PKK’nin 12. Kongresi mücadele tarihimizde bir zirve olarak başarılı bir şekilde sonuçlandı. Bu Kongre Önder Apo’nun emeği, çabası ve çağrısı üzerine gerçekleşti. Bunun için bir kez daha tüm delegeler adına Önder Apo’yu selamlıyoruz. Kongre 3 gün sürdü fakat daha öncesinden arkadaşlar iki hafta boyunca üzerine yoğunlaştı. Böylesi bir dönemde sürece ilişkin Önder Apo’nun bütün perspektifleri arkadaşlar tarafından okundu ve yeterli bir yoğunlaşma düzeyi oluştu. Kongre’de hem Önder Apo’nun perspektifleri derinleşme yarattı hem de İmralı zindanındaki arkadaşların yazdığı mektuplar mevcut derinliği perçinledi. Yine PKK Merkez Komitesi’nin yolladığı rapor bir perspektif olarak sunuldu. Bütün bunlar Kongremizin Önder Apo çizgisinde zengin bir yoğunlaşma, derinlik ve tartışma düzeyinin gelişmesine yol açtı. Bu temelde yapılan tartışmalar yeterli ve açıktı. Evet, çok farklı görüşler vardı ki bu demokratik bir topluluğun doğasında vardır. Ancak netlik de vardı. Bu açıdan başarılı sonuçlandı.
Teknik üzeri aldığımız bilgilere göre Qendîl alanında gerçekleştirilen diğer Kongre aynı şekilde başarılı bir şekilde devam etmekte. Tam olarak sonuçlanıp sonuçlanmadığına dair haber alamadık fakat başarılı geçiyor. Bu arada belirtmemiz gerekir ki bu Kongre, sürecin ihtiyaçlarına cevap olması için Önder Apo’nun isteği üzerine kendi imkânlarımızla gerçekleştirildi. Aslında Kongre için uygun koşullar oluşturulmadı. Biz devletin saldırıları altında bu Kongreyi yapıyoruz. Bu nedenle güvenlik tedbirlerini kendimiz aldık. Arkadaşlar da biliyor, gizlilik temelinde tüm alanlardan arkadaşlar grup grup bu alana gelerek toplandılar. Toplamda burada 131 delegenin katılımıyla Kongre gerçekleştirildi.
Fesih Kongresi ve fesih kararına ilişkin çok şey söylenebilir fakat burada buna gerek yok. Diyebiliriz ki PKK’nin feshedilmesi kararı -ki PKK halkımızın ve sempatizanlarımızın kalbinde taht kurdu, özel bir yeri var ve tüm arkadaşlar için de böyledir- kolay bir şey değil. Öncelikle irade istemekte. Önder Apo bu iradeyi ortaya koydu. Kongre de tartışmaları ve duruşuyla iradesini gösterdi. Önder Apo’nun kararlılığı ve iradesini onayladı, böylece fesih kararı resmileşti. Neden böyle bir Kongre yapıldı ve fesih kararı alındı? Bu konuya ilişkin Önder Apo geniş bir biçimde gerekçeleri dile getirdi. Kongre belgelerinde mevcuttur. Neden böyle bir karar alındığının sebebi vardır. Kürt halkının özgürlük mücadelesi için bu karar gereklidir. Neden gereklidir? Belgelerde geniş şekilde izah edilmiştir. Yine silahlı mücadele stratejisinin sonlandırılması kararı da kolay değildi. Özellikle bizim için, burada bulunan ve dışarıdan gelen bazı arkadaşlar için öyle. Arkadaşların çoğunluğu askeri çalışmalarda yer almakta, komutanlık görevi yapmakta ve bu savaşı yürütmekte. Bazı arkadaşlar konuştu, sıcak savaş ortamından gelmekteler. Topluluğumuzun böyle bir gerçekliği var, bu nedenle bu kararı almak bizim için kolay değildi. Çünkü biz HPG ve YJA-Star olarak HRK ve ARGK geleneğinden gelmekteyiz. 41 yıllık bir tarihimiz var. Bu tarih bizim için kolay geçmedi. Bedeli kan ve emekle ödenen bir süreç oldu. Bu tarih, Kürdistan halkının tarihine altın harflerle yazılmış ve kanla bezenmiştir. Destansı bir savaş ve direniş yaşandı. Biz bu savaşta şimdiye kadar 35 bin savaşçı-kadro ve milis yitirdik. 10 bin kişi civarında yurtseveri yitirdik. Toplamda 45-50 bin şehidimiz var. Bunlardan 89 arkadaş PKK Merkez Komite üyesidir. Yani PKK yönetimiyle birlikte en önde yürümüş ve savaşmıştır. Bu savaş bu şekilde sürdürülmüştür. Biz bu kahraman şehitleri bir kez daha saygıyla anıyoruz. Onlar her zaman bizim öncülerimiz olacak. Şehitlerimiz bu hareketin başının tacıdır, bu hareket şehitler hareketidir. PKK şehitler partisidir, şimdi feshedildi fakat kalan arkadaşlar yani Apocu Hareket şehitler hareketidir.
