Düşünün Kürdistan öyle bir ülkedir ki, insanlık varlığını onda bulmuş, cennet onda bedenleşmiş. Tarihsel süreç içerisinde herkes ona sahip olmak için en gözü kara savaşları (bugüne kadar) göze almıştır. Ancak arzulanan bu güzellikler son yüzyıllarda halkı ile birlikte hor görülmüş ve tarihten silinmek istenmiştir.
Kürt halkı, TC egemenliğinin kültürel soykırım, asimile politikaları ile kendisi olmaktan çıkarılarak yok oluş gerçekleştirilmek istenmiştir. 20. yüzyılda yaşam, Kürtler açısından bir kabusa dönmüştür. Kürtlerin kendileri de yok olmakla sonuçlanan kadere razı gelmişlerdir. Çünkü tüm özgürlük direnişleri kanla bastırılmış, Kürtlük yasak bir olgu haline gelmişti. Kürtler dışında tüm dünya bu yasağı desteklemiş, ellerinden geleni arkalarına koymamışlardı. Yasaklanmış, yalnız bırakılmış bir ülkenin halkı bu gerçekliği kabullendiği bir dönemde Önder Apo’nun çıkışı, Kürtleri yaşanan kabustan kurtarmıştır.
Önder Apo’nun Kürtleri özgürlüğe açılan mücadele yolunda, diriltmesi, ilerletmesi, Önderlik ve Kürt halkı arasında bütünleşmiş bir anlam gerçekliğinin oluşmasına yol açmıştır. Bir halk bir bireyde, bir birey tarihte anlama kavuşmuştur. Bu gerçeklik kendiliğinden gelişmemiştir. Bunu yaratan koşullar ve nedenler vardır. Halk olarak Kürtlerin son yüzyılda yaşadıklarına baktığımızda bu daha iyi anlaşılır. Kürt toplumsallığının parçalandığı, çılgınca kendinden bir kaçışın yaşandığı bir dönemde Urfa’nın kadim toprakları halk için birinci Önderliksel doğuşa analık etmiştir. Önder Apo daha çocukken, yüreği ve beyni ile binyılların gelenekselleşmiş geriliklerine meydan okuyacak kadar büyük ve cesaretlidir. İlk isyanını 7 yaşında aileye karşı geliştiriyor. Parçalanmış, özgürlüğe hizmet etmeyen toplum ilişkilerini anne, baba ve tüm köy toplumunu karşısına alarak, var olan teslimiyetçi realiteye karşı mücadele, yeni bir toplumsallığı geliştirme çabası keskindir.
Hiçbir zaman vazgeçmeyeceği özgürlük ilkelerini çocukluğunda geliştirmiştir. Bunu “çocukluk hayallerime hiçbir zaman ihanet etmedim” sözleri ile ifadelendirmektedir. Bu isyan, cinsiyetçi toplumun geleneksel, teslimiyetçi zihniyetinden dolayı ilk başlarda toplum tarafından anlaşılmamıştır. Ancak kendi tarihi boyunca özgürlük arayışında ısrar etmiş, Kürtler ve insanlık için zamana bahşettiği büyük tarihsel gelişmeler ile bu geri zihniyet aşılmıştır.
Önderliğin üniversite yıllarında devrimci düşüncelerle tanışması, onun önünde yeni bir yol açmıştır. Kürt halkında derinleşen asimilasyon ve soykırım politikalarının her geçen gün sonuç alması, devrimci mücadelede ısrarlı bir yürüyüşü zorunlu kılmıştır. Kendi gerçeğinden kaçışın onursuzluk olduğunun derin bilinci ile özgür insan olma, her gün varlığı soykırım ve işkencelerde bitirilen halkın öncüsü olma, bu halkı kendi hakikatine, özgürlüğüne kavuşturmayı kendisi için tarihi bir görev bilmiştir. Bu nedenle Reber Apo bir grup önder kadro ile o dönem koşullarında çılgınlık olarak değerlendirilen bir örgütlenmeyi, Kürdistan kurtuluş devrimini gerçekleştirecek olan PKK’yi kurmuştur.
