Kuruluşundan bu yana ihanet bataklığından kurtulamayan ve ihanetin tarihini yazan ve TC’nin sömürge valisi görevini yürüten KDP kronolojisini tanıkların anlatımyla sunuyoruz.
Barzanîlerin kimliği
Barzanîler Hewler’in kuzeydoğusunda, Zap ırmağının sol tarafında sarp ve yüksek dağlarla çevrili bir alanda yerleşmiş bulunan bir aşirettir. 19. yüz yıl başlarında Şeyh Ubeydullah-ı Nehri’nin babası Seyit Taha, Barzan köyünde yaşayan Tacettin’e Nakşibendi Tarikatı’nın halifeliğini verdi. Bu dini güç sayesinde Barzanlar kendi aşiretleri yanında Şirvaniler, Muzuriler, Devletmiri gibi aşiretleri de egemenlikleri altına alınca iyice güçlendiler.
Barzanîlerin bilinen ilk ayaklanması 1931’de Şeyh Ahmet önderliğinde, Behdinan bölgesinde yaşandı. Bu, aynı zamanda Irak’ın İngilizlerin desteğiyle geliştirmek istediği sömürgeci ilişkilere karşı ilk tepki hareketidir. 1933’te Irak, İngiliz hava kuvvetlerinin yardımıyla Şeyh Ahmet önderliğindeki Barzan Aşiretinin isyanını bastırdı. Barzanlar liderleriyle birlikte Türkiye’ye sığındılar. Şeyh Ahmet, Mustafa ve M. Sıddık Barzanî kardeşleri önce Gever’e (Yüksekova) oradan Eskişehir’e götürdüler. 1934 Irak hükümetinden alınan güvenceden sonra Barzan aşireti ve liderler iade edildiler. Mustafa Barzanî 1934’e kadar Süleymaniye’de gözetim altında tutuldu.
1939’da Süleymaniye’de Şeyh Mahmut’un eski yardımcılarından Prof. Refik Hilmi önderliğinde illegal HEVÎÖrgütü kuruldu.
1943’te Mustafa Barzanî sürgünde bulunduğu Süleymaniye’den kaçarak Barzan Bölgesine gelir ve Irak karakollarına karşı, etrafına topladığı güçlerle eylemlerde bulunur. Paniğe kapılan Nur Sait hükümeti Barzanî ile anlaşma yolunu arayarak Kürtlerin bir kısım isteklerini kabul ettiğini açıklar.
1944 yılında bu durumdan cesaret alan Barzanî, taleplerini artırınca Irak’ta sertlik yanlıları hükümete baskı yaparak sert tepkilerin alınmasını sağladılar (16 Ocak). Bu arada hapiste bulunan Şeyh Ahmet serbest bırakıldı. Bir yandan isyan sürüyor, bir yandan hükümetle temaslar devam ediyor. Şeyh Ahmet’in bırakılmasıyla Barzanî, Şeyh Ahmet’in dini önderliğiyle kendi siyasi ve askeri önderliğini birleştirerek gücünü artırdı. Doğu Kürdistanlı Kürtler tarafından korunan Komela Jiyanê Weyê Kurd’un (Kürdistan Diriliş Topluluğu) Güney Kürdistan’daki üyeleri Rızgar Partisi’ni kurdular.
“1945’te Kürtlere, 1944 yılı Şubat ayı öncesi için af çıkarıldı (Mart). Ancak Merga Sor bölgesinde isyan tekrar başladı (Nisan). Bölgeye hükümet birlikleri sevk edildi. İngiliz uçakları yine hükümet lehine isyana müdahale etti. Barzanîler büyük kayıp verdi. Ayrıca İngilizler Zebari, Berwari, Dostki ve Şerefani gibi aşiretlerin de desteğini aldı. Barzanî on bine yakın aşiret mensubu ile birlikte Kürtlerin denetiminde bulunan İran’ın Mahabat Bölgesine geçti.
1946’da İran Kürtleri Mahabat’ta bir özerk Kürt Cumhuriyeti’ni ilan ettiler (22 Ocak). Cumhurbaşkanı olarak Qazî Muhammed seçildi.
I-KDP’nin kurulması
16 Ağustos 1946’da Rızgarî ve Şoreş gibi bazı örgütlerin birleşmesiyle Irak Kürdistan Demokrat Partisi (I-KDP) kuruldu. Başkanlığına Mele Mustafa Barzanî getirildi.
31 Mart 1947’de Mahabatlı Kürt liderler idam edildi.
Barzanî ve yanındaki beş yüz peşmergesi İran-Irak-Türkiye sınırında Sovyetler Birliğine iltica etmek için yola çıktı (27 Mayıs 1947). 52 gün süren yolculuktan sonra Barzanî Sovyetlere iltica etti.
