Varlığı kabul edilmeye başlanmış bir halkın yeniden doğuş günü olan 15 Ağustos Diriliş Bayramı’nın 39. yıl dönümünü yaşıyoruz ve kutluyoruz. Mezara konulup üzeri betonlanmış ve artık yaşayamaz denilen bir halkın bu onurlu ve sevinçli günü Kürt halkı açısından çok önemli. Çünkü; ‘üç-beş şakinin kalkışmasıdır’ diye tanımlanan ve üç-beş gün ömür biçilen bir eylem tarihin akışını değiştirmiş, bir halkı yeniden kendi küllerinden yaratmıştır. Kendini Kürt halkının kurtuluş gücü diye tanımlayan bir grup gerilla Şemdinli ve Eruh’u basmış, Türk devletine büyük bir darbe indirmiştir. Hem de hiçbir zarar görmeden ve çok kısa bir sürede bunu gerçekleştirmiştir.
Türk devleti bu eylem karşısında büyük bir korkuya kapılmıştı. PKK kadrolarının büyük bir çoğunluğu 12 Eylül Darbesi’yle birlikte o dönemde tutuklanmış, halk ve sempatizanlar büyük bir sessizliğe gömülmüştü. İşte 15 Ağustos 1984’te gerçekleşen bu eylemin sonuçları çok sarsıcı olmuştur. 15 Ağustos 1984 Eruh ve Şemdinli baskını kimsenin beklemediği bir anda gerçekleşmiş, Kurdistan ve Türkiye toplumunda büyük bir şok etkisi yaratmıştı. Asıl beklenmeyen ve şok etkisi yaratan ise 1938 katliamından sonra Kürtlük adına yaprağın kımıldamadığı, üzeri betonla kapatılan bir halkın 15 Ağustos Atılımı’yla ölüm yatağından yeniden dirilmesi ve Kürtlerin artık devlete boyun eğmeyip, itaat etmeye son vermesiydi.
Her dağı, her vadisi binlerce Kürt insanının cansız bedeniyle dolduğu, derelerinin kan aktığı bu coğrafyada böylesine büyük ve etkili bu eylem sessizliğe son vermişti. Bunun üzerine Türk devleti büyük askeri operasyonlara girişti. Her yeni komutanın, her yeni hükümetin temel hedefi bu dirilişi ezmek ve bitirmek oldu. Bitirmek için her yol denendi. Binlerce köy boşaltıldı, binlerce yurtsever insan katledildi. Ancak ezemediler, bitiremediler. Yıllar geçtikçe bu hareket daha da büyüdü, kök saldı. Varlığı kabul edilir bir halk haline geldi.
Gerilla büyüdü, örgüt büyüdü. Gerilla halklaştı. Halk binlerce evladını bu amansız savaşta toprağa verdi. Gün geldi işgalci generaller ve bakanlar özgürlük direnişi karşısında büyük kayıplar verdikleri için gözyaşlarına boğuldular. Ve gün geldi Ortadoğu’da, dünyanın dört bir yanında gelişen özgürlük mücadelelerine ilham kaynağı oldu.
15 Ağustos Atılımı Kürdün miladıdır
Ağlayan, boyun eğen, olmaz diyen, zavallı, acınası Kürt’ten mücadele eden, hesap soran Kürt’e geçen sürecin miladıdır 15 Ağustos. Bu miladın yaratıcıları şehitlerdir. 40’ıncı yılına giren bu gerilla atılımının tarihini yazan, tarihe damgasını vuran şehitlerimizdir. Ortak amaç ve davranışlara sahip bu geleneğin ardıllarını, şehitlerini anlatırken aslında fedai ruhun nasıl yaratıldığını ve bu fedai ruhun neleri başardığını anlatmış olacağım.
Durgun Bir Su Gibi Akan Komutan: Şahin Kılavuz
Anayurdundan uzaklarda yaşamak zorunda kalan Şahin Kılavuz 1975’te Ankara’da Özgürlük Hareketi’ne katıldıktan sonra Kurdistan’ın pek çok yerinde çalışma yürütür. Siverek direnişinde askeri sorumluluk düzeyinde görev alır. TC işbirlikçisi ağalara karşı mücadelede etkin bir rol oynar. 12 Eylül Darbesi’nden sonra ise Ortadoğu sahasına geçen grupların içerisinde yer alır. Lübnan’da ideolojik, askeri eğitim görür. TC Devleti’nin gaddarca saldırıları altında bulunan zindandaki yoldaşlara ve halkın beklentilerine cevap olabilmek için gerilla mücadelesini başlatmak için yola çıkan ilk gruplardan birinin komutanlığını üstlenir. 24 Kasım 1982 günü Heftanin’den Botan’a giderken Hêzil Çayı’nı geçerken düşman pususunda şehadete ulaşır. Koma Berxwedan’ın hafızalardan silinmeyen, dillerden düşmeyen Hêzil Çayı parçası Şahin yoldaş ve birlikte şehadete ulaştığı 7 arkadaş üzerine söylenmiştir.
