Adı ve soyadı: Hatice ASPAR
Kod adı: Şilan YILMAZ
Doğum yeri ve tarihi: Tetwan, 1978
Mücadeleye katılım tarihi: 1996, İstanbul
Şehadet tarihi ve yeri: 26 Ağustos 2008, Motkî
Şilan yoldaş Tatvanlıdır. Küçük yaşta partiyi tanır. Daha çocukluk yıllarında yaşadığı alanda gerçekleşen Gurbet Aydın yoldaşın şehadeti, alan halkının üzerinde etki yaptığı gibi Şilan yoldaşı da çok etkiler. Kürt kadınının timsali ve kılavuzu olarak her genç Kürt kızının Şehit Mızgin gibi olma sevdası Şilan yoldaşta da belirgin bir hale gelir. Bir kadın gerilla olarak dağda, hem gerilla hem sanatçı hem de bir kadın özgürlük savaşçısı olmak her Kürt kızının yeni rüyasıydı. 5 bin yıllık kölelik zincirini boynunda taşıyan bir gerçeklikten çıkmanın verdiği tutkuyla dağın her yamacına, her vadisine nakşedilmiş bir özgürlük şarkısını haykırmak, en fazla da kadına yakışırdı. İşte Mızgin yoldaş, Kürt kadını şahsında bu gerçekliğin sembolü durumundaydı. Onun ardından giden özgürlük savaşçıları olarak genç Kürt kızları, aynı yolda ilerleyecek, aynı şarkıyı seslendireceklerdi. Şilan yoldaşın kendi besteleyip, kendisi söylediği şarkı da bu anlama gelmektedir. “Dayê ez li çîya gerîlame” belki de bu hikayenin manifestosu, dile gelişi olmaktadır.
Şilan yoldaş genç yaşta gerilla saflarına katılır. Ağırlıklı Behdinan alanında kalır. Gerilla yaşamında ilkin zorlansa da, gerilla yaşamına adapte olmak için büyük bir çaba sarf eder. Geri çekilme kararına kadar bu alanda kaldıktan sonra, Özel kuvvetlere geçerek, örgüte sunmuş olduğu öneriyi gerçekleştirmek için kendini eğitmeye çalışır. Şilan yoldaş ile belli bir zaman sonra bu alanda karşılaştık.
Şilan yoldaş ile Tatvan’da 1 yıl birlikte kaldık. 2002’de de birlikte olabilme imkanı yakaladık. Örnek alınacak özellikleri vardı. 1998 yılında düşmanın attığı bir havan parçası nedeniyle yüzünden yara almıştı. Yaşanılan uluslararası komplo ile birlikte Şilan yoldaş, fedai eylem önerisi yaparak fedai gruplarına katılır. Bu eylemle Önderliğe olan bağlılığını ifade etmek ister. Bir süre Metina alanında bulunan fedai birliklerde kalır. Daha sonra Gare alanında yine birlikte kaldık. Şilan yoldaşı ilk gördüğünüzde sizde yarattığı izlenim sert bir mizaçtı. İnsan bu yargıdan kaynaklı ona yanaşmakta zorlanıyordu. Duruşunda çok fazla ciddiydi; fakat yoldaşlığı ve özellikle kadın yoldaşları ile olan ilişkisi çok sıcaktı, paylaşımcıydı. Onun bu yanı tüm yoldaşları üzerinde etki yaratıyordu. O dönemde o hedefine kilitlenmişti, tek amacı vardı, o da fedai eylemi yapmaktı.
Şilan yoldaşın duruşu kendi kişiliğini analiz etmiş, kendi gerçeğini bilince çıkarmış ermiş bir insanın yaşam içindeki duruşunu andırıyordu. Kişiliğinde çok büyük bir inanç vardı.
Büyük bir gücü taşıyordu kişiliğinde. Duruşunda çok radikaldi. Bunu sözlerinde de yansıtıyordu: “Kişi ilk önce kendi kişiliğinde fedai eylemini yapmalı, daha sonra çevre ve en son düşmana karşı yapmalıdır ya da kendi kişiliğinde nefs savaşı vermelidir” diyordu. Yaşamında program sahibiydi. Kendi cinsi ile de mücadele içindeydi. Yanlış anlayışları olan bir kişinin ona yanaşması mümkün değildi. Bir arkadaşa bir şeyi öğretmek için saatlerini veriyordu. Büyük arayışlar içindeydi. Her yönlü kişiliğini geliştirmek istiyordu. Çevresindeki yoldaşlarla bu yoğunlaşmasını paylaşıyordu. Yeni arkadaşlara mütevazıca kendi tecrübelerini aktarıyordu. Yaşamda cesaret sahibiydi.