Biz bütün bu şehitleri ilk şehitler Haki Karer, Mazlum Doğan, Kemal Pir, Hayri Durmuş, Egîd, Erdal, Bedran, Azîme, Bêrîvan, Bêrîtan ve Havva yoldaşlar şahsında anıyoruz. Yine Cuma Bilîkî, Cemal Amed, Kemal Spêrtî, Rojhat Bluzerî, Xelîl Dêrîk, Zelal Botan, Zîlan, Dîlan Dêrîk, Adil, Nûda, Erdal (Engin Sincer), Reşit, Rojîn, Rüstem, Çiçek, Alîşêr yoldaşlar şahsında o dönemin şehitlerini anıyoruz. Gelhat, Arîn, Fazil, Xebat, Simko Rojhilat arkadaşlar şahsında onların dönemindeki kahraman şehitleri anıyoruz. Son on yılın şehitlerinin hepsini Çiyager, Xebatkar, Zeryan, Azad Siser, Berçem Cîlo, Delal Amed, Doğan Zinar, Atakan Mahir, Çiçek Botan, Egid Civyan, Leyla Amed, Yılmaz Dersim, Çetin Siverek, Zîn Cizre, Welat Herinki, Sidar Serhat, İsa Serhat, Botan Hakkari, Soro Merdîn, Medya, Cuma Merdîn, Gulçiya, Axîn, Dilgeş, Qasim Engin, Rûbar Dîcle, Sarı Sinan (başlangıçtan bu yana militan olan), Şervan Varto, Bager Gever, Şoreş Beytüşebap, Cumali, Rêber, Delil, Nuri Yekta, Alan, Melsa, Rezan Amed, Berwar, Şexmus, Herekol ve son büyük şehitlerimiz Fuat, Rıza, Mitra, Besê ve Gabar Botan şahsında, bütün şehitlerimizin hepsini saygıyla anıyor, onları asla unutmayacağımızı ve her zaman başımızın tacı olduklarını ifade ediyoruz.
Değerli Arkadaşlar;
Bildiğiniz gibi silahlı mücadele stratejisinin sonlandırılması konusunda tartışmalar yaşandı. Çünkü bizim için kolay bir karar değildi, zordu. Hala da silahlı savaş ve Devrimci Halk Savaşı’na dair zafer iddiamız devam etmektedir. Tartışmalarda da dile geldi, Ocak ayında Komuta Konseyi Toplantısı yapıldı. Orada alınan kararlar, yapılan planlamalar, netleşen perspektif ve kabul edilen doktrin – ki o doktrin 41 yıllık emeğin ürünüdür-. Bu da gösterdi ki biz Kürdistan Özgürlük Gerillası olarak yeni dönemde imkân sahibiyiz. Yani yer altı, yer üstü ve havada savaşmak için daha fazla olanağımız var. Bunlar daha önce yoktu. 4-5 yıl öncesine kadar bunların biri bile yoktu elimizde, iki yıl önce de yoktu. Fakat şimdi bu imkânımız var ve bu konuda tecrübe edindik. Bu nedenle bu değişim kolay bir şey olmadı. Gerçekten de öyledir. Ancak buradaki her arkadaş, bu hareketin her kadrosu Önder Apo’nun bir savaşçısı ve fedaisidir. Madem Önderlik bu kadar ısrarlı ve kararlı bir şekilde yeni bir proje sunuyor, yeni bir hamle başlatmak istiyor, o zaman bir sebebi vardır diye düşündük. Ve bu açıdan Kongre öncesi ve esnasında anlayıp buna göre hareket etmeye çalıştık. Zaten tüm arkadaşlarla böylece ilerleme sağlandı. Çünkü Türk devleti çağrı yaptı ama yalnızca lafta kaldı, pratik açıdan bir şey gelişmedi. Yapılsa dahi çok küçük şeylerdir. Göz önünde inandırıcılığı olan, devlette değişim var diyebileceğimiz pratik adımlar atılmadı. Bu yüzden arkadaşların kaygıları vb. var. Bu temelde yaşanan tartışmalarda farklı fikirler dile getirildi.
