Değişen yalnızca mücadele yöntemidir
Önder Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025 tarihinde İmralı Adası’nda yaptığı görüşmeler sonrası heyet aracılığı ile yaptığı çağrı sonucu 5-7 Mayıs tarihleri arasında iki ayrı merkezde eş zamanlı toplanan Partiya Karkerên Kurdistan-PKK tarihi kongresini gerçekleştirdi. Pratikleşme süreci Önder Apo tarafından yönetilmek ve yürütülmek kaydıyla PKK’nin örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadele yönteminin sonlandırılma kararı kongre sonuç bildirgesinde açıklandı. PKK kararını, ‘yeni başlangıçlar için fesih’ olarak duyurdu.
12. Kongresi’ni Medya Savunma Alanları’nda gerçekleştiren PKK’in son kongresine katılan delegeler, Önder Apo’nun paradigmasal değişim için silahlı mücadelenin bırakılması ve fesih çağrısını Serxwebûn’a değerlendirdi. Delegeler, kongrenin 52 yıllık bir mücadele sürecinin son bulması ile bir diğerinin başladığına dikkat çekti.
Viyan Soran: Öncelikle kongrenin, başta özgür yaşam çizgisinin savunucusu Önder Apo’ya, Ortadoğu halklarına ve tüm insanlığa hayırlı olmasını diliyorum. Bir kez daha Önder Apo’yu selamlıyoruz. Kongremizi, son büyük şehitlerimiz heval Fuat’a ve heval Rıza’ya ithaf ediyoruz.
Kongreyi bir yeniden doğuş olarak tanımlıyor ve öyle anlam yüklüyoruz. Partimizin ilk kongresi nasıl ki Kürt halkı ve özellikle de tüm kadınlar için bir yeniden doğuş olarak tanımlanmışsa, 12’nci kongremizi de yepyeni bir anlamla gerçekleştirdik. Şüphesiz her dönemin anlamı farklıdır. 52 yıldır kesintisiz bir şekilde devam eden hareketimiz bizleri belli bir noktaya getirdi. Görülüyor ki gelinen noktada, mevcut sorunlara cevap olma konusunda, Ortadoğu’da katmerleşen sorunlara tam bir cevap verilememektedir. Önderliğimiz bu kanaate varmıştır. Bu nedenle de yeni bir doğum gerekiyordu.
Geçmişten günümüze Kürdistan’a baktığımızda birçok parti ve hareket görüyoruz. Ama bunların, bırakın bir değişim-dönüşüm gerçekleştirmeyi, bir genel başkanlarını, yönetimlerini ya da tüzüklerinde bir sözcüğü bile değiştirme gücünde olmadıklarını görüyoruz. Bu ne anlama geliyor? Bu, dogmatizme saplanıp kalmak anlamına geliyor. Dönemi yakalayamamak, dönemin mücadele ruhunu ve dilini yakalayamamak anlamına geliyor. Dolayısıyla da sorunlara çözüm getirememeye neden oluyor. Ancak Önder Apo’nun, son yaptığı hamleyle bir kez daha herkese gösterdiği gibi, Özgürlük Hareketi her zaman kendini yenileme gücüne sahip ve yeni bir ruhla herkesi kapsayıcı bir şekilde mücadeleyi büyütme gücüne sahiptir.
Siyasi olarak da günümüz Ortadoğu coğrafyası büyük bir kriz ve kaos içerisindedir. Hegemon güçler, Ortadoğu coğrafyası için yeni bir formülasyon arayışındadır ve bunun adımlarını da peş peşe atmaktadırlar. Ortadoğu coğrafyasında yaşayan Kürt halkı için de bir formülleri ya da planları vardır. Bu bağlamda ele aldığımızda, Önder Apo’nun geliştirdiği yeni hamle, hegemon sistemin formülasyonlarına karşı bir başkaldırı olarak da değerlendirilebilir. Önder Apo, hegemon sisteme karşı mücadeleye yeni bir boyut kazandırmaktadır.