Kuzey’e gittiği zaman kararlılığı ve duruşu çok güçlüydü. Gerilla ve PKK’nin yaşamını çok severdi. Kendi sesinin güzelliğinde bunu ifade ederdi. Şarkılarında da hissedilirdi ki, o hangi yaşamın ve kültürün bir parçasıdır, adeta binlerce yılık derinlerden gelen kültür, sesinde dile gelirdi. Zamanını asla boşa harcamazdı. Yaşamını dolduracak şeyleri bulmada çok yetenekliydi. İleriki zamanlarda birçok büyük sorumluluğu alabilecek bir potansiyel taşımaktaydı. Duygularda örgütlüydü. Ülkesini, yoldaşlarını ve yaşamı sevdiği kadar düşmana karşı ökesi büyüktü.
Şehadeti bize çok ağır geldi. Başlarda kabul edemiyorduk. Fiziki olarak aramızdan ayrılmıştı, fakat kişiliğiyle, duruşuyla, anıları ve güzel Kürdistani sesiyle o hep bizimle yaşamaktadır. Şilan yoldaşın yazıları elimize geçip okuma imkanı bulduğumuzda, yaşam içinde nasıl bu kadar net olduğunu daha iyi anlayabilmiştik.
Anısı mücadelemizde sürekli yaşayacaktır.
Mücadele arkadaşları
AMEDİN ÜÇ ASİ ÇİÇEĞİNE
Amede sevdalı
Üç yeminli yürek,
Hayalleri Özgür Ülkeye,
Birde Güneş’e
Her yeni doğan gün gibi
İçimizi ısıtan,
Üç gül yürek
Amed’e ulaşamadan,
Toprağına basamadan,
Umutlu yolculuğun
Son günlerinde,
Üç kahraman
Mutki’nin kucağında,
Bir bahçe olur
Kanayan yarada,
Çiçek açmak gibi
Zor olanı Yaşamak
Amed’in sizi göremediği gibi ;
Üç gül yüzlü intikam savaşçısını
Bağrına basamadın Amed;
Senin için,
Umutla yolculanırken
Geriye iddiaları kaldı,
Melek saflığındaki
Şilan’ın sesi kaldı,
Yaşama tutkuyla
Bağlı olan,
Her yanı
Andok’un gülüşüyle saklı,
Koca bir dağ kaldı,
İçindeki hasreti dindiremeyen
Her gün kavuşmak umuduyla,
Umuda umut yükleyen,
Can yoldaşımın
Adı kalır,
Savaş tanrıçası diye;
Bilge insanın bahçesinde
Üç gül yürek filizlenir
Şilan, Savuşka , Andok diye!
Her gidişin ardından yaptığımız gibi, her seferinde kalanlara bu acılara alışmak ve bu acıları göğüslemek dışında başka bir şey kalmıyor; ama inan ki yoldaş, senin ayrılığına alışmak o kadar zor ki… Özgürlüğün ve yoldaşlığın simgesi Şilan… Seni anlatmak, seni yaşamak ve seni kağıda dökmek ne kadar zor bir bilsen. Yoldaşlığın ne kadar da güzel ve anlamlıydı. Hatırlıyor musun? Birlikte yaptığımız gece yürüyüşlerini ve gecenin tenha karanlığında yıldızların o sınırsız çekiciliğine daldığımız zamanları. Sen yaşarken böyleydin ve giderken de öyle gittin.