14 Temmuz 1958’de General Abdülkerim Kasım, Haşimi monarşisini bir askeri darbe ile devirdi ve Bağdat’ta iktidarı ele geçirince Mustafa Barzanî, 11 yıl kaldığı Sovyetler Birliği’nden Irak’a döndü (7 Ekim). Yanında kadın ve çocuklar da dahil 855 kişi vardı.
3 Nisan 1959’da KDP’nin günlük yayın organı Xebat ve Azadi, yayın hayatına başladı.
9 Ocak 1960’ta KDP programını General Kasım’a sundu ve otonomi istedi.
30 Temmuz’da KDP, Kürdistan’daki kötü durumla ilgili General Kasım’a başvuruda bulundu.
6 Eylül 1961’de Irak hükümeti, KDP’nin 14 şubesini kapattı. Hükümet birlikleri Güney Kürdistan üzerine saldırıya geçti (11 Eylül). Böylece Barzanî önderliğinde bugün de süren ilkel milliyetçi mücadele başlamış oldu.
8 Şubat 1963’te Abdülselam Arif ve Baas Partisi, general Kasım iktidarını devirdi.
KDP bu kez Baas Hükümetine 24 Nisan’da bir memorandum sundu. Irak bütünlüğü içinde yine otonomi isteniyordu.Daha önce sağlanan ateşkes bozuldu ve saldırılar başladı (10 Temmuz). 45 gün süren ve Kürtlerin galibiyetiyle sonuçlanan Metina Dağı savaşı başlamış oldu (28 Ağustos). Irak ordusu geri çekilmek zorunda kaldı. Bunun üzerine Abdülselam Arif, Baasçıları safdışı ederek iktidarı ele geçirdi (18 Kasım).
10 Şubat 1964’te Barzanî-Arif görüşmesiyle tekrar ateşkes sağlandı. KDP içinde Celal Talabani ve İbrahim Ahmet ateşkesin parti merkezine danışılmadan imzalandığını söyleyerek M. Mustafa Barzanî’yi eleştirmeye başladılar ve tavır aldılar.
KDP VI. Kongresi 1-7 Temmuz tarihlerinde toplanarak tekrar M. Mustafa Barzanî’yi başkanlığa seçerek partiden ayrılanlara geri dönme çağrısı yaptı. Ancak Celal Talabani ve İbrahim Ahmet 1000 civarında pêşmergeleriyle çağrıyı ret ederek İran’a sığındılar. 8 Ağustos’ta Prav’da ayrılanlara KDP’ye geri dönme ve Kongre kararlarına uyma çağrısı yaptı.
KDP, 29 Eylül’de “İhtilalci Halk Kongresi” adıyla bir konferans topladı. 9-17 Ekim tarihlerinde çalışmalarına başlayan konferansta 63 kişilik bir ihtilal kumanda konseyi kuruldu. 18 kişilik de yürütme konseyi oluşturuldu. Bir nevi Bakanlar Kurulu oluyordu bu. Barzanî, konferans toplantısı sürerken Bağdat rejimine bir Memorandum verdi.
31 Ocak 1966 Barzanî Bağdat hükümetine bir Memorandum daha sundu. Hükümet yeni bir saldırı daha başlattı Ateşkes ilan edildi (29 Haziran).
İran’dan dönen İbrahim Ahmet ve Celal Talabani güçleriyle Barzanî güçleri arasında çatışmalar başladı (Mayıs). Muhalifler Timar’da KDP adına bir kongre topladılar (29 Ağustos-2 Eylül). KDP’nin VII. Kongresi toplandı (20 Kasım).
17 Temmuz 1968 Baas Partisi hükümet darbesiyle yönetimi ele geçirdi. Darbe içinde darbe oldu ve Hasan el Bekir, Baasçılarla birlikte yönetime el koydu (31 Temmuz).
İhanete dayalı infazlar
Barzanî’nin Rojhilat Kürtlerine en büyük darbesi 1968’de İran-KDP’sinin pêşmerge komutanı Süleyman Mauni’yi katledip cenazesini İran’a teslim etmesi oldu. Süleyman Mauni’nin babası Mahabad’da İçişleri Bakanlığı yapmıştı, oğlu Siyamend Maunî ise PJAK Eşbaşkanlığı görevinde bulunmuştu.
Aynı yıllarda Kürt devrimcilerden Mela Aware, KDP’ye bağlı çeteler tarafından tutuklanıp şehit edildi. Daha sonra İsmail Şerefzade ve 3 arkadaşı Bane şehrinde Barzanî güçlerinin pususunda katledildiler. Yine Ewla Maunî, Mîne Şem ve 9 arkadaşları KDP eliyle katledildiler.