Önder Apo’nun Hareket’in önüne koyduğu değişim ve dönüşümün, önümüzdeki yüzyıla damgasını vuracağı kanaatindeyim. Bu hamleyle Önder Apo, mücadeleye yeni bir ufuk kazandırmakta ve yalnızca Kürt halkının değil, bölgenin ve ilerici insanlığın da önderi olduğunu ortaya koymaktadır. Hepimiz için de Önderliğin yeni paradigmasına daha geniş bir ufukla bakmak, onu bu şekilde ele almak ve Önderliğin büyük düşüncesinin savunucusu ve yürütücüsü olmak gerekmektedir. Bu temelde mücadelenin büyütülmesi için bizlere her zamankinden daha fazla sorumluluk düşmektedir.
Ferhat Merdîn: PKK’nin 12’nci Kongresi sürecini, bir mücadele döneminin sona ermesi ve yeni bir mücadele döneminin başlaması olarak ele alabiliriz. Yeni bir başlangıçtır. Gerçekleşen, mücadelenin bitmesi ya da durması değil; mücadele yönteminin değişmesidir. Bu şekilde ele almak ve böyle değerlendirmek gerekir. Yoksa “PKK mücadeleyi bırakıyor, her şeyi sonlandırıyor, ortada bir şey kalmayacak” gibi bir durum söz konusu değildir. Değişen yalnızca mücadele yöntemidir.
Böyle olağanüstü koşullar ve süreçte, böylesi bir kongrenin başarıyla yapılmış olması da bana göre büyük bir başarıdır. Kongre, düşmanın her türlü saldırısının ve bombardımanının olduğu Medya Savunma Alanları’nda yapıldı. Buna rağmen mücadelenin bu şekilde başarıyla yürütülmesi ve sonuçlandırılması bir başarıdır.
Kongreye katılan bütün delegeler de büyük bir moralle, yoğun ve derinlikli şekilde tartışma ve karar alma sürecine dahil oldu. Çünkü bu, bir fesih kongresi olarak ele alınmadı. Aynı şekilde, bu kongre zorla dayatılan ya da yaşanan olumsuz bir durum üzerine yapılan bir kongre de değildi. Zaten Önder Apo, “Biz daha 1992’den sonra böyle bir karar almalı ve mücadelemizi farklı yol ve yöntemlerle geliştirmeliydik” diyor. Bizler iyi biliyoruz ki, siyasi partiler siyasal program ve amaçlar için bir araçtır. Program ve amaçlar gerçekleştiğinde de o araçları değişime ve dönüşüme uğratmak gerekir. Böyle yapılmazsa, bir süre sonra o araç gelişmenin önünde engel olmaya başlar.
PKK de bu anlamda ömrünü tamamlamıştı. Çünkü Kürt halkı için üzerine düşen görevleri, yapabileceklerini yerine getirmişti. Fakat PKK, her zaman Kürt halkının beyni ve yüreğinde hak ettiği yeri alacaktır. Çünkü PKK, Kürt halkı için direnişin anlamıydı. PKK, Kürt halkı için kendini ifade etmenin, değişimin, mücadele etmenin ruh bulmuş haliydi. O ruh her daim yaşayacaktır.
Her ne kadar mücadele yönteminde bir değişim olacak olsa da, o ruh her zaman bilinecek, anılacak ve yolumuza ışık tutacaktır. Belki bugün PKK işleyiş organlarını feshediyor olabilir; ancak sözünü ettiğimiz ruh, hiçbir zaman Kürt halkının beyninden ve yüreğinden silinmeyecektir. PKK, adını altın harflerle tarihe yazdırmıştır. Türk devleti, böyle bir kongreyi yapabileceğimize inanmıyordu. Her zaman şüpheyle yaklaştı. Önder Apo’yla yapılan görüşmelerde de bunu dile getiriyorlardı. Fakat bu kongrede tek bir delege bile, Önder Apo’nun başlatmış olduğu değişim-dönüşüm sürecinin karşısında yer almadı. Hareketimiz, tek ses ve tek yürek olarak Önder Apo’nun kararının arkasında durdu ve mücadele yönteminin değişimi yönünde irade beyan etti. Fakat bunların yaşam bulması, Önder Apo’nun özgürlüğüne bağlıdır. Bu süreci de ancak Önder Apo yürütebilir.
