PKK’nin kurucularından Mazlum Doğan’ın kaleminden…
“Ulusal inkarcı ve feodal kültüre karşı, ilerici insanlığın da devrimci kültürünü halka vermek gerekir. Bugüne kadar halkımıza devrimci, ilerici bir kültür verilmemiştir. Burjuvazi ilericiyken ulusuna ilerici kültür vermiştir. Bizde ise böyle bir burjuvazi yok. Hepsi bize düşüyor.
Kürdistan halkına devrimci fikirler verilmeye çalışılırken, halkın çıkar ve istemlerinden yola çıkmak lazımdır. Yola çıkarken emperyalist sömürgeci feodal kültürün eleştirisi ve bununla birlikte devrimci kültür verilmelidir. Ayrıca bunu yüklenecek sınıfların, güçlerin kim olacağını da bilmek gerekir. Bugüne kadar feodalite ve burjuvazi, uşaklığı, teslimiyeti ve reformizmi vermiştir. Bunların ilerici dedikleri şeyler (sosyalizm bile) pasifizm, revizyonizmle maskelenmiş reformizmdir. Öte yandan hakim ulus sosyal-şoven anlayışı amansızca eleştirilmelidir.
Eğer biz sosyalizmi tartışıyorsak burjuva teslimiyetçiliğine, milliyetçiliğe ve sosyal-şovenizme karşı çıkmalıyız. Halkın çıkarları doğrultusunda vereceğimiz çok şey var.
1-Yayın konusunda büyük bir görevle karşı karşıyayız. Bugüne kadar Kürdistan aydınları berrak bir şekilde halk ve düşmanları arasında bir çizgi çizememişlerdir. Bugün devrimci mücadelenin tek çıkar yol olduğunu tüm arkadaşlar biliyorlar. Baskılardan korkmuyoruz. Yapımız baskıları göğüsleyecek niteliktedir. Reformist anlayışlar alçakça legaliteyi bahane ederek halkın çıkarlarını savunmayı ve mücadele etmeyi savsaklamışlardır. Bu kadar ihanet karşısında biz kendimizi yasal çalışma içine hapsedemeyiz. Gerçekleri savunmak ve mücadelemizi geliştirmek için yasaları tanımamak zorundayız ve tanımıyoruz.
Bizim ulus tarihimizde bugüne kadar yaratıcı bir şeyimiz olmadığı gibi başkalarınkini de taklit edemeyiz.
2-Türk kültürüne göre yetişmiş olan aydınlarca çıkarılan yayınlar halkın taleplerine cevap veremez. Burjuva reformistlerin ve sosyal-şovenlerin yayın politikası böyledir. Bizim maddi imkanlarla da bağı olan bir sorunumuz da güçlü bir yayını bugüne kadar gerçekleştiremedik. Siyasi ve politik devrim olmadıkça bilim ve tekniği halkın hizmetine tamamen sunmamız olanaksızdır.
3-Elbette halka götüreceklerimiz, siyasi misyonumuzla yakından ilgilidir. Proletarya adına yola çıkmış olanlar daima devrimci olanı halka götürmelidir. Bugüne kadar hakim sınıflar ne yapmışlarsa şahsi çıkarları için yapmışlardır. Aydınlarının da yapısı böyledir. Ulusal amaçlara hizmet edecek çabalar içine girmeleri mümkün olmamıştır. Bizden önce bir şeyin yapılmadığını bilmemiz gereklidir. Bize düşen görevi ortaya koymak ve yerine getirmek olmalıdır.
Sosyalizm ve emekçi halkın çıkarlarını göz önüne alanlar, korkusuzca hareket etmeli, en verimli, en ileri, en devrimci olanları halka götürmeliyiz. Bu konuda bize düşenler küçümsenemez. Unutulmaması gereken esas yan: Toplumda ulusal ve sınıfsal görevler bizde berrak bir şekilde kitlelerce bilinmemektedir. Başka ülkelerde, ulusal ve sınıfsal çıkarlar sınıf menfaatleri önde olmak üzere bağnazca savunulur. Bizde burjuvazimiz ülkeye sahip çıkacağı yerde uşaklığı seçmiştir. Ulusal dil, edebiyat, kültür vb bir şey yaratmak için hiçbir şey yapmamıştır.
