Gerilla direnişiyle destan yazıyor. AKP-MHP iktidarının, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve halefi olan ve eski yardımcısı Yaşar Güler’in komutasındaki işgalci Türk ordusu, Medya Savunma Alanları’nda gerillanın fedai direnişini kıramadığından dolayı tıkanmış durumda. Tıkanan rejim tüm dünyanın gözü önünde insanlık suçu işlemeye devam etmektedir.
Medya Savunma Alanları’na yönelik 14 Nisan 2022 tarihinde başlatılan ve 5 ayını dolduran işgal harekâtına karşı HPG ve YJA-STAR gerillaları Apocu fedai çizgide yürüttükleri tarihi direnişle işgalci TC ordusuna çok büyük darbeler vurdu. Ve faşist iktidar şu anda yıkımın eşiğinde gelmiş bulunuyor. Gerillanın bu tarihi direnişi karşısında Türk özel ordu mensubu, kontra ve korucular olmak üzere toplamda 2132 işgalci cezalandırıldı. Erdoğan ve Hulusi Akar bu kayıplarının yüzde 10’unu bile kamuoyuyla paylaşmadı. Kamuoyuna açıkladıkları asker ölümlerini ise büyük oranda kaza diye duyurdular.
Halihazırda dağda, ovada, şehirlerde, zindanlarda yani hemen her yerde topyekûn bir direniş yürütülüyor. Bu kirli savaşta faşist Erdoğan-Bahçeli rejimi kamuoyu nezdinde her seferinde yaşadığı büyük hezimetleri saklamak için büyük bir özel savaş yürütüyorlar. Yürüttüğü işgal saldırılarında TC ordusunun kayıplarını gerillanın kaybıymış gibi lanse ederek Türkiye kamuoyunu kendi etrafında tutmaya ve iktidarını kaybetmemeye çalışıyorlar. Aynı zamanda türlü yalanlarla sanki gerillayı tümden bitirdi, kalanları da esir aldı gibi bir hava estirerek Kürt halkını sindirmeye ve inançsızlığa sürüklemeye çalışıyorlar. Yıllardır bu şekilde her seferinde kendi kayıplarını halktan gizlediler. Ölen askerlerin ailelerine tek kelime bile konuşma hakkı verilmedi, konuşmamaları için her türlü baskı uygulandı. Çünkü gerçeklerin öğrenilmesinden her zaman korktular. Ama asker ölümleri artınca ve mızrak çuvala sığmayınca kısmi de olsa asker ölümlerini açıklamak zorunda kaldılar. Bunun diğer bir nedeni ise, yani asker ölümlerini açıklayarak halkta kin ve nefret duygusunu ve şovenizmi körükleyerek Türk ırkçılığını her zaman diri tutmaya çalışmak istiyorlar.
Türk ordusu kendi askerlerinin cenazelerini alamayacak duruma gelmiş
Olayın bir başka boyutu ise geçmişte yaşanan çatışmalarda 10 asker öldürülmüş ise bunlardan 2 veya 3 tanesini açıklıyorlardı. Ama son iki yıldır aralıksız süren büyük işgal harekatında bırakın ölülerini açıklamayı öldürülen asker cenazelerini bile kaldıramıyorlar. Asker cenazeleri gerillaların denetimi altında, Türk ordusu kendi askerlerinin cenazelerini alamayacak duruma gelmiş bulunuyor. Erdoğan-Bahçeli faşist rejiminin toplumu militarist duygularla doldurarak kendi iktidarının ömrünü uzatmak için yürüttüğü işgal saldırılarında hiçbir hesabı tutmadı. Hem gittikçe güç kaybetmeye başladılar ve hem de ölülerini saklayamaz duruma geldiler. Her seferinde; “kaza ile öldü, hastaydı öldü, yaralıydı kurtarılamadı, kayalıklardan düşerek öldü, arı sokması sonucu öldü” gibi yalanlarla toplumu kandırmaya çalışıyorlar. Üstünü örtmeye çalıştıkları bütün asker ölümleri gerilla güçleri tarafından net olarak kayıt altına alınarak deşifre ediliyor.
Gerilla, ölümler üzerinden hiçbir zaman propaganda yürütmedi ve bunun ahlaki olmadığını her seferinde dile getirdi. Nitekim yıllardır da bu şekilde düşmanının ölüsüne hiçbir ahlak dışı davranışta bulunmadı. Kendi denetiminde olan asker cenazesini ölüye saygının bir gereği olarak defnetmekte ve ailelerine çağrı yaparak gelip cenazelerini almasını istemektedir. Buna karşı Türk devleti her seferinde ölüm siyaseti yürüttü. Kirli bir propaganda yürüttü. Ölülerini sakladı.