Kongremizde PKK’nin feshi ve mücadele yönteminin değişimi karar altına alınmış olsa da, Türk devletinin halkımıza, güçlerimize ve değerlerimize yönelik saldırıları devam ederse, bunun karşılığı eskisinden katbekat daha güçlü şekilde verilecektir. Hukuki ve siyasi zemin her açıdan oluşmadığı sürece, gerillanın silahı gerillanın elinde kalacaktır. Bunun aksini kimse düşünmesin, kimse böyle bir beklenti içinde olmasın.
Dr. Mazlûm Heften: Her şeyden önce Rêber Apo’yu saygıyla selamlıyorum. Şüphesiz ki kongre, olağanüstü bir süreçte gerçekleşiyor. Bu nedenle büyük bir anlam ve önem taşıyor. Kongre, tarihi bir dönüm noktasını ifade ediyor.
Kongre ortamında gözlemlediğim, şahit olduğum bazı hususları paylaşmak istiyorum. İlki, Önder Apo’dan gelen perspektifin yarattığı moraldi. Önder Apo’nun perspektifleri büyük moral yarattı; bu, kongrenin ruhunu oluşturdu. Diğer bir husus ise bizleri bugüne kadar getiren ve yürüten Önder Apo’ya olan tereddütsüz bağlılıktır. Bunun en önemli göstergelerinden biri ise, her bir kararın çok detaylı, incelikli ve derinlikli şekilde tartışılmasına rağmen, tüm kararların oybirliğiyle alınmasıydı. Bu da gelecek için büyük bir güç kaynağı olmaktadır. Ortak noktalardan biri ve bana göre en önemlisi ise, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün tüm delegelerin esas odak noktası hâline gelmiş olmasıydı.
Kongrede önemli bir gündem de eleştiri-özeleştiriydi. Fakat kongre, ağırlıklı olarak özeleştirel bir temelde gelişti. Önder Apo’nun hakikatine tam anlamıyla katılamamış olma; dolayısıyla güçlü ve yeterli bir pratik ortaya koyamama temelinde güçlü özeleştiriler verildi. Önder Apo’nun tarzı, üslubu ve temposunu doğru anlama ve onlara uygun katılım sağlama temelinde değerlendirmeler ve özeleştiriler gelişti. Bu temelde yapılan değerlendirme, eleştiri ve özeleştiriler doğrultusunda, yeni dönemin militanlık görevini üstlenme sözü verildi.
Kongrenin en önemli kararı, PKK’nin feshi kararının alınmış ve bunun kamuoyuna duyurulmuş olmasıdır. Çünkü bir dönem tamamlanıyor; yeni ve daha kapsamlı bir dönem başlıyor.
Bu yeni dönem, beraberinde birçok yeniliği, yeniden yapılanmayı ve yöntem değişikliğini getiriyor.
Yeni dönemin yöntemi, kadrosu ve mücadele tarzı üzerine yoğun tartışmalar yürütüldü. Bu esas üzerine, PKK’nin ruhunu ve mücadele kararlılığını yeni döneme taşıma ve yeni bir enternasyonal için çalışma kararlılığı ve sözü verildi. Öne çıkan başka bir husus ise şuydu: Önder Apo, tarihi bir süreçte tarihi bir karar aldı. Bu, zaten Önderlik tarzıdır. Çünkü Önder Apo, her daim tarihsel kırılma noktalarında, stratejik süreçlerde büyük ve stratejik kararlar alma gücünü gösterebilmiştir.
Bugün de Önder Apo, stratejik bir karar alıyor ve hayata geçiriyor. Bu tespit doğrultusunda, bizlerin de -yani Önder Apo’nun militanları olarak- bu tarihselliğe denk bir karar alma ve pratiğe dökme sorumluluğunu üstlenmesi gerektiği iddiası ve kararlılığı öne çıktı. Doğru bir pratikleşme için, Önder Apo’yu doğru anlama sözü verildi.