Güçlü özgürlük inancı ve umudundan başka bir şeyi olmayan bu yürekli devrimciler tarihte iz bırakacaklardı. Çünkü Önder Apo iki elin parmak sayısını aşmayacak kadar küçük olan bu grupla bir nehrin coşkulu akışında milyonların özgürlük denizinde varlık kazanmasına yol açacak ikinci bir doğuşu gerçekleştirecektir. Önder Apo çoğu zaman ifadelendirdiği gibi iğne ile kuyu kazarcasına PKK ve onun amansız mücadelesi ile Kürt halkı için özgürlük değerlerini yaratmıştır. Kendi gerçekliğinden, kültüründen, varlığından kaçan, kaderine razı gelen bir gerçeklikten özgürlükte ısrar eden, savaşan, militan bir halk gerçekliği ortaya çıkartmıştır. Rêber Apo ulusal diriliş devrimi ile Kürtleri tarihsel özü ile buluşturarak, özgürlükte ısrar eden militan kişiliği, kültür ve ahlakı canlandırmıştır. Parçalanan toplumsallıktan kendini kurtararak örgütlenen parti, gerilla savaşı ile Kürt ulusal birliğini ruhta, düşüncede tüm sınırları yıkarak Kürdistan ve dünya da özgürleşen Kürt toplumsallığına tüm kapılarını açmıştır.
Yeni özgür Kürtlüğün doğuşu, özgürleşen kadınla birlikte gerçekleşmiştir. Özgür toplumun özgürleşen kadın gerçeğinden yaratılacağı felsefesi ve mücadelesi ile tarihte tüm benliği, belleği silinen, ruhsal, beyinsel, fiziksel anlamda köleleştirilen kadından özgürleşen, tanrıçalaşan kadın gerçekliği Saralar, Beritanlar, Zilanlar ve nice özgür kadın gerçeğinin mücadelesi ile yaratılmıştır. Kürt halkı için gerçekleştirdiği peş peşe devrimden sonra tüm Kürtlerin Önder Apo’da kendilerini bularak büyük bir sahiplenmeyi, izinde yürümeyi varlıklarının temel gerekçesi yapmaları, evrensel bir hakikati ifade eder. Bin yıllardır özgürlüğe hasret bir halka özgürlük yolunu gösteren, özgürlüğün tohumlarını, Kürdistan topraklarında eken bir Önderden vazgeçilmeyeceği anlaşılırdır.
Ancak Kürdistan üzerinde bu kadar hain emelleri olan hegemonik güçler bu gelişmeleri hiçbir zaman benimsememişlerdir. Ortadoğu üzerindeki amaçlarını gerçekleştirmek için Önderliğimize saldırılarını süreklileştirmişlerdir. Bu hain komployla, insanlığın ahlaki değerlerine sığmayan, Mezopotamya kültüründe olmayan dostluğa ihaneti ile Önderliğimiz esir alınmıştır. Sorunu yaratan ve süreklileştiren Avrupa Önderliğimize “gelin Kürt sorununu çözelim” diye davet ettikten sonra arkasından da ihanet ederek esaretini gerçekleştirdiler. Yapılanın insanlığın manevi değerleri ile bağdaşan bir yanı yoktu. Çünkü kapitalist modernitenin çıkar hesaplarının, oyunlarının faturası bir halka çıkartılmak isteniyordu. Önder Apo bu yaşanılanlara rağmen içinde yaşadığı sistemi ve onun sorun yaratan karakterini çözme, ona karşı bir çözüm arayışını geliştirmiştir. Hem tarih, sistem, evren, doğa vb birçok konuda derin yoğunlaşmayı yaşayarak düşüncede rafine düzeyi yakalayarak başta Kürtler olmak üzere tüm Ortadoğu ve tüm insanlık için yeni düşünceler geliştirmiştir. Özellikle kapitalist modernitenin komplocu ikiyüzlülerinin, her fırsat bulduklarında yeni hamlelerle komplodan sonuç almak için geliştirdikleri hamlelere karşı, bir insanın hayal bile edemeyeceği kadar ağır tecrit koşullarında büyük bir direniş ve yoğunlaşmayı gerçekleştirmiştir. Gerçekleşen bu yeni süreci yeni bir Önderliksel doğuşa hazırlamıştır.