Öyle ki işgalci Türk devletinin çirkin yüzünü tüm halkların görmesini sağlamak için gerilla güçleri bazı askerlerin künye bilgilerini kamuoyu ile paylaşmak zorunda kaldı. Çünkü Türk ordusu o askerlerin cenazeleri ellerinde olmadığı halde hastanede dogal şekilde öldü yalanıyla açıkladı. İlk önce Şehit Şahin Direniş Alanı’ndaki kayıplarını gizlediler. Burada yaşananları ve Türk devletinin yalanlarını HPG Basın İrtibat Merkezi (BİM) ortaya serdi. HPG Basın İrtibat Merkezi 30 Mayıs 2022 tarihli açıklamasında, 29 Mayıs günü sabah saatlerinde Şehit Şahin Direniş Alanı’na bağlı Şehit Berxwedan savaş mevzilerinde işgalci Türk ordusu ve gerillalar arasında yaşanan çatışmaya ilişkin şu bilgileri paylaştı: İşgalci askerlerin ilerlemek istemedikleri ve subaylarla tartıştıkları güçlerimiz tarafından gözlemlenmiştir. İşgalci subaylar daha sonra 4 kişilik bir grubu savaş mevzilerine doğru göndermişlerdir. Bu işgalciler, savaş mevzileri çevresinde güçlerimiz tarafından denetim altına alınarak sabotaj taktiğiyle vurulmuşlardır. Güçlerimiz işgalcilerin cenazelerinin üzerine giderek denetim altına almışlardır. Bu eylemde toplam 4 işgalci cezalandırılmış, işgalcilere ait askeri malzeme ve silahlar imha edilmiştir. 2 işgalcinin cenazesi güçlerimizin denetimi altındadır.” Bu bilgilerle Türk ordusunun kayıplarını gizlemeye çalışması bir kez daha boşa çıkarıldı. Yayınlanan görüntüler de Türk devletinin yalanlarını su yüzüne çıkarmada etkili oldu.
Erdoğan ve Hulusi Akar, özel savaş yöntemleri ile basına servis ettikleri açıklama ve bilgilerle Türkiye toplumunun yürütülen işgal savaşının gerçeklerinden bihaber olmasını sağlamaya çalışsalar da; gerilla güçleri sahada Türk ordusunu bozguna uğrattığı gibi medya karşısında da bozguna uğratarak yalanlarını bir bir deşifre etmeye devam etti. Bu temelde yalanlarla ölümü gizlenen bir başka asker ise Naci Kaygısız isimli askerdi. Bu askerin cenazesinin de gerillanın elinde olduğu bilgisi paylaşıldı. HPG-BİM’in yaptığı günlük bilanço açıklamasında bu asker ile ilgili şu bilgi paylaşılmıştı: 7 Temmuz 2022 günü saat 08.15’te Girê Amediyê Direniş Alanı’nın Girê Şehit Pîrdoxan savaş mevzilerine doğru ilerlemek isteyen 2 Türk askerinin cezalandırıldığını ve 1 askerin cenazesinin gerillanın elinde olduğu bilgisini vermiştik. Bu askerin Türk Özel Kuvvetler Komutanlığı mensubu Naci Kaygısız olduğu tarafımızdan netleştirilmiştir denildi.
Türk ordusu şu ana kadar da kendi askerinin ölüsüne sahip çıkmadı. Bu askerin cenazesi gerillanın elinde olmasına rağmen bu askerin yaralandığını ve hastanede öldüğünü kamuoyuna açıkladılar. Ama bu asker cenazesinin görüntüleri de gerilla güçleri tarafından paylaşıldı. Türk ordusunun yalanı birkez daha deşifre oldu. Ayrıca HPG tarafından bizzat bu askerin ailesine gelip cenazelerini alması yönünde çağrı yapıldı.
HPG güçlerinin bu özel savaş politikalarını ve yalanlarını çürütmek için açıkladıkları bir başka asker cenazesi ise 3 Ağustos 2022 tarihinde Girê Amediyê Direniş Alanı’na bağlı savaş mevzilerine doğru ilerlemek isteyen işgalcilere yönelik gerçekleştirilen eylemde öldürülen ve kanıt olarak kaskına el konulan mekanize piyade tümenine bağlı olduğu anlaşılan Haydar Çelik isimli işgalci askere aitti.
