Sara yoldaşımızla birlikte örgütümüzün siyasi diplomatik çalışmalarında birikimi, zekası, emeği ve örgütleyici özellikleriyle üstün başarılar sergileyen Rojbîn yoldaşımızı ve gençlik hareketinin en dinamik, enerjik, emekçi ve fedakar militanı Ronahî yoldaşımızı da yitirdik. Öncelikle bu değerli yoldaşlarımıza karşı tarihte benzeri olmayan bu vahşi, çirkin ve alçakça saldırıyı planlayan ve gerçekleştiren güçleri lanetliyor, Özgürlük mücadelemize ışık tutan bu değerli yoldaşlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyor ve uğruna mücadele ettikleri özgürlük ütopyalarını gerçekleştirme sözünü veriyoruz.
Hepimizi derinden etkileyen bu katliamın failleri aslında meçhul değil, bellidir. Bu katliamı yapan güçler Türk yeşil gladyosunun da içinde olduğu uluslararası komplocu güçlerdir. Uluslararası komploda belirleyici rol oynayan, AKP’nin devleti ele geçirmesiyle yeniden yapılandırılan Türk gladyosu bu katliamı gerçekleştiren esas güç olmaktadır. Bu çirkin saldırının uluslararası çapta geliştirilmiş oldukça örgütlü, planlı ve programlı bir konsept olduğu açıktır. Katliamın ortaya çıkışıyla birlikte henüz hiçbir şey netleşmeden AKP yetkililerinin ‘iç hesaplaşma’ diyerek manipülasyon yapmaları, kamuoyunu yönlendirme çabaları, özel savaş medyasını harekete geçirmeleri bu planı örtbas etmeye, katilleri gizlemeye dönüktür. AKP ve cemaat çevreleri çok yoğun bir biçimde bilgi kirliliği yaratarak, hareketimizi teşhir ederek ısrarlı bir biçimde katliamın iç yüzünü gizlemeye büyük bir gayret göstermişlerdir. Bu biçimde daha ilk günden yaptıkları aslı astarı olmayan ahlaksız açıklamalarla tüm dikkatleri üzerlerine çekmişlerdir. Bir taraftan Kürt sorununun çözümünü gündemleştirip diğer taraftan katliamı gizleme çabaları gerçek yüzlerini de bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Kürt sorununun çözümünde gerçek niyetlerinin de ne olduğunu ortaya koymuştur.
AKP’nin çözüm planı, katliamı esas alan bir plandır. Özellikle son bir yıldır AKP, PKK’nin lider kadrolarının hedefleneceğini söylemektedir. Son aylarda hem AKP yetkilileri ve hem de genelkurmay bu yönlü bir çalışmalarının olduğunu açıkça ifade etmişlerdir. PKK’yi kökünden kurutma siyaseti, özelde PKK’nin kurucu üyeleri başta olmak üzere lider kadrolar bir bir hedeflenerek gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Medya savunma alanlarına ve genel olarak tüm gerilla alanlarına yapılan saldırılarda esas hedeflerden biri her zaman bu olmuştur. Bu temelde yapılan birçok girişim boşa çıkmış, bunun üzerinden siyasal, toplumsal alanlarda bulunan lider kadrolar hedefe alınmıştır. Sara yoldaşımızın katledilmesi bu planın hayata geçirilmesidir. Anlaşılan o ki Sara arkadaşımız uzun bir zamandır takip edilmekte ve adım adım izlenmektedir. Tayip Erdoğan iki ay boyunca Sara arkadaşı izlediklerini itiraf etmiştir. Bu itiraf Türk devletinin ve AKP’nin işin içinde olduğunun itirafı olmaktadır. Sara arkadaşımız özenle seçilmiş bir hedeftir. PKK’nin kurucu üyesi olan Sara arkadaşımız PKK ve Kadın özgürlük hareketi açısından anlamı ve değeri çok iyi bilinerek hedeflenmiştir. Bununla hem PKK’ye ve hem de Kadın özgürlük hareketine mesaj verilmiştir. Bu katliamla partimizin çekirdek kadrosuna, PKK’ye dönük bir imha planının uygulamada olduğu mesajı verildiği kadar Özgür kadın hareketine karşı da kapsamlı bir imha konseptinin uygulamaya geçtiğinin de mesajı olmaktadır. Bu anlamda bu çirkin ve alçak saldırı hem Sara yoldaş şahsında önderliğimize, PKK’ye ve hem de Kadın özgürlük hareketine karşı geliştirilen bir saldırıdır. Bir katliam konseptidir.