Arkadaşlar bu süreçte direkt adım atılmasını uygun görmüyorlar. Devlet tarafından göz önünde adımlar atılana kadar, arkadaşlar adım atmaya ikna değiller. Bunun üzerine oy çoğunluğuyla silahlı mücadele stratejisinin sonlandırılması kararı alındı. Biz biliyoruz ki bu süreçte kaygılarımızı büyütmemize ve önümüze engel yapmamıza gerek yok. Bu Önder Apo’nun isteğidir. Burada da dile getirildi ve buna göre hareket edildi.
Bu temelde PKK’nin 12. Kongresi, PKK’nin son kongresi oldu. PKK; Önder Apo’nun dile getirdiği gereklilikler temelinde, bu tarihi süreçte irade ve cesaretle kendi kendini feshetme kararı aldı. Yine bugüne kadar sürdürdüğü silahlı mücadele yöntemini sonlandırarak, siyasi, demokratik ve hukuki mücadele yöntemine geçme kararı aldı. Bütün bunlar bizim için çok esaslı kararlardır. Belki bizim dışımızdaki herkes PKK bir an önce karar alsın diyor. Özellikle Türk devlet yetkililerinin çoğu böyle söylüyor. Eğer kolaysa onlar gelip karar alsınlar. Bu hareket 52 yıldır bir doğrultuda yürümekte ve kendini silahla koruyor. Bu hareket ülkede her açıdan kendini silahla koruyor. Silah üzerine yemin etti ve etmeye devam ediyor. Silahla kalkıp oturuyor. Neden? Çünkü saldırı altındadır. Zaten karar ve tartışmalarda da dile geldi, PKK kendiliğinden keyfi bir şekilde silah kaldırmadı. Halk ve halkın varlığı tehlike altındadır. Halkın varlığı ve özgürlüğünü savunan kişilerin üzerine bombardıman yapıyor ve yok ediyorlar. Neden bu kadar katliam ve faili meçhul yapıldı?
Bu nedenle bu ülkede ben özgür bir insan ve özgür bir Kürdüm diyen – ki Kürt olmayan arkadaşlarımız da var ve bu bizim için bir onurdur-, özgürlüğü çiğnenen Kürt halkının özgürlüğünü istiyorum ve Kürt katliamına karşıyım diyenleri yok etmek istiyorlar. Bu yüzden kendilerini silahla korumak zorundalar. Şimdiye kadar hep silahla korudular. Bundan ötürü bu karar sıradan bir karar değildir. Fakat yapımız içerisinde Önder Apo’ya bağlılık, rol ve misyonunun ağırlığı çok fazladır. Önder Apo’nun girişimleri ve arkadaşların yoğunlaşmalarıyla belli bir düzeye kadar ikna olma gelişti ve bu karar alındı. Burası Kongre’dir ve herkesin özgür iradesi vardır, zorlama yoktur. Burada herkes konuştu ama kimse kimseye müdahale etmedi. En özgür platform kongre ortamıdır. PKK’de her zaman böyle olmuştur. Yani zor oldu derken, birbirimizi zorladığımızı kastetmiyorum. Herkesin anlaması için Önder Apo girişimde bulundu. Çoğunlukla Önder Apo’nun talimat ve perspektiflerini anlama çerçevesinde karar alındı ve birlik oluşturuldu. Bu yapı Önder Apo çizgisinde bir olma noktasında nettir. En önemli şey budur. Herkes Önder Apo çizgisine bağlılık noktasında birdir. Bazı arkadaşların kaygı ve şüpheleri olabilir. Bu nedenle kararlarda esnek yaklaştık.