Mahir Botan: Partimizin 12. Kongresi’ni Önderliğimizin talimat ve perspektifiyle gerçekleştiriyoruz. Kongremizi başından sonuna kadar Önderliğimizin çizdiği çerçevede onun talimatı doğrultusunda yürütüyoruz. Öncelikle kongrenin gerçekleştiği jeopolitik ve siyasi koşullar en önemli husustur. İçinden geçtiğimiz süreç, Kürdistan ve bölge açısından çok tarihi bir süreçtir; bölgenin yeniden dizayn edildiği bir döneme tekabül ediyor. Dolayısıyla kongremizi gerçekleştirmemizin temel nedenlerinden biri de budur.
Dışımızda, bölgemizde büyük savaşlar yaşanmaktadır. Üçüncü Dünya Savaşı gerçeğini yaşamaktayız. Bu koşullarda kongremizi bu kapsamda gerçekleştiriyoruz. PKK 12. Kongresi bu haliyle bölgede gerçekleşen Üçüncü Dünya Savaşı’na da bir müdahaledir. Öncelikle doğru anlaşılması gereken, Önderliğimizin yapmak istediği, Kürdistan’da olduğu kadar bölgedeki bu değişimi halkımız lehine değerlendirmek istemesidir.
Diğer bir husus elbette Önderliğimizin dile getirdiği, PKK’nin artık tarihsel rolünü oynadığı ve tarihe mal olması gerektiği yönündeki tespittir. Kürdistan tarihinin en büyük direniş hareketi olan PKK’nin, Önder Apo öncülüğünde gerçekleştirdiği 52 yıllık mücadele emsalsiz bir direniştir ve bugüne kadar açığa çıkardığı değerlerle bunu açıkça ortaya koymuştur. Bugünün nesilleri, PKK gerçeğiyle var olmuştur. Kürtlük ve Kürtler yeniden dirilmiş, bu da PKK’nin mücadelesiyle gerçekleşmiştir. Bu hem sosyolojik hem de tarihsel olarak önemlidir.
Tarihe mal olan PKK, Kürdistan tarihinin en onurlu ve en direnişçi sayfalarını oluşturmakta ve artık tarih sayfalarında bu biçimde yer almaktadır. Özellikle 2015’ten 2025 yılına kadarki savaş, Kürdistan tarihinin en uzun, en yoğun ve en büyük çatışmaların yaşandığı dönem olarak tanımlanabilir. Bu dönemde PKK, HPG gerilla güçleriyle büyük bir direniş gerçekleştirdi. Hâlâ, kongremizi gerçekleştirdiğimiz bu süreçte yoğun saldırılar var. Yoğun saldırılar altında gerçekleştirdiğimiz kongremizle, mücadelemizi yeni yöntemlerle sürdürme kararlılığımızı ve Önder Apo’ya olan tam bağlılığımızı ortaya koyduk.
Paradigma değişimini, bundan önceki değişim süreçlerinde gerçekleştirmeye çalıştık; şimdi bunu net bir sonuca ulaştırmak istiyoruz. Somut mücadele yöntemi olarak demokratik siyaseti önümüze koyduk; bundan sonraki mücadele yöntemimiz bu şekilde şekillenecektir. Bizim için en önemli konu, Önder Apo’nun özgürlüğü ve bizzat fiili öncülüğü ekseninde, önümüzdeki dönem mücadelesini başarıyla yürütmektir.
Behzat Çarçel: Başta bu kongreyi hazır hale getiren, bütün yaşamını ve mücadele pratiğin emeğini en zor koşullarda halkın, devrimin, demokrasi ve sosyalizmin hizmetine koyan Önder Apo’yu saygıyla selamlıyorum. Fuat arkadaş ve Rıza arkadaş şahsında -ki bu kongrede ilan edildiler- şehitlerimizi saygı ve sevgiyle anıyor, anılarına bağlılığımızı yeniliyoruz.