Doğu Kürdistan’da devrim yönetiminin büyük darbeler aldığı ve pêşmergenin yönetimsiz kaldığı bu süreçte Kawa güçleri komutanı Oso Mirxan, KDP’nin kendilerine pêşmergeyi Güney Kürdistan’da koruyacağına söz verdiğini, Barzanî’nin şerefi üzerine yemin ettiğini söyler. Pêşmerge de Barzanî’nin şeref sözüne inanıp Pêşder bölgesine gider. Ancak 11 pêşmerge tutuklanıp İran’a gönderilir. Onlardan Salih Lacanî, Süleyman Kerkeşan, Ewla Bayzemence ve Hemesûr kurşuna dizilmek suretiyle katledilir. Diğerleri ise yıllarca İran zindanlarında kalırlar.
1969 yılında da yeni hükümetin askeri girişimi sonuçsuz kaldı.
11 Mart 1970 Baas yönetimi, KDP tarafından 1963 ve 1966 Memorandumlarında öne sürülen talepleri kabul etti ve ünlü “Otonomi Antlaşması” imzalandı. Anlaşmadan sonra daha önce KDP’den ayrılan Talabani ve arkadaşları tekrar partiye döndüler.
Sait’lerin infazı
Türkiye-KDP’sinin sekreteri olan Sait Elçi, 31 Mayıs 1971’de Zaxo’da katledilerek, Kuzey Kürdistan’da gerilla hareketi başlatmak üzere olan Dr. Şivan (Sait Kırmızıtoprak) ve arkadaşlarının üzerine yıkıldı.
Dr. Şivan, arkadaşlarıyla birlikte Kuzey Kürdistan’da bir örgütlenmeyi sağlamak amacıyla Güney Kürdistan’ı üs olarak kullanmak ister. İlk etapta Mela Mustafa Barzanî ve diğer KDP yetkilileri ile de görüşmeler gerçekleştirir. Mela Mustafa’dan aldığı ilk yanıt “Aman bizim Türkiye ile ilişkilerimizi bozacak girişimlerden kaçının” şeklinde olur, ancak onlar çalışmalarını ve örgütlenmelerini sürdürür. Türk istihbarat teşkilatının radarına giren Sait Kırmızıtoprak ve arkadaşlarının devrimci çalışmaları artık KDP için de bir tehdittir. Bu süreçte Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi lideri pozisyonundaki Sait Elçi, Mela Mustafa ile görüşmeye gittiği Güney Kürdistan’da öldürülür. Olay karanlık bir şekilde gerçekleşir, ancak, daha sonra ortaya çıkacağı üzere Sait Elçi ve arkadaşı aslında Türk istihbaratının yönlendirmesi ve talimatıyla KDP’nin içerisinden bir birim tarafından katledilmiştir. Tabi bu cinayet, Kuzey’de bir gerilla-halk hareketi hazırlığı yapan ve hem Türkiye, hem de Barzanî tarafından tehlike olarak görülen Dr. Şivan ve arkadaşlarının üzerine atılır. Mela Mustafa’nın talimatıyla gözaltına alınarak tutuklanan Sait Kırmızıtoprak (Dr. Şivan), Hikmet Buluttekin (Çeko) ve Hasan Yıkılmış (Brusk) yine Barzanî’nin talimatıyla 26 Kasım 1971’de Gilala’da kurşuna dizilerek katledildi. Böylece Dr. Şivan tarafından kıvılcımı çakılan Kuzey Kürdistan’da bir hareket daha gerçekleşmeden tasfiye edilir
11 Mart 1974’te Bağdat Hükümeti 1970 Antlaşmasının gerisinde bir otonomi yasası çıkardı. İki maddeli kanunun birinci maddesi şöyle diyordu: “Kanun çerçevesinde Kürtlere çoğunlukta oldukları bölgelerde özerklik verilecek.” KDP yasayı eleştirdi (28 Mart).
6 Mart 1975’te İran Şah’ıyla Irak’ın ikinci adamı Saddam Hüseyin arasında Cezayir Anlaşması yapıldı. Şah, Irak Kürtlerine yaptığı yardımı kesmeyi kabul etti. Irak da Şat-ul Arap sınırının, suyun tam ortasından geçmesine razı oldu. Bağdat hükümeti Kürtlere teslim olmaları için 16 günlük bir süre tanıdı. KDP bir bildiri yayınlayarak önlerinde Irak’a teslim olmak ve İran’a sığınmak gibi iki seçenek olduğunu duyurdu. İran’a sığınmaya karar verildi. Barzanî ve bazı önder kadrolar İran’a sığınırken bazıları da Irak’a teslim oldu. Bazıları da türkiye ve Suriye’ye sığındılar. Güney Kürdistan ilkel milliyetçi hareketi tarihinin en büyük darbelerinden birini yedi.