Bu bakımdan süreci doğru okumamız ve sağlıklı güçlü sonuçlar çıkarmamız oldukça önemlidir. Önderliğimiz ile yapılan birkaç görüşmeye bakarak hemen çözüm olacakmış, saldırılar duracakmış gibi farklı düşüncelere ve ruh hallerine kapılmamak gerekiyor. Bu anlamda çok acı da olsa bu katliam bize süreç konusunda çok güçlü uyarılarda da bulunmaktadır. Türk devletinin ve AKP hükümetinin çok sıkıştığı, iç siyasetinde ve dış siyasetinde ciddi bir çıkmazı yaşadığı bir gerçektir. Kürt sorununu çözmezse kendisinin çözüleceğini, dağılacağını, Özgürlük mücadelemizin ulaştığı düzeyin ve bölge konjonktürünün artık Türk devletine farklı bir şans tanımadığını az da olsa fark etmektedir. Ancak çözüme yaklaşımı demokratik barışçıl kriterlere göre değil, elinden geldiğince harekete ağır darbeler vurarak, hareketi ciddi bir güç ve irade kaybına uğratarak çok küçük tavizlerle bu işi halletme biçimindedir. ‘Hem müzakere ve hem de mücadele’ stratejisinin dayandığı pratik çerçeve bu olmaktadır. Faşist AKP devleti bir taraftan imha saldırılarıyla, katliamlarla savaşı sürdürecek, diğer yandan ise kayıplarımızı koz olarak kullanıp bunun üzerinden pazarlık yapmaya çalışacaktır. Lice, Çelê ve en son Paris katliamını bu biçimde okumamız gerekiyor. Aksi halde büyük bir gaflete düşerek ağır darbelerle yüz yüze kalacağız. Bundan hareketle herkesin süreci derinlikli ve objektif okuyarak yaklaşması, çalışma-mücadele anlayışını buna denk oluşturması, hareket tarzını buna uygun belirlemesi oldukça önemlidir. Hareket tarzındaki bir açık ve zaaf çok ağır sonuçlara yol açmakta, çok büyük bedel ve acılara neden olmaktadır. Planlı, disiplinli, dikkatli, duyarlı, her şeyi her olasılığı hesaplayabilen bir hareket tarzı, yeni sürecin temel hareket tarzı haline gelmelidir. Bilmeliyiz ki her yerde her zaman her biçimde saldırılarla karşı karşıya kalabiliriz. Bunu bilerek kendimizi planlamalı ve hareket tarzımızı çok özenle ve dikkatle belirlemeliyiz.
Sara yoldaşımızın şehadeti hepimizde tarifi imkansızacılara neden olmuştur. Bu şehadet hepimizi derinden sarsmış ve şoke etmiştir. Sara yoldaş Özgürlük hareketimizin temel yaşam kaynaklarından biridir. Güç, moral ve motivasyon kaynağımızdır. Sara yoldaşımızın, kırk yıllık direniş ve mücadele birikimi, bilgeliği, onurlu ve iradeli duruşu, cesareti, yaşama tutku düzeyinde olan bağlılığı, coşkusu, hiçbir engel ve zorluk tanımayan azimli ve kararlı yürüyüşü, dürüst, sade, titiz, mütevazı yaşam anlayışı, Önderliğe ve Özgür Kürdistan’a olan büyük aşkı ve direnişçi kişiliği, Özgürlük hareketimizin rengini ve kimliğini oluşturmuştur. Sara yoldaşımızın kişiliği ve mücadele duruşu Kadın özgürlük hareketimizin kişiliği ve kimliği olmuştur. Sara yoldaşımız Kürdistan Kadın özgürlük hareketinin kurucu üyesi olarak sınırsız bir emeğe sahip olmakla birlikte hareketimizin kimlik kazanmasında da belirleyici rol oynayan çok değerli öncü bir yoldaşımız olmaktadır. Mücadeleci, direnişçi, emekçi, fedakar, onurlu ve özgürlüğe tutkulu kişiliği, Kadın özgürlük hareketinin karakterini şekillendirmiştir.
Sara yoldaşımız PKK’nin ilk çekirdek grup aşamasında devrim çalışmalarında çok aktif yer alan, Kürdistan’ın birçok alanında çalışma yürüten, örgütleme yapan, sayısızca kadını erkeği örgütleyerek mücadeleye katan, milyonlarca kadını arkasından sürükleyerek mücadele alanlarına taşıyan, binlerce kadını dağlara yönlendiren, 12 Eylül faşizmi karşısında Amed Zindanı’nda destansı direniş geliştirerek zindan direnişinin temel moral ve motivasyon gücü olan, direnişçi ve mücadeleci kişiliği ile düşmanında dahi hayranlık-saygı uyandıran, yanlışlıklara, haksızlıklara karşı asla boyun eğmeyen kadın özgürlük mücadelesinin öncüsü ve önderidir. Özgür ve onurlu yaşam çizgimizdir. Binyıllık kadın direniş geleneğinin en güçlü temsilcisidir. Sara yoldaşımız kırk yıllık özgürlük ve direniş tarihimiz ve belleğimizdir. Sara yoldaş Kadın özgürlük tarihidir. Tarihimizdir. Direniş ve özgürlük tarihimizin canlı ifadesidir. Hepimiz onun ardılları ve öğrencileriyiz. Direnişi, dik ve onurlu duruşu ondan öğrendik. Haksızlıklara karşı boyun eğmemeyi, kavga etmeyi o bize öğretti. Direnişten ve mücadeleden zevk almayı, acıyı güce çevirmeyi, yılmamayı, asla pes etmemeyi ondan öğrendik. Yaşamı hep mücadele, direniş ve kavgalarla dolu geçen Sara yoldaş Kadın özgürlük hareketinin kadın önderidir. Bu açıdan bizler sadece bir yoldaşımızı kaybetmedik, aynı zamanda bir önderimizi de kaybettik. Bundandır ki acımız çok büyük ve derindir. Tarifsizdir!