Önder Apo PKK’nin bu 12. Kongresi ile birlikte sözünü yerine getirmiş oldu. Önderlik bu mücadeleyi savaş ve şiddet çizgisinden siyasi ve hukuki zemine çekebilirim diye söz vermişti. Öncelikle Önder Apo aile ile konuştuğunda böyle demişti ve sözünü yerine getirdi, Kongre bu kararı aldı. Şimdi gerisi devlete kalıyor. Türkiye Cumhuriyeti ve hükümeti, eğer gerçekten 100 yıllık Kürt sorununu cumhuriyetin 100. yılında -ki bu sorun daha öncesinden de var ama cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Kürtlere karşı imha-inkâr politikalarıyla soykırım ve asimilasyon düzeyinde bu sorun sürdürülüyor- adil ve demokratik bir çözüme kavuşturmakta samimiyse adım atmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında Kürtler asil üyeydi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ve kurtuluşu için en güçlü destekçilerdi; emperyalist ve işgalci güçleri Kürdistan’dan çıkardılar. Böylece Kürt ve Türk iş birliği yaşandı. Ama biliyoruz ki sonradan 1924 Anayasa’sıyla bu durum bozuldu. Yani esasta Lozan Antlaşması ile. Lozan Antlaşması’nı ne Kürtler ne de Türkler onayladı; yabancı güçler kendi çıkarları için uygun gördüler. Türkiye’yi Sovyet Rusya’ya karşı kendileri için karakol yapmak adına, Kürdistan’ın parçalanmasını ve Türkiye’nin kuruluşunu onaylayarak Lozan’ı imzaladılar. Bu arada Kürtler ve Türkler arasında sorun yaşandı ve savaş çıktı. 15 yıl savaş yaşandı biliyoruz, fiziki katliam gerçekleştirildi ve daha sonra kültürel olarak da uygulandı.
Yabancı ve emperyalist güçler halkların birbirini öldürmesini istiyorlar. Ortadoğu halkları birbirini vursun ve onların yolu açılsın, yönetsinler istiyorlar. Ortadoğu sistemini bu temelde kurdular. Bu aslında bir oyundur. Halbuki önceden bu halklar beraber barış içinde yaşıyorlardı. Ama bu oyunu oynadılar, halklar arasına zehirli bir tohum koydular ve savaş çıktı.
Eğer şimdi mevcut hükümet ve devlet, bu eski 100 yıllık meselenin çözülmesini istiyorsa adım atmalı. İdareci ve gizli değil, yasal ve anayasal adımlar atmalılar. Artık böyle kararlar geliştirmeliler. Biz bu sürece stratejik yaklaşıyoruz. İşte Kongremiz karar aldı. Bu stratejik bir yaklaşımdır. Ancak devlet de taktiksel yaklaşmamalı. Önder Apo’nun ve hareketimizin bu yaklaşımlarına denk bir karşılık vermeli. Biz yalnızca bir gerilla hareketi değiliz. Evet burada çoğumuz gerillayız fakat PKK’nin hakikati toplumdur, binlerce kadrosu var toplum içinde. Yani PKK artık toplumsallaştı, Önder Apo’nun fikir ve düşünceleriyle gelişen bu toplum kandırılamaz. Ne bu halk ne de bu hareket kandırılabilir. Zaten Önder Apo’nun en temel özelliği budur; diyor ki, ben ne kandırılırım ne de kimseyi kandırırım. Yani bu nedenle kimsenin böyle girişimlerde bulunmaması gerekiyor. Ve gerçekten dürüst ve samimi bir yaklaşım varsa, bizimki dürüst ve samimidir. Birbirini tutarsa sonuç alacaktır.
