UMUTTAN BİR RESİM ÇİZDİN
Çile 2014
Senin denizine dalış yapmak isterdim. Halbuki ben ne bir denizci ne de bir yüzücüyüm. Yalnızca kalemim beni ardından götürmek istedi.
Adı, soyadı: Zozan ŞALO
Kod adı: Zozan Koçer
Doğum yeri ve tarihi: Derik, 1984
Mücadeleye katılım tarihi: 2002, Derik
Şehadet tarihi ve yeri: 24 Haziran 2007, Zap
Ufuktan daha uzak, hüzünden daha uzak,
ayrılıktan daha uzak bir yere, uzaktan daha uzak bir yere; ama ayrılık senden
bir deniz gibi büyük korkusu, hüzünlü, öfkeli, sakin kalemimin çaresiz kaldığı
anlardır.
Senin yanına geldim ve
ben ayrılık limanında dağıldım. Yine de ısrarlıyım sana ulaşmak için. Bunun
için bu yazı bir limana sığınmak gibi. Sana yaklaşmak istiyorum. Bunun için de
yürüyüşüme devam etmek için denizine dalmak istiyorum. Deniz öyledir ki;
heyecanlıdır, isyankardır, hırçındır.
Bu kalem seni tanımak
istedi. Nasıl gökyüzü, yıldızların ayın dilini anlıyorsa; nasıl güneş çiçeğin
gülüşünü anlıyorsa; nasıl baharın özlemini ve toprağa olan aşkını anlıyorsa;
acaba aramızdaki sevgiyi de anlayabilir mi? Kalemim istedi bu savaşa girmeyi.
Seni ifade etmek, senin üzerine konuşmak ve seni yazmak. Aslında ben ve kalemim
bu maceraya girmek istedik; ama nereye? Hangi sahil, hangi limana, hangi
diyara.
İkimizin arasındaki
yoldaşlık, ben ve sen tanışmadan önceydi. Bu yazıdan bu yoldaşlığın ömrü
toprağa, özgürlüğe, vatana olan özlemimiz kadar büyüktür; çünkü ben seni
geçmişte tanıdım. Seninle yaşadım. Gelecek içinde söz vermiştik. Ben geçmiş ve
gelecek arasında kalmışım. Ben şimdiki ayrılıkta geçmişin, özleminde geleceğin
umutlarında kalmışım. Bu kalem, yoldaşlığı tanımak istedi. Sen ki, geleceğin
umutlarını ve çocukların hayallerini taşıyorsun. Sen ki, isyan bayrağını zulme
ve karanlığa karşı kaldıransın. Senin hayalin yeni bir güneşin doğuşuydu. Sen
toprak ananın kucağında büyüyensin. Sen, ayağın ülkenin toprağına bastığında
bir çocuk gibi neşeliydin. İlk gülüşünle Gare’deydin. Zagros’ta onur, güzellik
ve ısrar nedir onu öğrendin. Sen Zagros’a bir taç olup onu süsledin. O Zagros
ki, senden öğrendi dürüstlüğü yoldaşlığı ve onurlu olmayı. Sen ki, efsanevi
topraklarda bizimle vedalaştın. Zap randevusuz olan bu ayrılıktan çok üzgün ve
acılı. Zap söz verdi, senin gibi yoldaşlar için yine bu efsanevi topraklarda
kalmaya.
Ve ben sendeki
berraklığı gördüm. Senin hayallerini tanıdım ve seninle yaşadım. Senin
yaşadığın, gülümsediğin o topraklarda, Zagros’a olan sevgini gördüm. Hep senin
umutların üzerine konuştuk. Ben hep seninleydim. Yalnızca ayrılık vaktinde sen
yalnızdın ve sen gittin. Biz senin izinden yürüyoruz. Senin verdiğin sözü,
umutlarını gerçekleştirmek ve umutlarını yaşamsallaştırmak için. Hayalin
Önderliği Amed’de görmekti. Biz bu hayalini gerçekleştireceğiz. Gülme sesin
Gare’den gelecek. Sözlerin sevgin, Zagros dağlarından gelecek. Umutlarında
kalbimizde olacak.
Umuttan bize bir resim
çizdin. Halbuki umudun kendisi sendin. Onun için hüznün kapısını çalmıyorum;
çünkü sen umudun yolcususun. Yoldaşlığın denizisin, ısrar limanısın. Toprağa
özlemsin; çünkü sen bu dağın gülüşüsün. Bu zirvenin güzelliğisin. Sen bir
şarkısın ki, sözleri Ahmet Zınar’ın Dicle’ye olan aşkı gibi. O şarkının
melodisi Derike Hemko’nun özgürlüğe olan özlemidir. Kim bu şarkıyı söyler ve
Zozan Koçer’i tanır.
Mücadele arkadaşları