Gerilla güçleri tarafından cezalandırılan, yüzlerce özel donanımlı askerin cenazeleri gerçekten ailelerini verildi mi? Aileler çocuklarının cenazelerini görebildi mi? Bu kadar heybetli ve “yenilmez“ olduğu söylenen bu seçkin askerler şimdi nerede? Neden cenazeleri ailelerine teslim edilmedi veya edilemedi? Görünen o ki, Türk ordusu kendi barbarlığını sadece gerilla güçlerine karşı değil kendi askerlerine karşı da sonuna kadar sergiliyor.
Bununla birlikte Nisan ayından beri yürüttükleri savaşta neredeyse hiçbir ölülerini Türkiye’nin herhangi bir şehrine götürmediler. Her seferinde yerel kaynaklar günde onlarca ölü asker cenazesinin Bakurê Kurdîstan’ın sınır üzerindeki şehirlerine getirildiğini ve oralarda askeri bölgelerde defnedildiğini aktardı. Hakkâri Dağ Komando Tugayı’na ve Fatih Kışlası’na son birkaç ayda yüzlerce asker cenazesi götürüldü, ancak bu kayıplar kamuoyundan gizlendi. Özellikle hastanelere sivil girişler yasaklandı, oralarda yer kalmayınca askeri bölgelere sahra hastaneleri ve pratik morglar kuruldu. Tabi buralara tek bir kişiyi bile yaklaştırmamak için büyük bir çaba içerisine giriştiler ama nafile. Onu da saklayamadılar.
Öyle bir barbar devlet ki, sırf gerilla güçlerinin denetimine girmesinler diye kendi askerlerini ve asker cenazelerini bombalayan bir ordudan söz ediyoruz. Kendi iktidarı uğuruna kendi askerlerinin cenazelerini paramparça eden, yakan, poşetleyip uçurumlardan atan bir işgalci güçten söz ediyoruz. Ve bunlar bizzat gerilla güçlerinin tanık oldukları, kayıt altına aldıkları gerçekler oluyor. Nitekim son olarak 11 Eylül günü Girê Cûdî Direniş Alanı’nda bir grup işgalci Türk askeri gerillalar tarafından denetime alınarak koordineli bir şekilde etkili vuruldu. Bu kapsamlı eylemde net 12 işgalci asker öldürülürken 4’ü de yaralandı. Ama Türk devleti ilk etapta iki ölü ve iki de yaralısını açıklamak zorunda kaldı. TC Devleti sonraki saatlerde yaralı iki askerin daha hastanede öldüğünü paylaşmak zorunda kaldı. Fakat 12 Eylül tarihli HPG-BİM açıklamasında şu bilgileri paylaştı: “11 Eylül günü sabah 10’da başlayan eylem ve çatışmalar saat 16’ya kadar sürmüştür. Bu eylemde toplamda 12 işgalci cezalandırılmış, 4 işgalci ise yaralanmıştır. Cezalandırılan işgalcilerden 1’inin rütbeli olduğu ve isimlerinin Savaş, Fatih, Gökhan, Serkan, Burak, Naci, Harun, Mert, Oğuz ve Fuat olduğu tespit edilmiştir. Cezalandırılan işgalcilerin üzerindeki silah ve malzemelerin güçlerimizin eline geçmemesi için Türk ordusu asker cenazelerinin olduğu yeri savaş uçakları ve obüsler ile bombalamıştır” diye açıklamada bulunmuştu. Tabi bilinmesi gereken halen o askerlerden hiçbir tanesinin cenazesi Zap alanından götürülmedi. Hepsi Türk ordusu tarafından bombalanarak parçalandı ve yakıldı. İşte böyle barbar bir güçle mücadele etmek herkesin yapabileceği bir şey değildir.
Türkiye toplumunun bu kirli savaşın hakikatini görmesi gerekir. Bu, Kürt halkına karşı yürütülen bir soykırım savaşıdır. Bu savaşta Erdoğan rejimi kendi askerlerini bile gözden çıkartmış vaziyettedir. Nitekim mevcut tablo bunu net olarak ortaya koymaktadır. Bunu tersine çevirmek bu faşist iktidarın alaşağı edilmesinden ve işledikleri suçlardan ötürü yargılanmasından geçmektedir. Bu da büyük bir mücadele gerektirir.