‘Gümbür gümbür akar gider Hêzil Çayı Hêzil Çayı’ parçasındaki gibi her zaman akıyordu Şahin yoldaş. Şahin yoldaş 15 Ağustos Hamlesi’nin hazırlık sürecinde aktif yer alır. Yazdığı ‘Halk Savaşında Silahlı Propaganda ve Ajitasyon Faaliyetleri’ adlı broşürü ile hazırlık sürecine önemli katkıda bulunur.
Şahin Kılavuz arkadaş kaleme aldığı broşüründe, “Güçlü bir gerilla savaşını başlatmak, ancak güçlü bir siyasi art bölgeye sahip olmaktan geçer. Savaşta tayin edici unsur silahlar değil, silahları harekete geçiren insan gücüdür. Halkın siyasi bir güç haline getirilmesi, savaşın en güçlü temelidir. Kitlelerin siyasi gücü, halkın silahlı kuvvetlerinin gelişmesinin imkanlarını sağlayan en sağlam ve en güçlü üs’tür.
Bugün düşmana karşı halkımızın siyasi, silahlı mücadelesinin ve silahlı kuvvetleri ile siyasi kuvvetlerin geliştirilmesinde önemli stratejik role sahip gerillayı başlatmak, onun ön koşullarını hazırlamayı gerektirir. Halkımızın politik desteğine sahip olmayan bir gerilla savaşının günleri bizde sayılı olacaktır. Düşmanın azgın teröründen koruyacak tek güç, güçlü siyasal art bölgelerdir. Ancak halkımızın gerillaya vereceği maddi ve manevi destek gerillayı yenilmez kılacaktır” diye yazar.
Adını Halkına Kimlik Yapan Komutan: Egîd (Mahsum Korkmaz)
40. yılına giren bu eylemin komutanının adını Kurdistan’da duymayan kimse kalmıştır. Kurdistan’da binlerce genç onun ismini alıp kavgasının, yolunun ardılı olmuştur. Ve Egîd yoldaşı en iyi Önder Apo tanımlamaktadır:
“Mahsum yoldaş, yüzyıllardan beridir halkımızın bağrına, bilincine ve yüreğine saplanmış hain bıçağın çıkartılıp, düşmanın beynine ve yüreğine saplanmasının gereğine inanmış; bunu sonsuz bir çabayla kişiliğinde somutlaştırmış ve halkın ancak bu silahla kurtuluşa götürülebileceğinin zorunluluğunu görmüş olanların başında gelmekteydi.
Kahramanlık sıfatını en çok hak eden ve halkımızın çağdaş kılıcı olduğunu belirttiğimiz yiğit önderimiz, Egîdimizi fiziki olarak yitirdiğimiz doğrudur. Ama bir halkın ve yine onun mazlum sınıflarının, soylu geçmiş ve geleceğini kişiliğinde birleştirmiş olanların ölümünden ya da yitirilmesinden bahsedilebilir mi? Egîd yoldaş, halkımızın Parti-Cephe ve Ordu’da mutlaka somutlaşacak olan kurtuluş sürecindeki özelliklerini, kavuşulması gereken bilinç ve keskinleşmesi gereken iradesini varlığında somutlaştırmış ve böylelikle O, temsil ettiği özellikleri Partiye ve halka, ulaşılması gereken ölçüler olarak sunabilecek kadar, yüksek bir kişiliğe ulaşmıştır. Halkımızın ufkuna bir kader gibi giren kölelik yaşamını kendi kişiliğinde parçalamış; devrimci atılımlar içinde yarattığı güçlü, özgür ve çekici kişiliğini milyonları bağımsızlık, özgürlük ve sosyalizme çağrıya dönüştürmüştür. O, bununla yetinmemiş; bu kişilik ve özellikleri halka mal etmenin büyük savaşını vermiş ve bunu önemli oranda başarmıştır. O, uyanmış, özgürlük bilincine ulaşmış ve Parti-Cephe-Ordu silahıyla savaşımın içine çekilmiş Kurdistan halkının ölümsüzlük yürüyüşünün başında yer almıştır.”