Biz aklıselim devlet yetkililerinin de bu tarihi fırsat üzerine düşünmesini istiyoruz. Önder Apo’nun bu duruşu ve girişimi, Önder Apo’nun geliştirdiği doğrultu; Türkiye’de demokratik bir cumhuriyet oluşması için büyük bir şanstır. Bu bir şanstır. Eğer bir Türk devlet yetkilisi samimiyse, yurtseverse ve Türkiye’yi seviyorsa bu gerçeği görmeli. Kimse 3-4 yol aramasın. Bunu görmesi ve buna göre adım atması gerekiyor. Şimdi tam bu dönemde ya da bundan sonra Türk devletinin gerçek yaklaşımı netleşecek. Yani biz kararı kamuoyuna açıkladıktan sonra Türk devlet yetkilileri ne yapacak, AKP-MHP hükümeti ne adım atacak, göreceğiz. Biz açığız, tek taraflı sorumlu tutmak doğru değil, diyoruz. Ve yüz yüze gelmeye hazırız. Adil bir mahkemede bizim de onların da yargılanması, kimin haklı kimin haksız olduğunun görülmesi için hazırız. Bu nedenle önerimiz birçok ülkeden katılımcılarla hakikat ve adalet komisyonu oluşturulmasıdır. Çünkü biz ne yaptığımızı biliyoruz, Türk devleti yetkili ve sorumlularının da Kürdistan’da ne yaptıklarını biliyoruz. Mesela biz Cizre’de ne yaptık, onlar o bodrumlarda ne yaptılar bellidir. Cumhuriyetin kurulduğu günden bugüne kadar gelebilir ve PKK dönemine de bakabiliriz. Alnımız ve göğsümüz açık başımız diktir. Korkacak bir şeyimiz yok.
Bu nedenle devlet görmelidir ki 100 yıldır halkımıza, insanlarımıza karşı şiddet kullanan kendisidir. Türkiye zindanlarında her zaman Kürtler var. Devletin artık Kürt düşmanlığını sonlandırması gerekiyor. Ancak böyle samimiyet oluşur. Bu kararla açığa çıktı ki Kürtler tehlike değildir. Önceden beka sorunumuz var diyorlardı. Bu yüzden tüm devletlerle anlaşma yapmak istiyorlardı ve birçoğuyla da yaptılar. Fakat şimdi bu kararla açıkladık ki bir Türkiye için tehlike değiliz. Bu stratejik bir karardır. Bu nedenle onların da artık siyasetlerinde değişiklik yapmaları gerekiyor.
Biz olumlu adımlar bekliyoruz. Yarın öbür gün kimse bize ne kadar safsınız demesin ve beklentilerimiz karşılansın. 53 yıl önce 3 değerli genç idam edilirken -Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan- Deniz Gezmiş idam sehpasında ‘yaşasın Kürt ve Türk halklarının kardeşliği’ dedi. İşte gerçeklik budur ve biz şimdi bu slogana bağlıyız. Bunu gerçekleştirmek istiyoruz ve karşıdan da bunu bekliyoruz. 23-25 yaşlarındaki o gençler, devrimci yüreklerinin temizliğiyle bu sloganı haykırdılar ve hakiki olan buydu. Halklar arasında gerçekten kardeşlik oluşmalı. Emperyalizm düşmanlık soktu aralarına, parçaladı ve düşmanlık oluşturdu ki yönetebilsin. Bu nedenle görülmeli ki bu bir oyundur. Uluslararası komplo yapıldığı zaman Önder Apo Türkiye’ye teslim edilince, Türkiye başbakanı Bülent Ecevit ‘Biz Amerika’nın neden Öcalan’ı yakalayıp bize verdiğini anlamadık’ demişti. Bülent Ecevit’in bu sözü tarihe mâl oldu. Kameralar önünde açık açık söyledi. Demek ki birileri halklar birbiriyle savaşsın diye Önder Apo’yu yakalayıp verdi. Ama Önder Apo bunun önünü aldı. Bu yüzden Önder Apo’nun Türk ve Kürt halklarının kardeşliği için oynadığı rol çok büyük bir roldür. Şimdi yurtdışındaki bazı dostlarımız Önderliğe Nobel Barış Ödülü verilmesi önerisi yapmak için hazırlık yapmaktalar. Önder Apo halklar arasında kardeşlik oluşması için en az 27 yıldır İmralı’da sürekli bu konu üzerinde durmaktadır. Öncesinde de böyleydi.
