek, savaş ve ekonomik sömürü sistemini derinleştirerek sürdürebilir kılmaya çalışıyor. Dünyanın en sıcak ve belirleyici coğrafyası durumunda olan Ortadoğu aynı zamanda kültürel olarak da direniyor. Kurdistan Kadın Hareketi olarak bu gelişmelerin tam merkezinde yer alıyoruz. Bu durum sadece kadın hareketleri açısından değil kadın özgürlüğüne dayalı toplumsal değişimler açısından da stratejik rolü ortaya çıkarıyor.

45 yıllık PKK mücadelesini kendisiyle birlikte dönüştüren kadın partileşmesi Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü temelinde, kadınların özgürlüğünü toplumsal bir sisteme kavuşturarak insanlık açısından İkinci Kadın Devrimi’ni gerçekleştirme iddia ve kararlılığındadır. Bunun mücadelesi içerisinde geçen her gün, Kürt Kadın Hareketi’ni daha da özgür ve bilinçli hale getirmektedir. Bu temelde tüm kadınları, öncelikle de genç kadınları partileşme temelinde özgürleşmeye, kendi olmaya ve savunmaya bir kez daha çağırıyorum.

PaylaşTweet
Önceki Yazı

BEŞ DAKİKAYA SIĞDIRILAN TARİH

Sonraki Yazı

SERXWEBÛN GAZETESİ’NİN ARALIK AYI SAYISI ÇIKTI

Sonraki Yazı
SERXWEBÛN GAZETESİ’NİN ARALIK AYI SAYISI ÇIKTI

SERXWEBÛN GAZETESİ'NİN ARALIK AYI SAYISI ÇIKTI

  • İLETİŞİM
  • HAKKIMIZDA

© 2024 Serxwebûn - Tüm Hakları Saklıdır!

Sonuç Bulunamadı
Tüm Sonuçları Gör
  • ANASAYFA
  • TÜM YAZILAR
  • ÖNDERLİK
  • SERXWEBÛN
  • SERXWEBÛN KURDÎ
  • BERXWEDAN
  • ÖZEL SAYILAR
    • BERXWEDAN ÖZEL SAYILAR
    • SERXWEBÛN ÖZEL SAYILAR
  • DOSYALAR
    • ŞEHİTLER ALBÜMÜ
    • KİTAPLAR
    • TAKVİMLER
  • FOTO GALERİ
    • ÖNDERLİK
    • GERİLLA
    • HALK

© 2024 Serxwebûn - Tüm Hakları Saklıdır!