HRK’den HPG’ye Kurdistan gerillaları O, eylemin büyük komutanını esas alarak Kurdistan’ın dört parçasında ve bugün savaş tünellerinde 15 Ağustos Atılım ruhuyla tarih yazmaya devam ediyor.
İlk kurşun Kurdistan halkının dirilişinin, özgürleşmesinin gerçekleşmesinde mihenk taşı rolünü oynamıştır. Rojava Devrimi’nin sırrını arayanlar bunu 15 Ağustos Atılımı’nda ve o atılımın kahraman komutanı Egîd arkadaş şahsında görebilirler.
İlk kurşun soykırım rejimine ve o rejimin yarattığı zihniyete sıkılmıştır. Kurumuş kütük yeşeremez, canlanamaz diye tanımlanan bir gerçeklikten dünya halklarının devriminin baharını yaratan bir tohuma dönüşmüştür. Eğer Şengal’de Êzîdî’ler tümden yok olmaktan kurulup bir Özerk Yönetime doğru adım atıyorlarsa bunu, 15 Ağustosla başlayan gerillalaşmadan kopuk ele almak düşünülemez. 15 Ağustosun ruhu şimdi Zap’ta Metîna’da ve Kurdistan’ın dört bir yanında direnen gerillada yaşamaya devam ediyor. Binlerce Egîd, Egîd’in hayalleri için Egîdçe yaşıyor ve savaşıyor.
Meşru Savunma Stratejisi’nin Komutanı: Erdal (Engin Sincer)
Özgürlük Hareketi tarihinde dört savaş stratejisi vardır. Apocu hareket ilk yıllarında ülkeye dönüş kararı alıp düşünceleri doğrultusunda kitleleri örgütlemeye başladığında bunu fark eden sömürgeci güçler ve işbirlikçileri büyük bir saldırıya başlamışlardı. Bunun üzerine Apocular ilk stratejilerini belirlemişlerdi; İşbirlikçi ajan ve kompradorlara karşı silahlı mücadele verilmişti. Yıllar geçmiş Apocu hareket gün geçtikçe büyümüş halklaşmış ve partileşmişti. Kurdistan’da yaşanan büyük gelişmelere karşı TC’de 12 Eylül Darbesi’yle cevap vermişti. Parti geri çekilme kararı almış, tüm kadrolarını yurtdışına çıkarmaya başlamıştı. Çok sayıda PKK kadrosu darbe sonrası zindanlara konulmuştu. Bir taraftan zindanlarda direniş sürerken diğer taraftan da Ortadoğu sahasında darbeye karşı direnişin hazırlıkları yapılıyordu. Direnişin ancak uzun süreli halk savaşı stratejisiyle başarıya gideceği dünya devrim tarihinin deneyimlerinden esinlenerek kabul edilecekti. 15 yıl bu stratejiyle dünya tarihinde nadir rastlanan bir gerilla savaşı yürütülmüş, Kürt halkının dirilişi tamamlamış, özgür yaşam inşası sürecine geçmişti. Paradigma değişimiyle birlikte uzun süreli halk savaşı stratejisinin yerine meşru savunma stratejisi kabul edilmişti. İşte bu stratejinin kabul edildiği süreçte HPG komutanlığına gelen Erdal arkadaş, 15 Ağustos kutlamalarında yaşanan bir kaza sonucu 2003 yılında şehadete ulaştı. HPG, 15 Ağustos sonrasında yaptığı konferansta Erdal arkadaşa meşru savunma stratejisinin komutanı ünvanını verdi.
Erdal arkadaş Avrupa’da büyümüştü. 1980’lerin ortalarında o dönem Avrupa’da yeni yeni örgütlenen Özgürlük Hareketi ile tanışmış ve tanışır tanışmaz PKK’de aktif şekilde çalışmalara katılır. Kültür ve gençlik çalışmalarına aktif bir şekilde yer alır. Gençlik örgütlenmesinin tarih bir adımı olan YCK’nin kuruluş çalışmalarını yürütür. 1980’lerin son dönemlerinde Mahsum Korkmaz Akademisi’ne gider ve orada bir devre eğitim gördükten sonra Botan sahasına geçer. 1991’den 1999 yılına kadar Botan’ın pek çok alanında görev yürütür 2000 yılında Avrupa’ya düzenlemesi olur. 2000-2003 yılları arasında Avrupa’da diplomasi ve kitle çalışmaları yürütür. 2003’te tekrardan dağa gelir. Erdal arkadaş yirmi beş yılı aşkın mücadele yaşamında yürüttüğü her çalışmada başarılı olmuştur. Gördüğü, tanıştığı tüm insanlarda unutulmaz izler bırakmıştır.