Türkiye’yi göz önüne getirecek olursak bizdeki milliyetçiliğin de çok cılız olduğu ve dernekleşme hareketlerinin de teslimiyetçilikle sonuçlandığını görürüz. Burjuvazinin temsilcileri, aşiret reisleri Türk siyasi ve kültürel yapısı içinde erimişlerdir. Feodal ve aşiret reislerinin burjuvalaşması sürecini yaşıyoruz. Bugün Türkçülüğün gönüllü uşaklığı yapılıyor. Aydınları (burjuva) aslında feodal ve aşiret önderlikten farklı bir şey yapmadıkları gibi tamamen kördürler. Hatta ilerici Türk kültüründen bile faydalanmasını bilmiyorlar. Böyle olunca da devrimci bir faaliyet olamaz. Bunlar tamamen kişiliksizleşmişlerdir.
Kürdistan’da beyinler ihanet içinde çalışmaktadırlar. Bunların hayinane, köleci eğilimleri aşağılık çıkarlarından kaynaklanıyor.
4-Diğer bir sorun Türk yayınlarını gözlersek bunların da önemli bir maddi çıkarları vardır. Bütün yayın, örgütlenme faaliyetleri çıkarlarını ve ülkemizin durumunu gizlemeye yöneliktir. Sosyal şovenler burjuvazinin çıkarlarını daha ince savunmaktadırlar. Onların hain yüzleri de teşhir edilmelidir.
Kürdistan’da tamamen sömürgeci burjuvazinin her alandaki faaliyetlerini gizleyen yayınlar her gün halkı zehirlemektedir. Halkın kafasını neredeyse bağımlılaştırmışlardır. Sömürgeci devlet aygıtında yer alan ve her zaman köleci, teslimiyetçi görüşler yayıyorlar. Sırf bu kaymak bürokratik tabakanın tüm çabası hizmet ettikleri sömürgeciliği meşru göstermek, kendilerinin hain yüzlerini gizlemektir.
Gençlik tamamen yozlaşmaktadır. Bundan aldığı kültürün etkisi önemlidir.
5-Gençliğin zararlı düşüncelerin etkisinden çıkarılmasında yayın faaliyetlerimiz yardımcı olmalıdır. Bizim esas olarak emekçi halkın çıkarlarını temsil ettiğimiz göz önüne alınırsa hitap edeceğimiz sınıf ve tabakalar bellidir. Bunlardan başka dayanacağımız bir güç olamaz. Tabii ki bugün ancak kadrolara hitap edeceğiz. Ama mutlaka halka da devrimci kültürü taşımalıyız.
6-Bizim kafalarımız olsun, yüreklerimiz olsun hayat emaresi olmayan bir nesneye dönüşmüştür. Dergi karanlığı yenmekte güçlü bir ışık olacaktır. Dergi sosyal-tarihsel bir temele dayanacaktır.
7-Bizim ülkeye biraz saygımız varsa bugüne kadar geliştirilen yayın organlarıyla benzerliğimiz olmamalıdır. Atacağımız ilk adım bile tamamen farklıdır. Zayıf bir güç değil, bir kaldıraç olmalıdır. Halkın ve kadroların elinde güçlü bir silah olmalıdır. Zamanla pratiğimize ışık tutacak teorik yayın organı olmalıdır. Böyle bir yayın faaliyeti gündeme gelirken ilk akla gelenler bunlardır.
Yöntemimiz ne olacak? Elbette ki Marksist yöntemle, diyalektik materyalizmle olaylara yaklaşacağız. Mekanikliği, eklektizmi, idealizmin her türünü reddedeceğiz. Olayları can alıcı yerinden yakalayacak, en devrimci sonuç çıkaracak bir açıyla yaklaşacağız. Bugün Kürdistan’da temel mesele nedir? Çözüm yolu nasıl olmalıdır? Gerçeği olgularda arama tavrını elden bırakmayacaktır. Afyonlaştırıcı düşüncenin etkisinde uydulaşmış, köleleşmiş ve direnme ruhunu yitiren halkın ve gençliğin bu durumuna son vereceğiz. Daha bağımsız, özgür ve cesur düşünen kafalar yetiştirmek, ülke insanlarını militanlaştırmak bu yayının amacıdır.