Sonuç olarak muazzam düzeyde bir sıkışmışlık içerisinde debelenip duran işgalci Türk ordusu kıvrandıkça daha beter batağa saplanıyor. Bu bataktan çıkmak için de her türlü vahşet ve barbarlığı sonuna kadar sergiliyor. Ama en nihayetinde gerillanın mücadelesi karşısında kaybetmeye mahkumdur. Bu, şimdiden belirginlik kazanmaya başlamıştır. Türk ordusu kaybedecek gerilla kazanacaktır. Bunda asla kimsenin kuşkusu olmasın.
5 AYLIK SAVAŞ BİLANÇOSU
14 Nisan–14 Eylül tarihleri arasındaki beş aylık savaş bilançosu şu şekildedir:
Gerçekleştirilen eylemler
– Hava Savunma Kuvvetleri, devrimci operasyon, baskın, sızma, sabotaj, suikast, pusu, ağır silah, çatışma-darbeleme ve koordineli gerilla tarzında 1881 eylem gerçekleştirilmiştir.
Güçlerimiz tarafından gerçekleştirilen eylemler sonucunda;
– 12’si kontra, 13’ü rütbeli asker olmak üzere toplam 2132 işgalci cezalandırılmıştır.– 290 işgalci yaralanmıştır.
Güçlerimizin tespit edebildiği kadarıyla başta Direniş Alanları olmak üzere Medya Savunma Alanları;
– 3274 kez savaş uçaklarıyla bombalanmıştır.
– 3185 kez saldırı helikopteriyle bombalanmıştır.
– Güçlerimizin savaş tünelleri ve mevzileri 2004 kez uluslararası düzeyde yasaklanmış bombalar (fosfor bombası, termobarik bomba ve taktik nükleer bomba) ve kimyasal silahlarla bombalanmıştır.)
El konulan silah ve askeri malzemeler
– 10 MPT-55 Piyade Tüfeği
– 4 AK-47 Piyade Tüfeği
– 3 G-3 Piyade Tüfeği
– 3 Bombaatar Silahı
– 2 M-16 Piyade Tüfeği
– 2 HK-416 Piyade Tüfeği
– 1 BKC Silahı
– 1 B-7 Roketatar Silahı
– 1 MPT-66 Piyade Tüfeği
– 4 Tabanca
– 4 Bombaatar Mermisi
– 848 M-16 ve BKC mermisi
– 18 El Bombası ve Çok Sayıda Sis Bombası
– 4 Saldırı (Çelik) Yeleği
– 4 Çelik kalkan
– 2 Rext
– 9 Şarjör
– 7 Gece/Gündüz Dürbünü
– 3 Termal Dürbün
– 3 Lazer Noktalayıcı
– 2 Kızılötesi Silah Aparatı
– 1 Termal Kamera
– 1 Lazerli Dürbün
– 4 Mobesse Kamera Sistemi
– 3 Kafa Kamerası
– 1 Taşınabilir Radar Sistemi
– 24 Kg Patlayıcı
– 4 Mayın
– 1 Mayın Patlatma Cihazı
– 1 Mayın Dedektörü
– 6 Cep Telefonu
– 3 Telsiz
– 1 Güneş Enerjisi Paneli
– 1 Pusula
– 4 Bıçak (Kasatura)
– 6 Askeri Çanta
– 2 Askeri Şapka
– 2 Kask
– 9 El Feneri
– 2 UPS Enerji Dönüştürücüsü
– 1 Enerji Kaynağı
İmha edilen askeri malzeme ve araçlar
– 7 Skorsky Helikopteri
– 3 Saldırı Helikopteri
– 2 Tank
– 15 Zırhlı Askeri Araç
– 3 Kepçe Aracı
– 50 Mobesse Kamera Sistemi
– 42 Dron
– 7 Radar
– 5 Termal Kamera
– 2 Teleskop
– 3 Sinyal Karıştırıcı (Jammer) Cihazı
– 3 Hareket Sensörü
– 2 Ses Dinleme Cihazı
– 1 Fotokapan
– 1 Konteynır
– 78 Mevzi
– 22 Askeri Çadır
– 1 Kamelya
– 1 Kimyasal Gaz Aktarım Sistemi
– 1 Cephanelik
– 5 A4 Silahı
– 2 BKC Silahı
– 60 kg Patlayıcı
– 5 Patlayıcı Düzeneği
Darbelenen askeri araçlar
– 39 Skorsky Helikopteri
– 31 Saldırı Helikopteri
– 16 Mevzi
– 12 Dron
– 9 Kepçe
– 4 Zırhlı Askeri Araç