Bu süreç devam ederken Celal Talabani Önderliğinde Kürdistan Yurtseverler Birliği (Yekitiya Niştimani Kurdıstan-YNK) kuruldu (Haziran)
KDP’nin 1975’te Baas rejimine karşı teslim olma anlamına gelen “Aşbetal” ilan etmesinin ardından Komala, Kürdistan Sosyalist Hareketi ve Hêlî Giştî gibi partiler; İbrahim Ehmed, Celal Talabani, Newşîrwan Mistefa ve Elî Eskeri öncülüğünde bir araya gelerek Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni (YNK) kurdu.
KDP-YNK arasında yaşanan çatışmalar
1978’de Güney Kürdistan’da KDP ve YNK arasındaki çatışma katliamlara kadar vardı. KDP’nin 1975’te Baas rejimine karşı teslim olma anlamına gelen “Aşbetal” ilan etmesinin ardından Komala, Kürdistan Sosyalist Hareketi ve Hêlî Giştî gibi partiler; İbrahim Ehmed, Celal Talabani, Newşîrwan Mistefa ve Elî Eskeri öncülüğünde bir araya gelerek Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni (YNK) kurdu.
1978 yılında Suriye’deki pêşmergelerini Kuzey Kürdistan üzerinden Güney’e geçirmeye çalışan Elî Eskeri, Şirnex’ın Beytüşşebap ilçesinde KDP tarafından kuşatıldı. KDP ve MİT, burada yaklaşık 700 YNK pêşmergesini katletti. Elî Eskerî’nin yanısıra YNK Politbüro üyeleri Dr. Xalid Seid ve Şêx Hisên Babeşêx Êzidî rehin alınır. Elî Eskeri’nin yakalanmasından sonra Barzanî’nin “Büyük komutanlar büyük silahlarla öldürülmeli” diyerek roketatar ile katlettiği belirtilir.
14 Şubat 1971 tarihinde Cemîl Hemed Axayê Mêrgesorî, Mesud Barzanî’nin emriyle Hewlêr’de öldürüldü. Kısa bir süre sonra Cemil’in kardeşi Faxir Mêrgesori, Savunma Kuvvetleri üyesi olan kardeşinin katilini öldürerek intikamını alır. Katilin öldürülmesi Mela Mustafa ve Mesud Barzanî’yi öfkelendirir ve 1975’te tüm Hemed Axayê Mêrgesorî ailesi tutuklanır ve ardından hepsi öldürülür.
26 Mayıs 1976 Barzanî Önderliğinde KDP yeniden örgütlenmeye başlar. Daha önceden tekrar Irak’a geçen bazı kadrolar KDP-Geçici Komiteyi kurdular. Silahlı mücadele tekrar başladı.
1977’de MİT tarafından Kızıl Yıldız adlı bir Kürt ajan grubu kuruldu. Bu ajan grubunun üyeleri başlangıçta KDP-Türkiye’sinin üyeleriydi. Grup, 18 Mayıs 1977 tarihinde Antep’te PKK’nin kurucularından Haki Karer’i katletti.
Mesut Barzanî sonrası KDP
1902’de doğan M. Mustafa Barzanî 1 Mart 1979’da öldü. Yerine parti liderliğine oğlu Mesut Barzanî seçildi. Dini liderlik amcası Şeyh Halif’e, aşiret reisliği ise İdris Barzanî’ye kaldı.
22 Eylül 1980’de İran-Irak savaşı başladı.
Irak muhalefetlerinin bir kısmı CUD’u (Ulusal Demokratik Cephe) kurdu (28 Kasım). Bu cephede I-KDP, I-KP, ve Kürt Sosyalist Partisi (PASOK) vardı. YNK’nin ağırlığı oluşturduğu CEWQED’de ise Arap Sosyalist Partisi, Suriye yanlısı Baasçılar, Iraklı Demokratlar Topluluğu gibi örgütler yer aldı (Aralık).
Şubat 1983’te Libya’nın girişimiyle Iraklı muhalif Kürt ve Araplardan oluşan 19 örgüt ortak bir cephede birleştiklerini açıkladılarsa da Şam’a dönünce birlik daha doğmadan öldü.
Mayıs 1983’te ise YNK ile I-KP arasında Pıştaşan’da çatışmalar çıktı. Bu yılın sonuna doğru YNK Bağdat hükümetiyle görüşmeler başlattı.
Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin, ulusal birlik çalışmaları için gittiği Güney Kürdistan’da 2 Mayıs 1983’te Kandil Dağı’nda komplo sonucu katledildi
-Türkiye’nin ilk “sınır ötesi” denemesini 1983 yılında dönemin darbe lideri Kenan Evren ile Bağdat arasında imzalanan “Sınır Güvenliği ve İşbirliği Anlaşması”nın ardından yaptı. 25 Mayıs 1983’te başlayan operasyona 7 bin asker katıldı.