Tüm yaşamını özgürlük mücadelesine adayan Sara yoldaş, direnişi, mücadeleyi, durmaksızın çalışmayı, yüksek yaşam coşkusunu bir yaşam felsefesi ve tarzı haline getirmiştir. Pes etmenin ve yılgınlığa düşmenin sözünün dahi edilemeyeceği bu kişilik özellikleriyle her zaman ve her koşulda uçurumun başında kanatlanma cesaretini ve gücünü göstermiş, bu duruşuyla her zaman kadın yoldaşlarına da çok büyük bir güç ve moral kaynağı olmuştur. Sara yoldaş her koşulda farkını ve rengini çok belirgin bir biçimde ortaya koymayı başarmış, iradeli, boyun eğmez dik duruşuyla kadın yoldaşlarına sürekli cesaret ve moral aşılamıştır. Biz kadınlar yalnızca bir yoldaşı değil, tanrıça anamızı yitirdik! Bundandır ki acımız çok büyüktür.
Paris katliamında şehit verdiğimiz Rojbîn yoldaşımız da çalışma tarzı, disiplini, yaşam coşkusu, heyecanı, gelişkin kavrayışı, atikliği, yüksek örgütleme yeteneği ile örnek bir kişilikti. Rojbîn yoldaşımız örgüt içinde sadece bir devre PAJK eğitimi görmüştür. Önderliğimizin savunmaları üzerinde gördüğü eğitimden çok büyük bir güç ve moral alarak çalışmalara katılmıştır. Aldığı eğitimi kendisine referans yapmış, kendisini müthiş eğitmiştir. Genç yaşına rağmen devletlerle en üst düzeyde diplomasi yapmış, bilgisi, birikimi, zekası, sağlam ideolojik duruşu ve politik öngörüsü, kıvrak zekasıyla ilişkilendiği insanlarda ve çevresinde büyük bir hayranlık ve saygı uyandırmıştır. Bu anlamda Rojbîn yoldaşımız siyasi ve diplomatik çalışmalarda Önderlik çizgisinin öncü militanı olmuş, bu alanda Önderlik çizgisinin en güçlü temsilini yaparak bir çizgi olmuştur. Rojbîn yoldaş diplomaside bir tarz ve çizgidir. Önderlik ruhunun bu alandaki en güçlü ifadesidir. Şehadeti diyalog kurduğu her insanı derinden etkilemiştir.
Katliamda kaybettiğimiz Ronahî yoldaşımızda yaşam coşkusu, fedakarlığı, atikliği, örgütleme yeteneği, bilgisi ve iradeli duruşu ile örnek bir militandı. Uzun bir süre gençlik içinde çalışan, büyük emek harcayan bu yoldaşımız, Kürdistan dağlarında da bir dönem mücadele yürütmüştür. Genç olmasına rağmen kendisini çok güçlü eğitmiş ve geliştirmiştir. Kısa ömrüne çok büyük başarılar sığdırmış, yoldaşlarının ve halkının sevgilisi olmuştur.
Kadın özgürlük hareketi ve PKK yapısı olarak bu yoldaşlarımızın anısına çok güçlü sahip çıkmak boynumuzun borcu ve en temel devrimci görevimizdir. Özgürlük mücadelemizin efsanevi öncüleri olan bu değerli yoldaşlarımızın anılarına sahip çıkarak mücadeleye yüklenmeli ve onlarca kat mücadeleyi yükseltmeliyiz. Bu büyük acıları ancak çok büyük ve tarihi başarılar dindirebilir. Ancak ve ancak özgür yaşam ve demokratik sistem acılarımıza derman ve yoldaşlarımızın anısına cevap olabilir.