Bir gerilla destanı: Sarı İbrahim (İbrahim Toptaş)
Özgürlük Hareketi’nin soy ağaçlarından ve ulu çınarlarından biridir Sarı İbrahim arkadaş. Onun gerilla yaşamı sonu gelmeyen şiirler ve öyküler toplamıdır. Sarı İbrahim’i somut birkaç cümleyle anlatmak zordur. Egîd arkadaşın öncülük yaptığı Batman’daki Özgürlük Hareketi örgütlenmesine 1970’lerin son çeyreğinde katılır. 12 Eylül askeri darbesi olduğunda Ortadoğu sahasına çıkar. Ülkeye geri dönüş̧ kararından sonra ’84 yılında ülkeye dönen gruplar içerisinde yerini alır. O tarihten ş̧ehit düş̧tüğ̆ü 1 Ağustos 2006 tarihine kadar geçen süre içerisinde, tam 23 yılı aşkın bir süre Kurdistan dağ̆larında gerillacılık yaptı. Baş̧ta Lolan, Xinêre, Heftanîn, Medya Savunma Alanları dediğimiz bölgelerde çalışmaya başlayarak geçen 23 yıl içerisinde Bakurê Kurdistan’ın bütün eyaletlerinde görev yaptı. Kurdistan’ın bütün dağlarında, tepelerinde, vadilerinde ayak izleri bulunan baş̧arılı bir gerilla, komutan olmuştur. 15 Ağustos Atılımı sürecinde Zagros-Colemêrg sınır alanında görev yürütmüş̧, ardından Serhat’tan Dersîm’e, Amanos’tan Amed’e Botan’a, Mêrdîn’e kadar bütün eyaletlerde her türlü komuta düzeyinde görev yürütmüş̧, gerillacılık yapmış, dağdan dağa koş̧muş̧tu. Bazı eyaletlere ilk giden gerilla o olmuştur. Pek çok alanı Kurdistan gerillasına açan Sarı İbrahim’dir. Yirmi üç yıllık gerilla savaşçılığı ve komutanlığı sırasında hep Apocu öncülük özelliklerini şahsında somutlaştırmıştır. O büyük deneyim ve tecrübesi ile gittiği, bulunduğu her yerde büyük bir güven yaratmıştır. O, mütevaziliği, insan sevgisiyle dolu yüreğiyle bulunduğu her yerde bir gerilla öğretmeni olmuştur. Bir lokma, bir hırka felsefesine göre yıllarca hiç taviz vermeden yaşamış bir öncüdür. Sarı İbrahim hem bir gerilla öğretmeni hem de tek başına bir gerilla ordusuydu. Son yürüttüğü çalışma öz savunma güçlerini örgütleme çalışmasıydı. Halkın kendi kendini savunması için büyük bir çabayla gece gündüz demeden çalıştı. Açtığı yolda özgürlük gerillaları emin adımlarla yürüyor ve şimdi Kurdistan’ın dört bir yanında direniş sürüyor.
Büyük Eylemlerin Komutanı: Hüseyin Mahir (Kadîr Çelîk)
1959 yılında Muş’da doğar. 1978’de üniversite okuduğu yıllarda İstanbul’da, Hareketimizle ilişki kurup aktif bir sempatizan olarak çalışmalara katılır. Hüseyin yoldaş 90’ların başında Türk devlet sistemini ve askerliğini reddederek gerilla saflarına katılmıştır. Gerillaya katılımından itibaren güçlü bir adaptasyon sağlayarak erkenden komuta düzeyinde görevler almış ve en zorlu pratik sahalarda kalarak mücadelenin gelişiminde büyük roller üstlenmiştir.