Temmuz 1983’te KDP lideri Mesut Barzanî ile PKK lideri Abdullah Öcalan arasında dayanışma protokolü imzalandı
1-Başta ABD emperyalizmi olmak üzere, emperyalizme karşı olmak, KUKM’nin ona karşı bir güç olarak görmek ve bu mücadeleyi geliştirebilmek için yoğun bir çaba içerine girmek, emperyalizme çeşitli şekillerde ilişki kurmak isteyen anlayış ve eğilimlere karşı çıkmak, onları teşhir ve devrimci güçlerden tecrit etmeye çalışmak. Emperyalizmin Kürdistan ve bölgedeki plan ve komplolara karşı mücadele etmek.
2- Kürdistan UK’nu, dünya devrim güçlerinin UK ve işçi sınıfı hareketlerinin bir parçası olarak görmek, buna uygun ilişki ve ittifaklar geliştirmek.
3- Başını ABD’nin çektiği emperyalist güçler bir yandan bölgesel savaşları çıkararak, sosyalist ülkelerin iç işlerine müdahale ederek, anti-emperyalist tavır alan ülkeleri işgal etme tehditleri savurarak, ilerici-radikal iktidarları devirmek için plan ve komplolar düzenleyerek saldırılarını sürdürürken, diğer yandan da insanlığın mahvı anlamına gelen bir nükleer dünya savaşı çıkarma hazırlıklarını sürdürmektedirler. Emperyalistlerin dünya savaşı politikalarına karşı sosyalist ülkelerin emperyalist-kapitalist işçi sınıfı ve demokratların safında dünyaya karşı mücadele etmek.
4- Bölge halklarının ve aynı zamanda Kürdistan UK’nun ve önderliklerinin düşmanı olan faşist Türkiye ve Irak rejimine karşı savaşmak, emperyalizm ve bölge gericiliğine karşı mücadele Kürdistan UK’nu bölgedeki devrimci-yurtsever hareketlerin bir parçası olarak görmek, bunun için başta Filistin UKH olmak üzere tüm halkların devrimci-ilerici güçleriyle ilişki ve ittifaklar kurmak.
5- Emperyalizm ve bölge gericiliğine karşı mücadelede bölge ilerici yönetimleriyle Kürdistan UK arasında çelişme yaratmayacak bir biçimde ilişki ve yardımlaşma içerisine girmek.
6- Esas olarak Kürdistan halkının gücüne güvenmek, bu güce dayanmak ve UK’un çıkarları konusunda ilişki ve ittifak geliştirmede bu anlayışı benimsemek.
7- Kürdistan UK’nu her parçada, o parçadaki o halka dayalı olarak geliştirmek ve bu mücadeleyi egemenliği altında yaşanılan ulusun proleteryası ve emekçi halkın devrimci demokratik mücadelesiyle stratejik düzeyde ele almak ve bu anlayış temelinde ilişki, ittifak, birlik ve cepheler kurmak için aktif çalışmak,
8- Esas olarak her örgütün, partinin kendi parçasında yapmasını, diğer parçalarda kendine bağlı grup ve güçler oluşturmamasını ve her parçadaki ulusal kurtuluşçu güçler arasında aktif ilişki ve ittifaklar kurma anlayışını benimsemek. Kürdistan ulusal sorunu tartışıp belli kararlar alacak olan üst düzeyde toplantılar düzenlemek, böyle toplantılara tüm yurtsever güçlerin katılmasından yana olmak ve bunun için aktif çalışmak. Kürdistan halkının düşmanlarını hedefleyecek ilişki ve ittifak kurma anlayışını benimsemek.
9- Kürdistan’da var olan parti ve örgütler arasında ilişkileri bozacak düşmanın işine yarayacak ideolojik sürtüşmeler yerine mücadele ve ulusal kurtuluşta birlik olma anlayışına bağlı kalmak, çeşitli örgütler arasında var olan ya da çıkacak olan sorunları silahlı mücadele ile değil, görüşmelerle ve halkımızın çıkarları doğrultusunda çözümlemeden yana olmak.
10- Yukarıdaki anlayış ve ilkelerin pratik uygulamasında ortaya çıkacak hata ve yanlışlar karşısında her iki tarafın sorumluları birbirlerine uyarılarda bulunmalı, eğer bu uyarı göz önüne alınmazsa o zaman her bir taraf çalışmasında serbest ve özgür olacaktır.
Zafer Kürt Ulusunundur!
PKK Genel Sekreteri I-KDP Başkanı
Abdullah Öcalan Mesut Barzanî
1984’te bir yandan görüşmeler sürüyor (YNK ile Irak Hükümeti arasında), bir yandan da CUD ve CEWQED’den YNK’ye eleştiriler geliyordu. Hatta CEWQED’den bazı örgütler CUD’a geçti.
KDP Genel Başkanı Mesut Barzanî, 1985’te Şam’da görüştüğü PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 15 Ağustos Atılımı’ndan vazgeçmesini istiyordu. Barzanî, bu atılımın kendilerine zarar verebileceği düşüncesindeydi.