Böyle bir şey eleştiri şartı olmaksızın olanaksızdır. Yanlışı eleştirip doğruyu getireceğiz. İddiamızı ispatlamalıyız. Yayın, savaşımı düşünce alanında gerçekleştirecektir. Sözümüz, andımız gibi bir şeydir. Günü geldiğinde bu dergiyi çıkaranlar silah elde savaşmayı da elbette bilirler.
8-Biz savaşçı bir örgütlenmenin yayın faaliyetiyiz. Mücadelemizin sesi olacaktır. Mücadelemize hem ışık tutacak hem de çıkarları doğrultusunda hareket edecektir.
9-Bir miras üzerine gelenek üzerinde yükselmiyoruz. Yeni oluşan bir şeydir. Hatası da sevabı da bize aittir. Düşünmede ve davranışta bağımsız olmak şiarımızdır. Yayın faaliyeti boyunca neyi vereceğiz? Yani amaç, muhteva ve sonucu belirtmelidir. Başka ülkelerin tarihinde yapılmamış olabilir. Ama bize bir miras kalmadığından tümünü bizim yapmamız gerekiyor. Boş bir zahmet değildir. Asırlarca biriken görevdir. Ülkemizin adeta gözü ve kulağı olacağız. Kürdistan’daki tüm siyasi faaliyetler araştırılacak, olayları bize öğretecek bir arşiv gereklidir. Bir okul görevi görmelidir. Teslimiyeti direnmeye, pasif ortamı savaş ortamına dönüştürmeliyiz. Sömürgecilerin insafına sığınıp, göz yaşı dökme yerine mücadeleyi seçtiğimize göre yayın faaliyetlerimiz de buna hizmet etmeli, devrimci potansiyeli örgütlemeli, her evi kale, her ferdi mücadelenin bir neferi yapmalıyız.
Doğru amaçlar ve ihtilalci bir örgütlenme olursa sömürgelerde gelişim olur. Legal ve izne bağlı bir örgütlenme, reformist bir örgütlenme duruşu olur. DDKD demokratik çalışmadan, demokrasi mücadelesinden legalizmi ve legalitenin sınırlarını geliştirmeyi anlıyor. Yasalarla ayağı bağlı olmayan bir hareket, gelişir. Görünüşte legalistler kitle toplayabilirler. Ama hiçbir şey yapamazlar. Sömürgeciliğe teslim olur giderler. DDKD, gençliği reformistleştirme, devrimci potansiyeli tüketme siyasetidir. Kendilerini sosyalizmle maskelemiş burjuva teslimiyetçiliğin, uzlaşıcı ve karşı devrimci maskesi düşürülmelidir.
İttifak için güç olacaksın. Bu olmadıkça gerçekleşemez bir şeydir. Milliyetçilerinki sadece bir istemdir. Niyet yeterli değildir. Fiiliyata dökmek gerekir. Kürdistan deyince aklımıza devrimin teori ve pratiği gelir. Kürdistan’ın temel meselelerini izah etmek kadrolara ve kitlelere götürmek gelir. Kürdistan halkına ve ülkesine karşı sorumluluğumuz varsa ki vardır, ülke ve halkın her türlü meselesiyle ilgilenmek gerekir. Niyet yetmez. Gereklerini yerine getirmek gerekir. İnancımız ne kadar derin olursa, başarımız da o oranda yüksek olur.
10-Hem mücadeleyi yönlendirecek hem de yansıtacak bir yayın faaliyeti olmalıdır. Somut durumu tahlil edici, o durumda mücadelenin biçimini ortaya koyan bir faaliyet olmalıdır. Şimdiye kadar gerçekten kurtuluşçu, devrimci bir mücadele olmadığından böyle bir yayına Kürdistan’da rastlanılamadı. Ama biz devrimci mücadeleyi yükseltme, geliştirme yolunu seçtik. Değişen şartlarda mücadelenin biçimini ve her alanda ortaklığını yaratmak zorundayız. İşte bu görevleri sürekli yerine getirici nitelikte bir yayın olmalıdır. Yapılan mücadeleyi, kazanılan başarıları, kayıpların nedenlerini yansıtıcı olmalıdır. Her olayı yorumlayıcı ve doğru sonucu açıklayıcı olmalıdır. Bu haliyle yol gösterici olduğu gibi aynı zamanda yansıtıcı da olur.
Mazlum Doğan