Dağların sınır tanımayan heybetinde büyüdün. Dağlar gibi asi, dağlar gibi hırçındın. Atik ve heyecan dolu dağların ceylanı, Şilanım. Savaşın tüm acımasızlığına rağmen savaşın içinde kendi emeğinle büyüdün ve büyük bir komutan oldun. Bu savaşa katılırken daha 16 yaşındaydın. Senin yaşıtların sokaklarda oyun oynarken sen savaştın. İşte senin farkın da buydu. Emekçi Kürt kızı seni yüreklerimize nakşettik, yürekli ve cesur gerillam! Büyüdün, güçlendin ve bir savaş komutanı oldun. Yoldaşlığa sonsuz bir sevgi ile bağlı, kendinden çok yoldaşlarını düşünen insan. Sevgi dolu olduğun için seviliyordun, seninde tek anlamın bu değil miydi? Alışmadık bu ayrılıklara ve alışmak da istemiyoruz. Alışmak ölümdür, alışmak ihanettir ve alışmak kendine ters düşmek ve kendini kaybetmektir. Bunun içindir ki, bizde alışamadık senin yokluğuna. Asla da alışmayacağız. Tarih bile alışamadı bu ayrılıklara, bizler nasıl alışalım. Yaşadığın zorlanmalara rağmen güçlendin ve kendini büyüttün, bizim yaşamımızın tek farkı bu işte. Biz hayatı yaşayarak öğreniyoruz ve biz hayatı yaşayarak savunan insanlarız. Yaşadığımız acılar ne kadar zor olsa da, bu bizi daha bir güçlendiriyor. Hiç okul okumamış olmana rağmen sen kendini çok geliştirmiştin ve okumayı örgütte öğrenmiştin.
Evet, okumaya sevdalı bir insandın Şilan yoldaş. Bir şair gibi duygu yüklü, çok zeki, kendine has bir kişilik yapısına sahiptin. Dağlarda bir şair olmak en büyük hayalindi; ama yarım kaldı bu hayalin ve yarım kalan hayallerini tamamlamak şimdi bizlere düşüyor. Evet, Şilan sen anlatır ben yazardım. Şimdi hem yazıp hem de anlatmak yalnızca bana kaldı. Bunun içindir ya acılıdır yüreğim. Seni hem anlatıp hem yazmak ne zor bir bilsen.
Büyük bir hayalin yarattığı tutkuyla yol aldın Garzan dağlarına. Bu bir sevda yürüyüşüydü ve hiçbir zaman sonu gelmeyecek bu tutkunun sevdalısıydın sen. Söz vermiştik birbirimize, Garzan dağlarında buluşacaktık. Sen Garzan dağlarına kavuştun; tutkuna, sevdana eriştin; ama ben sana ve senin sevdana yetişemedim yoldaş. Anlamın, sevginin büyük arayışçısı, Botan’a gönül vermiş niceler gibi sen de anlamında yaşadın o güzellikleri. Verdiğin son nefese kadar o toprağa bağlı kaldın. Baharın o insanı yüreklendiren sıcaklığında, hiç beklemediğim bir anda senin artık aramızda olmayacağını öğrendim.
Güzel gerillam Şilan, artık aramızda değilsin. Evet ardında bir yarımlık bıraktın, bizler hiç alışmadık yaşanan bu acımasız savaş gerçekliğine, genç ve yürekli gerilla. Bilirim sen de hiç alışık değildin. Gerçekliklerin çok acımasız yaşandığı bir zaman dilimiyle karşı karşıya kaldık yoldaş, bunlara yabancı değildin sen de. Savaşın tüm acımasız gerçekliğini yaşamıştın. Kendini ve anlamını orada buldun ve orada sevdin bu hayatı. Kendi yaşam anlamına kök saldın Şilan. Şimdi o dağlarla bir bütün oldun. Şimdi bir ırmağın yanında oturmuş, suyla senin yalnızlığını paylaşıyorum. Seni anıyor ve seni anlatıyorum bu akan suya. Ne güzel ve yalın bir akışı var. Senin suretini görüyorum bu akan ırmakta. Özgürlüğün simgesi o güzel gülüşlerin yansıyor bu dağlara. Dağlar seninle mutlu oluyor, seninle anlam kazanıyor.
Mücadele arkadaşları
Bir ressama sevdalandım
Resimlerinde çığlığı çizen
Bir de şairin biri girdi hayatıma
Tarihi satırlara gizleyen
Kimseler anlamadı
Kimdi ressam
Şair kimdi
Biri resmi severdi, biri de şiiri
Ben her ikisini birden sevdim
Şilan Yılmaz