Önderliğin İmralı öncesi açıklama ve röportajlarına bakın aynıdır. Bu nedenle Rêber Apo’nun bu yaklaşımı demokratik bir Türkiye ya da demokratik bir cumhuriyet için bir şanstır. Yani bilinmeli ki baskı, katliam ve susturmayla bu yapılamaz. Türk devlet yetkililerinin artık bunu bilmesi gerekiyor. Yani biz bazılarını öldürelim tasfiye edelim, gözünü korkutalım, kardeşliği böyle oluşturalım, diyorlar. Böyle olmaz. Artık bu halk bilinçlidir. Bugün Ortadoğu’daki en bilinçli halk Kürt halkıdır. En mücadeleci ve bilinçli kadınlar özgür Kürt kadınlarıdır. Yani bu halk artık zulüm, öldürme ve baskılarla susturulamaz. Bu halk Önderliğin düşünce ve fikirleriyle yetişti. Bu yüzden bu hakikati görmeli ve Kürt halkının hakları üzerine tartışmalı ve vermeliler. Yani baskıların sürdürülmesi değil, ancak ve ancak Kürt halkının yasal varlığı ve kimlik haklarının kabul edilmesi gerekmekte. Kalıcı bir barış ve kardeşlik ancak böyle oluşur. Operasyon, baskı ve katliamlarla değil. Geçen yüz yıl bize bunu gösterdi.
Bu nedenle Türk devleti tarafından bu çerçevede olumlu bir yaklaşım bekliyoruz. Bu kararımıza böyle yaklaşmalılar. PKK çözüm için kendini feshetti. Devlet de çözüm için Kürt ve Kürdistan siyasetini değiştirmeli. İstek çok açıktır, bu olursa barış oluşur, olmazsa olmaz. Barış tek taraflı yapılmaz. Bu dönemin bir tarafı PKK’dir, ancak diğer tarafı da Türk devletidir.
Değerli Arkadaşlar;
Bu süreç aynı zamanda uluslararası komplonun yenilmesi dönemidir. Biz uluslararası komployu yenmek ve yerle bir etmek istiyoruz. Komplonun temelinde halkların kardeşliği değil düşmanlığı vardı. Barış değil katliam vardı, bu nedenle bu komplo gerçekleşti. Şimdi Önder Apo şahsında komplonun halkımıza verdiği zararları telafi etmek, ortadan kaldırmak ve komplonun temelini tamamen yok etmek istiyoruz. Bu yüzden elbette halkımız ve hareketimiz Önder Apo’nun özgürlüğünü istiyor. Çok sebebi var, tek bir sebebi yok. Bu artık olmazsa olmazdır. Bundan sonra çalışmalarımız ya da bu çözüm ve siyasetin dönüştürülmesi (yeni dönem siyasetine evrilmesi ve demokratik siyasete girilmesi) sürecinin geliştirilmesi kolay değil ve bundan sonra da çok zorluk olacak. Sistem içerisinde sistemi dönüştürme mücadelesi daha fazla öz, derinlik, ideolojik duruş ve kararlılık istiyor. Her türlü özel ve psikolojik savaşa karşı uyanık olmalı ve kendini koruyabilmelisin. İdeolojik, politik ve örgütsel anlamda silah sahibi olmalısın yani silah derken ideolojiden bahsediyoruz, klasik silahtan değil. Böylelikle yeni dönemde hareket edebilirsin.
Apoculuk ruhtur, yoldaşlıktır, yaşam tarzıdır, eşitlik ve özgürlüktür
Önderlik yeni dönem için, kendini oluşturma sürecidir, dedi. Bu yüzden her arkadaş böyle ele almalı ve kendini oluşturmalı. Demokratik siyaset yürütülmesi ve silahtan uzak sürdürülmesi için daha fazla emek harcanmalı, 24 saat çalışma yürütülmeli. Ancak böyle yaparsak ileriki dönemde halkımızın özgürlük hareketi sonuca doğru gidebilir. İşte silahlı mücadele bitti artık rahatlık var, diyemeyiz. Öyle değil. Önümüzde daha fazla zorluk var, kendini yeniden oluşturmaya ve harekete geçirmeye daha fazla ihtiyaç var. Mücadeleye daha fazla ihtiyaç var. Apocu hareket bitmiyor; Apoculuk ruhtur, yoldaşlıktır, yaşam tarzıdır, eşitlik ve özgürlüktür. Artık bunlar bizim bir parçamız oldu. Kimse herhalde artık herkesin farklı bir yere gitmesini ya da eve gitmesini beklemiyor.