Çok tarihi bir süreç tabi. Tarihi olduğu kadar mücadele tarihimizin 52 yıllık sürecinin bütününü, insan göz önüne aldığında; bir taraftan direnişle, kahramanlıklarla yaşananlar ve bir taraftan esas aldığımız PKK gerçekliğini, sadece bir partiden ibaret olarak ele almamak gerekiyor. O açıdan PKK’nin 12. Kongresi, bir sürecin kapanması yeni bir sürecin başlatılması olarak değerlendirilebilir.
Elbette PKK’nin feshi olarak değerlendiriliyor ya da silahlı mücadele yönteminin durdurulması olarak tartışılıyor; sonuçta bunlar süreçseldir. Bu açıdan silahlı mücadele yöntemi başta da çok fazla anlayış olarak, paradigma olarak yaklaşım olarak Apocu geleneğin tercih ettiği bir yöntem değildi, ama karşısında muazzam bir kapitalist modernite gücü bir faşist ulus-devletçi Kemalist katı yapı vardı. Ayrıca dünyada gelişen ulusal kurtuluş mücadeleleri vardı; bir bütünen bu 52 yıllık süreç içerisinde benimsediği; taktik ve stratejik olarak belirlediği bu oranda mücadele etti, büyük emekler yarattı muazzam bir misyon yarattı. Önderliğin deyimiyle, PKK misyonunu 92’lerde tamamladı, fakat konjonktür durumu, uluslararası siyaset durumu, kapitalist modernitenin her türlü yönelimi ulus devletçi yapıların katı değişmeyen yanları geri geleneksel yapılara karşı, PKK çok zorlu bir mücadele verdi.
Ancak savaşta dahi muazzam bir devrim birikimi yarattı, insan yarattı. Doğru yoldaşlık nasıl olur, yoldaşça nasıl yaşanır? Nasıl birlikte kardeşlik, eşitlik, demokrasi özgürlük ilkelerine bağlı kalınır, onları ortaya çıkardı. Büyük bir devrimsel, toplumsal yapıyı yarattı. 52 yıl önceki Kürdistan, Ortadoğu gerçekliği, dünya gerçekliği aynı değil, ama en temel değişim dinamiği Önder Apo öncülüğündeki PKK gerçekliğiydi. Bunları yarattı.
Sadece bir katılımcı olarak da bu konuda somut olarak şunu söyleyebilirim; büyük bir motivasyon, bir kararlılık söz konusu. Ayrıca kongrenin kendi içerisinde de gerçekten bütün arkadaşlar büyük bir birlik, irade gücü olarak Önderliğin kararlarına hem bağlı kaldıklarını hem bundan sonra da Önderliğin her açıdan Apocu geleneğin militanları, kadroları olacağı, kararlılık ve iddiası vücut buldu.
Elbette neden bu değişimi geç yaptık? Onu çok tartıştık, sorguladık, eleştiri yaptık, özeleştiri verdik. Bundan sonraki süreçte geçmişimizi her açıdan eleştiri özeleştiriye tabi tutacak, kendi kendisini yenileyecek değişime gireceğiz. Özcesi şunu söyleyeyim, kendimiz olmayı, Önderliğe doğru katılım yapmayı, Önderlikle birlikte mücadeleyi esas alan bir tartışma diyalektiği söz konusu. Tabii bunlar kongre kararlarına da dönüştü, hala da devam ediyor, bunları somutlaştırıyoruz o açıdan, somutta da arkadaşların katılımı morali, motivasyonu özellikle de uzun yılların tecrit ve izolasyonundan sonra Önderlikle olan ilişki, büyük bir moral motivasyon yaratmıştır. Bunları gözlemledim tabii ki çok ayrıntılı duygular da anlatılabilir ama özet olarak bunları belirtebilirim.