Wan ve Colemêrg’de kendine yakın olan aşiretlerin PKK’ye karşı korucu olmalarını salık veren KDP, 17 Ağustos 1985’te ARGK komutanlarından Hamit Avcı’yı Zagros’un Edibe köyünde katletti. Cenazesini de Türkiye’ye teslim etti.
1985 yılında YNK ile Bağdat Hükümeti arasındaki görüşmeler bir sonuca varmadan kesilince, muhalif güçlerle YNK ilişkileri tekrar düzeldi. YNK de KDP ve diğer muhalif Kürt örgütleri gibi İran ile ilişki kurdu.
Mayıs 1986’da YNK, I-KSP ve PASOK ortak bir bildiri yayınladılar. Bu yıl KDP ile YNK ilişkileri sıklaşarak bir güç birliğine kadar ulaştı.
PKK’nin silahlı eylemleri başlatmasının ardından Ekim 1984’te ve Ağustos 1986’da Türk devleti Güney Kürdistan’a yönelik yeni saldırılar gerçekleştirdi. 86 yılındaki saldırıda siviller ve KDP pêşmergeleri de yaşamını yitirdi.
KDP, daha önce PKK ile yaptığı antlaşmayı Mayıs 1987’de tek taraflı olarak feshetti. Barzanî yaptığı açıklamada, “Artık bundan böyle PKK’nin denetimimiz altındaki bölgelerde var olabilmesi asla olası değildir” dedi.
31 Ocak 1987 KDP Politbüro Üyesi İdris Barzanî öldü. Aynı yılın Nisan ayında I-KDP Politbürosu PKK ile imzalanan dayanışma protokolünü lağvettiğini açıkladı.
1 Mayıs 1988’de YNK ile PKK arasında ittifak protokolü imzalandı
“Düşmanın azgın saldırılarına karşı koymak ve halkımızın ulusal direniş hareketini geliştirmek için ciddi bir mücadele vererek bu savaşı zaferle taçlandırmanın uygun zeminini hazırlamak, bunun için bütün ulusal güçleri birleştirmek ve bunlardan ulusal düzeyde (parça ve genele has) bir cephe oluşturmak, bu cepheler arasında koordine, işbirliği ve ortak mücadeleyi geliştirmek için çalışmak.
Her parçada devrimci silahlı mücadeleyi geliştirmek, tasfiyeci, bölücü eğilim, akım ve anlayışlara karşı aktif mücadele yürütmek.
Hakim ulusların gerçek devrimci-demokratik güçleriyle sıkı ilişkiler geliştirmek ve aktif dayanışma içine girmek.
Örgütlerimiz her şeyden önce barış, kardeşlik ilişkilerini zemin hazırlamak için kişi, grup ve örgütler arasındaki çelişkilerin bir yana bırakılmasın, var olan çelişkileri uzlaşmaz çelişkilere dönüştürme yerine görüşme ve tartışmalar ile giderilmesini, basın vb. kampanyalarla yapılan suçlama ve didişmelerin durdurulmasını, halkımızın kurtuluşu için de devrimci silahlı mücadeleyi ve kitlesel direnişleri geliştirmeyi uygun görürler. Bu nedenle de tüm ulusal güçleri barışa çağırmakta, bunu sağlamak için de görüş alışverişi, yoldaşlık ve yüksek sorumluluk ruhu ile tartışarak sorunları çözümleme aralarındaki anlaşmazlıkları bir yana bırakma ve devrimci silahlı direniş mücadelesine katılma yönünde çaba sarf etmeye davet eder.
Halk kurtuluş savaşını kitlesel devrimci silahlı direniş mücadelesini ulusal demokratik hareketimizin ve halkımızın umutlarını gerçekleştirmede en uygun ve doğru yöntem olarak kabul eden örgütlerimiz, mücadelenin en üst biçimi olan bu savaşımı azimli bir biçimde sürdürmeyi ve geliştirmeyi esas almaktadırlar. Bu hususta Kürdistan çapında güç birliği yaratmak için Kürdistanlı bütün güçleri de bu yaklaşımı benimsemeye ve kültürel mücadele biçimlerini de kitlesel mücadeleye paralel olarak geliştirmeye örgütlerimiz çaba sarf edeceklerdir.
PKK ile YNK, yabancı işgalci güçlere ve her türlü gericiliğe karşı gerekli savaşımı geliştirmek için tüm ulusal güçlerin birleşme, ittifak ve ilişki geliştirmelerin gerekliliğine kesin inanmaktalar. Doğru temellere ve kurallara dayanmayan ilişkilerin güçlendirilerek devam ettirilemeyeceğine inanan PKK ve YNK örgütleri, onun için geliştirilecek ilişkilerin karşılıklı olarak örgütsel, siyasal ve ideolojik bağımsızlığa, saygı ve birbirlerinin iç işlerine karışmamanın, Kürdistan’ın her parçasının kendine özgü koşulları dikkate alınarak ilişkilerde bu temelde bir yaklaşım hedef alınması gerektiğini kabul etmektedirler.