Bu nedenle bu yeni dönemde kendimizi oluşturmamız, Önder Apo’nun çizgisi üzerinde hareket etmemiz böylesi tarihi ve önemli bir süreçte gerçekten de sonuç almamız ve değerlere bağlı olmamız için – ki kutsal değerler oluştu- gereklidir. Burada kimse tek başına yaşamıyor, değerleri temsil ediyor. Evet burada Kongre delegeleri temsiliyet olarak sorumludurlar. Yalnızca bunu kastetmiyorum. Aynı zamanda o kadar şehadet yaşanmış ve emek verilmiştir. Birçok dönemden geçerek bugüne gelmiştir ve bir değeri temsil ediyor. Yani kesinlikle kimse sıradan değildir. Her arkadaş böyle yaklaşmalı kendisine ve bu sürece sorumlulukla yaklaşmalı. Bazı arkadaşlar ‘ne yapacağız?’ diye sordu. İşte değerlere karşı kendini oluşturacak ve sorumlu davranacaksın. Bu dönem her zamankinden fazla sorumluluk istiyor. Kahraman şehitlerin çizgisinde nasıl hareket edeceksin? Arkadaşların bildiği gibi bu Kongre, Şehit Fuat (Ali Haydar Kaytan) ve Şehit Rıza Altun’un ruhu üzerine yürütüldü, onlara atfedildi. Şüphesiz her iki şehidimiz örgütün kurucuları olarak tüm şehitleri temsil etmekteler. İnanıyoruz ki hazır olsalar Önderliği daha fazla anlar ve bize anlatırlardı.
Aynı zamanda Kongre çalışmaları sürerken ve kongre başlamadan önce Barış ve Demokrasi şehidi, değerli insan ve yoldaş Sırrı Süreyya Önder arkadaşın şehadet haberi geldi. Bundan önce 18 gün hastanede yoğun bakımdaydı, direndi. Türk ve Kürt halkı, Türkiye’deki herkes, her fikirden insan onda birleşti. Onları temsil ediyor, bu ortaya çıktı. İmralı Heyeti üyesi ve Önderliğin yoldaşıdır. Bu yüzden hastalığı üzerine herkes toplandı ve şehadetiyle de aynı durum devam ediyor. Bu Kongre aynı zamanda Sırrı Süreyya Önder’in ruhu anısına da gerçekleştirildi. Onun barış çalışmalarına cevap olması için bu Kongre’nin aldığı kararlar, aynı zamanda Sırrı Süreyya Önder şahsında barış isteyen tüm dost ve arkadaşlara tarihi bir cevaptır. Yani onun çabalarına karşılık, Önder Apo ve PKK’nin üzerine düşen görev bu Kongre ile gerçekleştirildi.
Değerli Arkadaşlar;
Önder Apo’nun geliştirdiği ve Kongre’nin resmileştirdiği hamle yalnızca Kürdistan için değildir. Evet, öncelikle Kürdistan topraklarında gerçekleşti ve 4 parça Kürdistan için yeni bir fırsat sunuyor, halkın özgürlük mücadelesini büyütecek. Fakat bütün bölge için bir rol oynayacak. Yine Önder Apo’nun Demokratik Modernite Paradigması çerçevesinde dünya çapında bir rolü var. Yani yeni bir dönem açıyor. Bu hamle, yeni bir dönemin ve çağın hamlesidir. Kapitalist Moderniteye karşı Demokratik Modernite’nin stratejisini netleştiriyor. Demokratik Ulus ve Toplumsal Demokratik Sosyalizm temelinde tarihi bir çıkıştır. Bu yüzden burada alınan bu karar sadece Kürdistan ve bölge halklarını değil, tüm dünya ilerici ve emekçilerini de alakadar ediyor. Diğer bir deyişle biz Türkiye, Kürdistan ve tüm bölgede, dünyanın her yerinde, yeni bir sistem geliştirmek istiyoruz. Toplumsal Sosyalizm ve Demokratik Cumhuriyetler geliştirmek ve bunun mücadelesini vermek istiyoruz. Bu nedenle sosyalist ve enternasyonal yönleri daha fazla öndedir. Bundan ötürü bu aynı zamanda bütün enternasyonal dostlarımıza da bir cevaptır. Enternasyonal dostlarımız da bugüne kadar bu davanın başarısı için emek verdiler. Kongre kararı aynı zamanda onların bu girişimlerine de bir cevaptır.