Cemal Amed: Önder Apo’nun 52 yıl bir ay on günü bulan çıkışı ve onun son 48 yılı da PKK tarzındaki mücadeleyle bir halkın yeniden tarih sahnesine çıkışını ifade eder. Bir tarihsel gerçekliği sonlandırıp yeni bir mücadele sürecine başlamak; elbette ki halkımız, bölge hakları, gençlik, kadın, emekçiler ve tüm insanlık için taşıdığı anlam itibarıyla son derece özgün ve önemli bir toplantı sürecini ifade ediyordu. Yani PKK 12. Kongresi, son derece tarihsel bir süreçte gerçekleşti. Önder Apo’nun 27 Şubat’ta okunan “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ile başlayan sürecin kendisi tarihsel bir süreci ifade ediyor hem halkımız açısından hem bölge ezilen halkları açısından. Bu açıdan bu toplantımız PKK’nin 12. Kongresi, PKK’nin birinci kongresi gibi tarihi anlamı çok derin olan bir kongre olmuştur. Önder Apo bunu, 52 yıllık mücadelesinin tamamlanıp yeni bir mücadele sürecinin başlamasını; “her tarihsel olay ve olgu olguda olduğu gibi, her çalışmanın bir sonu ve bir başlangıcı olduğu” tarzında ifade etmişti.
Hem bir son hem de yeni bir başlangıç; işte bu Apocu tarzda yürüyen özgürlük mücadelesinin Önderlik gerçekliğimizin bir özgünlüğünü ifade ediyor. Önder Apo’nun Savunmalarda çözümlediği sürekli akışkan olmak, katılaşmamak ve iktidarlaşmamak durumunu yaşıyoruz. Toplum ve halk üzerinde iktidar ve egemenlik üretmemek, Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nde şekillendirdiği kadın özgürlük çizgisini bölge halklarının ve ezilen insanlığın kurtuluş çizgisi haline getirmek, kongrenin en temel düşünsel kaynağı olmuştur. Bu Önderlik gerçekliğinin 52 yıllık mücadele üzerinden yeni bir mücadele sürecine başlangıç yapmak, gerçekten de böylesine sürekli özgürlük için mücadele etmeyi esas almak, Önder Apo’da gerçekleşen özgürlük düşüncesinin derinliğini göstermektedir. Önder Apo etrafında kenetlenerek yeni bir sürece başlamanın iddiası, kararlılığı, coşkusu kongreye katılan bütün arkadaşlar da açığa çıkan temel husus oluyordu. PKK tarzındaki, mücadeleyi sonlandırıp yeni bir mücadele sürecini başlatmak bir duygusallık yaratsa da Önderliğin tarihsel çıkışının yeni bir sosyalist anlayışla bütün insanlığı kapsayacak olması tarihi önemdedir. Elbette bu büyük bir sorumluluk, duygu, coşku, moral ve kararlaşmayı da açığa çıkardı. 52 yıllık mücadele tarihini daha da büyük, daha görkemli, insanlığın genelini de kapsayan bir başlangıç haline getirebilmek, kongremizin esasını oluşturuyor. Bu, kongreye katılan bütün arkadaşların da duygusunu ruhunu ifade ediyor.
Kongremizde Heval Fuat ve Heval Rıza’nın şahadet ilanları gerçekleştirildi. Her iki arkadaş şahsında büyük özgürlük mücadelemizin kahraman şehitlerini anmak, şehitlerimize bağlı kalarak bu 52 yıllık süreci daha yeni bir mücadele süreci ile taçlandırdırmak, yine kongremizin en temel ruhunu, havasını, kararlaşması oldu.
Yine Önderlik çizgisinde, düşmanın tüm baskı ve zulmüne karşı bir milim geriye adım atmayan Kürdistan halkına karşı sorumluluk ve görevlerimizin sürdüğü gerçeği dile geldi. Kürdistan halkına olan borcumuzu, daha kapsamlı demokratik toplum inşasıyla yerine getirmek de yine kongremizin temel çizgisini, temel kararlaşmasını oluşturuyor. Böylesi tarihi bir süreci yaşamanın onuru kadar, bunun büyük sorumluluğunu da bütün arkadaşlar olarak yaşıyoruz.