Sömürgeci düşmanlarımız Kürdistan’da gelişen ulusal direniş ve bağımsızlık mücadelemizi bastırmak, dünya kamuoyu ve halkımızın gözünde düşürmek için çok karalama ve suçlamalarda bulunmakta, şu ya da bu gücün ajanlığıyla veya terörizm iddialarıyla karalamalarına haklılık kazandırmaya çalışmaktadır. Bu durumu da göz önüne getiren örgütlerimizi, sömürgeci düşmanların başvurduğu bu tür asılsız iddia ve kampanyaları kabul etmeyerek mahkum etmeyi ve ulusal kurtuluş mücadelesinde Kürdistan’daki her sınıf ve tabakaların desteğini kazanmayı gerekli görmektedirler.
Kıyasıya bir savaşımın yaşandığı bu dönemde düşmanın elinde koz olabilecek her türlü hareket ve davranışlardan kaçınmayı gerekli gören örgütlerimiz, tüm Kürdistanlı güçlerin ülkemizdeki vahşi uygulamalarına karşı tek tavır belirlemenin zorluğunu vurgulamaktalar.
Sonuç olarak faşist sömürgeci güçlerin en azgın biçimde halkımızı ve ulusal direniş mücadelemizi yok etmek, toplumumuzu gerilikler içinde tutarak ulusal bağımsızlık ve özgürlükten yoksun bırakmak istedikleri, bu anlamda da her türlü yol ve yöntemi deneyerek kapsamlı karşı devrimci savaşı yürüttükleri bilinmektedir. Mevcut durumun bilincinde olan örgütlerin ulusal kurtuluş sürecinin bir gereği olarak Kürdistan’ın kurtuluşuna kendilerini bağlı sayan kişi, grup ve örgütlerin aralarındaki çelişkileri ideolojik mücadele ile gidermeye, halka karşı sorumluluk duymaya ve bu espri ile silahlı mücadele başta olmak üzere direniş temelinde her parça, hedeflenen cepheleri oluşturmaya ve genel bir ulusal cephenin kurulması için uygun zemini hazırlamaya çağırmaktayız. Ayrıca halkımızın tüm devrimci-demokrat güçleri dayanışma içerisine girmesine, ortak düşmana, emperyalizme ve bölge gericiliğine karşı kendi kaderlerini özgürce tayin etmesine ve istediği yaşam biçimini seçmesine sonuna kadar onay veren örgütlerimiz, sıraladığımız bütün hususlarda bir ittifak protokolü imzaladılar.
1 Mayıs 1988
PKK Genel Sekreteri YNK Lideri
Abdullah Öcalan Celal Talabani
Temmuz 1987 yılında 5 Kürt örgütü arasında başlayan ittifak görüşmeleri sonuçlandı. I-KP’sinin de katılmasıyla Irak’ta Kürdistani Cephe kuruldu (Mayıs 1988). Cephede yer alan örgütler: I-KDP, YNK, KSP (PASOK), I-KSP, I-KP. 18 Temmuz 1988’de İran BM’nin Körfezde ateşkes yapılmasını öngören 598 sayılı kararını kabul etti, iki gün sonra ateşkesin yürürlüğe girmesiyle BM Barış askerleri İran-Irak sınırına yerleştirildi.
KDP’nin en şüpheli durumlarından biri de 1988 yılında gerçekleşen Halepçe katliamı dönemindeki yaklaşımıydı. Enfal harekatının bir parçası olan Halepçe katliamı öncesi yani 15 Mart günü bilinmeyen bir nedenle pêşmerge güçlerinin büyük bir bölümü Halepçe’den geri çekiliyordu. Halk bunun nedenini anlayamamıştı. Herhangi bir saldırı olacağına dair bir bilgilendirme de yapılmamıştı. Tarihler 16 Mart’ı gösterdiğinde ise, Irak ordusunun savaş uçakları Halepçe semalarında belirmeye başladı. Uçaklar 3 gün boyunca Kürt bölgesi olan Germiyan alanı içine giren birçok bölgeyi bombalamaya başladı. Kent merkezine atılan bombalar Hardal, sarin, tabun ve VX gibi kimyasal gazlar içeriyordu. Can havliyle kendini sokaklara atan binlerce insanı zehirlemişti. 16 Mart 1988’de 5 bin kadar sivil yaşamını yitirdi. Bu şüpheli durum pêşmergenin hanesine yeni bir ihanet vakası olarak yazıldı
14-15 Ekim 1989 tarihinde Paris’te uluslararası ünlü isimlerin ve Kürt örgüt liderlerinin çağrıldığı bir konferans düzenlendi. Konferansı, Fransa Cumhurbaşkanı’nın eşi Danielle Miterand’ın başkanlık ettiği Fransa özgürlükler Vakfı ile Paris Kürt Enstitüsü ortaklaşa organize etti. konferansa Birleşmiş Milletler de bir Kürt özel oturumu düzenlenmesi, Kürtleri uluslararası platformlarda temsil edecek ortak bir çatı örgüt kurulması çağrısı yapıldı.