PKK militan kişiliğini kendi şahsında güçlü bir biçimde temsil ederek Parti çalışmalarını ilerletmesinin yanında, PKK’nin yeniden inşa süreciyle birlikte PKK Meclis Üyesi göreviyle de büyük sorumluluklar üstlenmiştir. Hüseyin yoldaş, gerillacılık yürüttüğü yıllarda da salt askeri yetenekleriyle değil, Apocu militan çizginin temsili ve korunmasında da öne çıkan bir yoldaşımız olmuştur. Hüseyin Mahir yoldaş gerillaya katıldığı ilk yıllarda Amed’de Şemdin Sakık çeteciliğini açığa çıkaran ve ona karşı mücadele eden öncü militanlardan olmuştur. PKK’nin yaşam ve askeri çizgisine dayatılan dörtlü çete anlayış ve temsilcilerine karşı güçlü mücadele yürüten Hüseyin yoldaş, Önderliğimizin esareti ardından çıkan tasfiyeciliğe karşı da, en ön saflarda büyük bir mücadele yürütmüştür. Bu dönemde Özel Kuvvet Komutanlığı görevini yürütmüştür. Kurdistan gerilla mücadelesinin en büyük ve etkili eylemlerinden olan Oremar ve Bêzelê gibi eylemlerin sorumluluğunu yapmıştır.
Önderlik ve PKK çizgisinin yaşamsallaştırılması için gösterdiği bu mücadeleci duruşuyla Hüseyin yoldaş, gerilla komutanlığında Apocu çizginin somutlaşmış ifadesi olmuştur. Bir süre siyasi çalışmalara katılım gösteren Hüseyin arkadaş, Devrimci Halk Savaşı Hamlesi’nin başladığı süreçte tekrardan HPG’ye geçmiş. 2012 hamle sürecine, Botan sahasından katılmıştır. Botan’da yürütülen Devrimci Halk Savaşı görevlerine öncülük yaparken şehadete ulaşmıştır.
Dersîm’in Komutanı: Atakan Mahir (İbrahim Çoban )
Atakan yoldaş denilince ilk akla gelen şey Dersîm’dir. Dersîm eyaleti Kurdistan gerillasının kalelerinden ve en fazla mücadele eden alanlardan biridir. Atakan yoldaş. 25 yılı aşkın süren gerilla yaşamının büyük çoğunluğunu Dersîm’de geçirmiştir. 25 yıl… Bu mücadelenin eşsizliğini kendisi kalbimin dili şiirinde ne kadar da güzel dile getirmiştir.
Unutma ki;
Mesih çağının değ̆il
Uzay çağ̆ının gerillasıyız
Ne Spartaküs bizim gibi yaşadı
Ne de Che bizim gibi savaş̧tı.
Evet, dünya devrim tarihinde ender rastlanan bu mücadeleyi en güzel kendisi tanımlamıştır.
Yılların mücadelesi Atakan yoldaşta büyük bir düşünce gücü yaratmıştı. Atakan yoldaşı gören herkes bir daha ne zaman karşılaşma şansına ulaşabilirim demiştir. Çünkü Atakan yoldaş Önder Apo’nun en iyi öğrencilerinden biridir. Onun olduğu yerde yoldaşlık, güven ve gülümseme hep var olmuştur.
Atakan yoldaş sadece gerilla komutanı değildir. O bir filozof; o bir şairdir. İnce duygulara, zarif bir dile sahiptir. Şiirleri ve yazılarında bu çok net görülmektedir.
Atakan yoldaş mücadele yaşamı boyunca sürekli araştırmış, okumuş, okuduklarını çevresindekilerle paylaşmıştır. Onun akademilerde verdiği derslerin ses kayıtlarını dinleyen herkes üslubuna, düşünce gücüne hayran kalmıştır. Atakan yoldaş fikri-zikri-eylemiyle sadece Kurdistan devrimi değil, dünya devrimlerinin yolunu aydınlatan bir meşaledir.
Şengal’in Öncüsü: Mam Zekî (İsmail Özden)
Zekî yoldaş Avrupa’dan 15 Ağ̆ustos Atılımı’ndan hemen sonra parti saflarına katıldı. Uzun süre Avrupa’da çalıştı. Ülkeye geldi, gerillada, yine kitle çalış̧malarında bulundu. Uzun süre PKK Merkez Komite Üyeliği görevini yürüttü. 3 Ağustos 2014 Şengal soykırımına karş̧ı HPG, YJA Star gerillasının geliş̧tirdiği direnişe katıldı ve Êzîdî halkımızı eğitip örgütleyerek özgür ve özerk yönetimin yaşama geçmesine çalıştı. Şengal Êzîdî Kürt toplumumuzun örgütlenmesine, irade sahibi olmasına, yaşam tutkusunun büyütülmesine en fazla emek veren, en çok katkısı olan bir yoldaşlarımız oldu.