Önder Apo İmralı süreci ile tüm mücadele süreçleri boyunca yaşanan yetersizlikler üzerinde yoğunlaştı. Kürt özgürlük mücadelesinin devlet eksenli çözüm stratejilerinin analizini yaptı. Yaşanan tüm doğa ve toplum sorunlarının devletli uygarlığı gelişimi ve onun zihniyetinden kaynaklandığını ortaya koydu. Devletin özgürlük ve demokrasi getirmediği gibi tersi bir pozisyonu olduğunu tarihsel olarak ortaya koydu. Bu nedenle Kürt sorunun çözümünde yaşanan tıkanmanın özeleştirisini demokratik ulus çözümü ile çağın karakterine uygun bir özgürlük anlayışını geliştirerek vermiştir. “Hiyerarşik devletçi sınıf uygarlığından kopmak en büyük özeleştiridir. Bunu başaracağıma inanıyorum. İnsanlığın çocukluğuna, emekçilerin, halkların unutturulmuş tarihine, kadınların, çocukların ve ihtiyarların ütopyalarındaki özgür eşit dünyalarına katılmayı, başarıyı orada sağlamayı daha çok istiyorum.” Düşüncede büyük bir adım atarak zihniyet devrimini gerçekleştirdi. Sadece Kürt halkı için değil, tüm insanlık için geçerli ve uygulanmasının modernitenin devasalaştırdığı sorunlara çözüm olacak yeni bir paradigma geliştirdi. Böylece demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü toplum paradigması ile üçüncü Önderliksel doğuş gerçekleştirildi.
Bu yeni paradigma ile mücadele stratejisinin değişmesi temelinde PKK’de yeniden bir yapılanma ve genişlemeye gidildi. KCK sistemi ile demokratik ulus modelinin demokratik yapısı geliştirildi. Bu şekli ile tüm dünyada yaşanan ulus devlet krizi ve onun kanserolojik sorunlarının aşılması için demokratik ulus seçeneği tüm insanlık için bir kurtuluş umudu yaratmıştır.
Önder Apo’nun İmralı süreci ile gerçekleştirdiği üçüncü Önderliksel doğuş, onun perspektifi tüm insanlık için hayati bir önem taşımaktadır. Bu anlamıyla Önder Apo’nun evrenselleşen ideolojisi ile evrensel bir kişilik, tarihi bir kişiliğe ulaşmış bulunmaktadır. Kürtler Önder Apo’yu kendileri için varlık gerekçesi olduğunu her fırsatta dile getirmiş ve bunun aktif militan fedai duruşunu sergilemişlerdir. Bugün Türkiye ve dünyada birçok kesimin bu gerçeği fark ettiği ve kabullendiği Kürt sorununun çözümü için Önderlikle diyalog görüşmeleri bu gerçeği ifade etmektedir.
Önder Apo’nun evren, doğa, tüm genel bilimlere ilişkin görüşleri evrenseldir. Dünya insanlığına kattığı, katacağı çok değerli, tarihi düşünceler geliştirdi. Ahlaki ve bilimsel kişiliği olan herkes bu gerçeği itiraf etmektedir. O nedenle Önder Apo’nun özgürlüğü, tüm Kürtler ve demokratik insanlığın tarihi bir görevidir. Çünkü Önder Apo’ya sahip çıkmak insanlığa sahip çıkmak, tüm doğa değerlerine sahip çıkmak, hakka ve adalete sahip çıkmaktır. Önder Apo’ya sahip çıkmak, demokratik modernitenin tüm değerlerine sahip çıkmak demektir. Bunun için de başka bir dünya mümkün. O da tüm insanlığın, doğanın barış ve refah içindeki birlikteliğini yaratma mücadelesi veren insanlara karşı görevlerimizi yerine getirmekle başlar. O zaman yeni ve yaşanacak bir dünya için bir adım daha atılmış olacaktır.