Değerli halkımız ve bütün Kürdistan yurtseverleri de bilmelidir ki Önder Apo bu tarihi hamleyi Kürt Özgürlük Hareketi başarıya ulaşsın diye geliştirmektedir. Önder Apo daha önce ‘Ben Türkiye’de ve bölgede Kürtlere bir yer yapmaya çalışıyorum’ demişti. Çünkü bölgede bazı yerlerde federe alanlar ve özerklik var fakat resmi olarak hala Kürtlerin yeri yok. Mesela şimdi dünyadaki tüm halklar Birleşmiş Milletler’de temsil ediliyor. Kürtlerin temsiliyeti var mı? Yok. Önder Apo bu yüzden, ‘Kürtlere bir yer yapmak istiyorum’ diyor. Bundan ötürü Kürdistan halkı, halkımız Önder Apo’nun bu hamlesini daha güçlü sahiplenmeli. Kürdistan’ın her yerinde yaşama geçirmeli. Bunun yolu da örgütlemedir. Kendini örgütlemeli, irade haline getirmeli. Demokratik Toplum ancak böyle oluşur. Bunun çabasını geliştirmeli.
Biz Kongre’mizde aldığımız bu tarihi kararla en fazla şehit annelerine, onların gözyaşlarına cevap olmak istiyoruz. Tüm Kürdistan annelerinin gözyaşlarına cevap olacağız. Biz şehit verdik ancak kalanlar onların temsilcileridir. Annelerimiz de bunu bilmeli. Ve bu şekilde o kahraman şehitlerin davasının sonuca ulaşması ve başarması için çabalıyoruz. Önder Apo’nun ve Kongre’mizin aldığı kararların temelinde aslında bu gerçeklik yatmaktadır. Hukuk, adalet, demokrasi ve özgürlük yanlısı herkes bilmeli ki kadın özgürlüğü, sosyalist demokratik toplumun oluşturulması için Kongre’mizin kararları büyük bir imkân oluşturmakta ve yol açmaktadır.
Bu temelde herkesten önce bu çizgide şimdiye kadar emek vermiş arkadaşlar, hareketin kadroları sorumlu yaklaşmalılar. Bu dönem sıradan ele alınmamalı, rehavet yaşanmamalı ve yanlış anlaşılmamalı. Hem tedbirli olmalı, kendi öz gücüne dayanarak hareket etmeli ve kendine inanmalı, kendini savunmalı hem de Önder Apo çizgisi temelinde, yeni hamle çerçevesinde kendini sorumlu görmeli ve rol oynamalı. Tüm arkadaşlara çağrımız budur. Şüphesiz öncelikle biz Kongre’de hazır olan arkadaşlar bilmeliyiz ki bu tarihi bir Kongre’dir, sıradan bir Kongre değildir. Bu Kongre’ye şahit olan her arkadaş için bir şanstır. Bu Kongre bir dönemi kapatıp yeni bir dönemi açmakta. Yeni bir çağ ve süreci açmakta. Katılan her arkadaş için kutsal bir imkân ve şanstır gerçekten. Anlamını bilmemiz gerekiyor. Bu yüzden herkesten önce burada hazır olan arkadaşlar Önder Apo’nun hamlesi karşısında kendini sorumlu görmeli ve daha güçlü katılmak için bütün gücü ve kudretiyle kendini sürece ve bu özgürlük hamlesine katmalı.
Bu temelde diyoruz ki;
Ulus-devlet Sosyalizmi yenilgiye, Demokratik Toplum Sosyalizmi Zafere Götürür!
Bu ruh ve duruşla hareket etmeliyiz. Böyle yaparsak inanıyoruz ki zafer bizim, bütün arkadaşların olacaktır. Önder Apo’nun çizgisi ve kahraman şehitlerin izinde, bu tarihi dönemde büyük sonuçlar elde edeceğiz.
Bu temelde bütün arkadaşlara başarılar diliyoruz!
– BIJÎ SEROK APO!
– BI CAN BI XWÎN EM BI TE RE NE EY SEROK!
– BÊ SEROK JIYAN NABE!
– JIN JIYAN AZADÎ!
– ŞEHÎT NAMIRIN!
– BIJÎ PARTIYA KARKERÊN KURDISTAN!