Özgürlük tarihimizden çok iyi biliyoruz ki, Önderliğimiz her büyük şehadet yaşandığında her zaman çok tarihi adımlar atmış ve hamleler gerçekleştirmiştir. ‘‘Bu büyük şehitlere ancak böyle layık olunur ve sahip çıkılır’’ demiştir. Haki yoldaş hain bir kurşunla şehit düştüğünde Önderliğimizin cevabı, partileşme çalışmasını geliştirmek olmuştur. Mazlum, Dörtler, Hayri ve Kemaller tarihi bir direniş sonucu şehadete ulaştığında Önderliğimizin cevabı, devrim mücadelesini tüm Kürdistan’a yayma, ordulaşmayı geliştirmek olmuştur. Mahsum-Agit yoldaş şehit düştüğünde Önderliğimizin cevabı, ordulaşmayı güçlendirme, mücadeleyi derinleştirme olmuştur. Binevş-Berivan yoldaş şehadete ulaştığında Önderliğimizin cevabı, kadın özgürlük mücadelesini tüm topluma taşırma, kadın örgütleme çalışmalarını derinleştirme olmuştur. Bêrîtan yoldaş şehadete ulaştığında Önderliğimizin cevabı, kadın ordulaşmasını geliştirmek olmuştur. Zîlan ve Sema yoldaşlar tarihi bir direnişle şehadete ulaştığında Önderliğimizin cevabı, Kadın özgürlük ideolojisini ilan etme ve kadın partileşmesine gitmek olmuştur.
Özgürlük tarihimiz her büyük şehadet sonrası atılan çok destansı hamleler ve zaferler tarihidir. Her büyük şehadet bizi zayıflatmamış aksine daha fazla mücadeleyi ve direnişi yükseltmeyi getirmiş ve bizi daha çok güçlendirmiştir. Önderlik gerçeği ve PKK hareketi acıyı güce dönüştüren, acıyı kendisine en büyük öğretmen yapan bir harekettir. Her büyük acıyla kendisini yeniden yaratan, beynini, yüreğini ve ruhunu daha fazla bileyen ve çelikleştiren bir hakikate sahiptir. PKK ve Kadın özgürlük hareketi en büyük gücünü de bu gerçekliğinden almaktadır. Öldükçe çoğalmanın dayandığı hakikat bu gerçekliktir.
Sakine Cansız (Sara) çizgisi direniş ve mücadele çizgisidir. Hiçbir biçimde pes etmeme, boyun eğmeme, inadına inadına direnişi yükseltme çizgisidir. Acıyı güce, acıyı direnişe, acıyı mücadeleye, acıyı zafere dönüştürme çizgisidir. Sara çizgisi direnişle zafere ulaşma çizgisidir. Sara çizgisi ‘direnmek yaşamaktır’ felsefesini yaşam tarzı ve kimlik haline getiren özgürlük çizgisidir. Sara yoldaşa ve yoldaşlarına layık olmak ancak direnmek yaşamaktır felsefesini zaferle taçlandırmakla olur.
Özgür yaşam ve demokratik sistem Sara yoldaşımızın ve yoldaşlarımızın en büyük özlemiydi. Yılmaz ve sınırsız mücadele azimleri, asla eksilmeyen yaşam coşkuları bu büyük özlemin ifade biçimiydi. Bizler Sara yoldaşa ve yoldaşlarımıza layık olmanın duruşunu sergilemek istiyorsak, direnişi ve mücadeleyi on kat yükselterek özgür yaşamı ve demokratik sistemi kurarak layık olabiliriz. Ancak bu biçimde bu yoldaşlarımızın özlemlerinin uygulayıcısı olabiliriz. Onların mücadele anlayışını ve duruşunu esas alarak mücadeleyi yükseltmek, yoldaş olmanın ve Sara’nın yoldaşı olmanın tek şartıdır.
Bu temelde tüm yoldaşları Sara yoldaşın direniş ve mücadele çizgisinde buluşmaya, direnişi on kat yükseltmeye, kesin bir biçimde zaferi sağlamaya çağırıyoruz. Tekrardan kadın özgürlük önderimiz Sara yoldaşın anısı önünde saygıyla eğiliyor, özgür kadın mücadelesini kesin zafere taşıma sözünü veriyoruz. Rojbîn ve Ronahî yoldaşların anısı önünde saygıyla eğiliyor, onların yoldaşlığına layık olacağımızın sözünü veriyoruz. Lice ve Çelê şehitlerinin anıları önünde saygıyla eğiliyor, mücadelelerini başarıya götüreceğimizin sözünü veriyoruz. Tekrardan tüm yoldaşları selamlıyor, Sara çizgisinde direnişi ve mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.
– Yaşasın Rêber Apo!
– Yaşasın Sara çizgisinde yükselen Kadın özgürlük mücadelesi!
– Yaşasın Saraların direnişiyle zafere yürüyen PKK, PAJK!
– Kahrolsun komplocu güçler!
KJB KOORDİNASYONU
13 Ocak 2013