Zekî Şengalî yoldaş̧, neredeyse kırk yıldır Özgürlük Hareketi içinde her yerde, yurt dış̧ında, ülke içinde görevler ve sorumluluklar aldı, yürüttü. Hemen hemen her çalışma içerisinde bulundu. Avrupa’da yıllarca hapis yattı. Bir daha fermanlarla karş̧ı karşıya gelmeyecek bir bilinç, örgütlülük ve duruş̧ düzeyini Êzîdî toplumunda geliştirmeye çalıştı. Şengal’deki “Özgür Kürt” örgütlenmesine öncülük etti, toplumun tüm kesimleriyle ilgilendi. Kültürel, etnik, dini toplumun tüm kesimleriyle ilgilendi, sorunlarını dinledi çözüm olmaya çalıştı. Önder Apo’nun geliştirdiği özgürlük çizgisini, özgürlük felsefesini ve ideolojisini anladığı ve öğ̆rendiği kadar başkalarına da anlattı, onları bilinçlendirip eğitmeye ve örgütlemeye çalıştı.
O, toplumun gerçekten de ruhu haline geldi, öncüsü oldu. Hem öğ̆retmenlik, hem öğrencilik yaptı. Toplumla iç içe geçti ve kaynaş̧tı. Êzîdî Kürtlüğ̆ünü yaşar kılmaya, örgütlü hale getirmeye, ayakta tutmaya, böylece tarihin en eski kültür birikiminin yok olmaması, yaşaması, ve insanlığa bir renk katması için çaba harcadı. Emektar, cesur, fedakar, halkçı yoldaş̧ mücadelemize yol gösteren bir meşale olmuştur.
Öz Yönetim Direniş Komutanı: Şevin Bingöl (Hülya Kül)
Şevin yoldaş 1990’ların ortalarında Bingöl’den Parti’ye katılmıştır. Geri çekilme sürecine kadar Erzurum Eyaleti’nde görev yürütmüştür. Geri çekilme sürecinden sonra da Medya Savunma Alanları’nda pek çok alanda gerillacılık yapmıştır. 2005 yılında basın yayın çalışmalarına katılmıştır. Özgürlük Hareketini Çökertme Planı çerçevesinde tasfiye edilme saldırılarının olduğu bir süreçte HPG-YJA Star çalışmalarına geçmiştir. Öz Yönetim direnişini örgütlemek için Erzurum Eyaleti’ne gitmiştir.
Uzun süre direniş̧ içerisinde kalıp, direniş̧i yürüten yoldaş̧lardan olmuştur. Boş̧lukları dolduran, göreve talip olan, aldığı görevi layıkıyla yerine getiren bir yoldaştı. HPG Komutanlığı bünyesinde Erzurum Eyalet Komutanlığı çalışmalarını yürütmüş; Bingöl ve Erzurum’un komutanı olmuş̧tur. En zor sahada, düş̧manın en fazla saldırı yürüttüğü ve koş̧ulların en ağır olduğ̆u ortamda gerilla direniş̧inin sürmesini ve geliş̧mesini sağlamıştır. Öngörüsü, değerlendirmesi, yaratıcılığı, disiplini ile bunu sağlamıştır. Şevin yoldaş 25 yıllık mücadele yaşamında kadın özgürlük ideolojisi, ilkeleri temelinde yaşamayı ve bulunduğu ortamda bu yaşamı kurmayı, örgütlemeyi başarmıştır.
Toplumunun temel haklarından olan öz yönetim sistemini doğduğu topraklarda kurup savunabilmek için amansız bir mücadele yürütmüştür. Öz yönetim ki bu topraklarda binlerce yıl toplumun kendini var edebilmesinin temeli olmuştur. Devletin ortaya çıkmasıyla birlikte öz yönetimler zayıflamış ve zamanla silinmeyle yüz yüze kalmıştır. PKK’yle can çekişmekte olan bu varoluşsal özellik tekrardan ruha kavuşmuştur. Bu ruhu bedene kavuşturmak için doğduğu topraklara doğru yürüyen, mücadeleyi, savaşmayı varoluş gerekçesi yapan bu asi ruhlu, güler yüzlü Şevin yoldaş tüm dünyada yankılanan Jin Jiyan Azadî sloganında ve yürütülen kavgada yaşamaya devam ediyor.