2 Ağustos 1990’da Irak eskiden beri üzerinde hak iddia ettiği Kuveyt’i işgal etti. BM Güvenlik Konseyi 6 Ağustos’ta aldığı kararla Irak’a ticari ve askeri ambargo kararı aldı. Bütün ülkeler ambargoya katıldı. Irak, 8 Ağustos’ta Kuveyt’i ilhak ettiğini açıkladı.
Irak 8 yıl süren savaşta İran’dan ele geçirdiği toprakları ve savaş esirlerini tek taraflı olarak bıraktı ve anlaşmazlık konusu olan Şattülarap Su Yolu sınırı meselesinde 1975 Cezayir Anlaşması’nı tanıdığını açıkladı (15 Ağustos).
17 Ocak 1991’de ABD liderliğinde Batılı ülkeler Irak’a karşı büyük Körfez Savaşı’nı hava harekatı ile başlattı. 38 gün süren Körfez Savaşı Irak’ın teslim olmasıyla sonuçlandı. Irak ayrıca savaş tazminatı ödemeyi de kabul etti. 2 Mart’ta Güney Kürdistan’da ayaklanma başladı.
Mart 1991’de PKK’nin de desteğiyle Güney Kürdistan’da mücadele etmek üzere Partiya Azadiya Kurdistan (PAK) kuruldu. PAK, Güney Kürdistan’da devrimci ve bağımsızlıkçı bir çizgi savunuyor.
8 Mart 1991’de YNK lideri Celal Talabani ile KDP’den Muhsin Dizayi gizlice Türkiye’ye gelip Dışişleri Bakanı Tugay Özçeri ve bazı üst düzey bürokratla görüştü. Turgut Özal bu görüşmeyi kamuoyuna açıkladı.
Ayaklanmadan sonra yaklaşık 20 günde Güney Kürdistan’ın %95’i Kürtlerin denetimine geçti. Irak tekrar saldırıya geçti ve birçok şehri ele geçirdi. Güney Kürdistan’dan halk M. Barzanî ve C. Talabani’nin de teşvikiyle bir hafta bir buçuk milyon insan Türkiye ve İran’a sığındı. Türkiye ve Fransa’nın çağrısıyla BM insani yardım kararı aldı. Özal’ın tampon bölge ve mülteci kampları önerileri ABD, İngiltere ve Fransa tarafından da benimsendi. ABD önderliğinde Batılı ülkeler, Türkiye üzerinden Irak’a asker göndererek Kürtler için mülteci kampları kurmaya başladılar. ABD, Irak’a 36. paralelin kuzeyinde askeri faaliyet yasağı getirdi. YNK, I-KDP, KSP ve KDHP lider ve temsilcileri Saddam’la yaptıkları görüşmelerde ilke anlaşmasına vardıklarını açıkladılar. Anlaşmaya göre Saddam 11 Mart 1970 tarihli otonomi anlaşmasının şartlarını yerine getirmeyi kabul etti (24 Nisan 1991).
18 Mayıs 1991’de Mesut Barzanî Önderliğinde Bağdat’a giden bir heyetin yaptığı pazarlıklar sonucu Kürtlerin ortak olacağı bir koalisyon hükümetinin kurulması, çok partili bir sisteme geçilmesi, serbest seçimler yapılması, Baas Partisi’nin devletten ayrılması, basına özgürlük tanınması, yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirinden ayrılması, Peşmergelerin Irak ordusuna katılması, ülkeden kaçanlara af çıkarılması konusunda anlaşma sağlandığı açıklandı. Ancak bu anlaşmalar halen de imzalanmış değildir.
Barzanî’ye Türkiye’den pasaport
KDP yetkilileri, 7 Temmuz 1991’de, HEP Amed İl Başkanı Vedat Aydın’ın öldürüldüğü gün Olağanüstü Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu’nu ziyaret etti. Aynı dönemde Ankara’da KDP bürosu açıldı ve Türkiye tarafından Mesud Barzanî’ye diplomatik pasaport verildi.
1991 yılında Türkiye saldırılarını yükseltiyordu. Ancak Kürtleri vuran Türkiye saldırıları değil, KDP’nin ihanetiydi. Bu yıl iki sınır ötesi operasyon düzenlendi. Ekim ayındaki ikinci operasyonda KDP ile YNK Türkiye askerlerine aktif destek verdi. İşte bu operasyonlar sonrası Güney Kürdistan’da Türkiye istihbarat kampları kuruldu.
Devam edecek